Uludere ve Madımak için kalbi kuruyanlar

Gece yarısına yakın bir saatte Ankara’dan İzmir’e gidecek olan şehirlerarası otobüse, 7 yaşında ve uyumak üzere olan kızıyla binen genç kadını oturacakları  koltukları bulduğunda bir sürpriz bekler. Otobüste sadece o iki koltuğun arasında sabitlenmiş iki tepsi vardır. İki yolcunun yanyana seyahat etmelerine engel olmayacak ama çocuğun annesinin kucağına yatarak gitmesine olanak vermeyecek iki tepsi. Anne bilet alırken çocuğuyla seyahat edeceğini özellikle belirtmiş ve en uygun koltukları istemiştir. Otobüsün hareket etmesine kısa bir süre kalmış bu arada biner binmez uyumayı bekleyen çocuk huzursuzlanmaya başlamıştır.

Hemen firma görevlisini bulur anne ve durumu anlatır. Görevliyle birlikte kalan yaklaşık 20 sıradaki yolculara durumu anlatarak yer değiştirmenin mümkün olup olamayacağı sorulur. Sandığınızın aksine hiç biri değişimi kabul etmez. Yaklaşık 40 kişinin tümü de kendi yerlerinden memnun olduklarını, biletlerini ona göre aldıklarını ve yer değiştirmeyeceklerini söylerler.

Artık uykusuzluktan ağlamaya başlayan anne ve çocuk otobüsten inerler. Firma bilet ücretini iade eder ama genç kadın bavulları ve ağlayan çocuğuyla otobüs terminalinde kala kalır. Koltuklarından vazgeçmeyen yolcular ise İzmir’e giderler.

Kadın koltuklarını değiştirmeyenlerin çoğunun kadın olduğunu düşünür acı acı.

Ankara’nın Bahçelievler semtindeki ara caddelerden birinde otomobiliyle giden adam karşıdan karşıya geçmek için fırsat kollayan bir genç kadın görür. Genç kadın bir yandan telefonla konuşurken öte yandan da yaya geçidi ya da trafik ışığı olmayan bir noktadan karşıya geçmek için uğraşmaktadır. Adam aracını yavaşlatır ve eliyle kadına karşıya geçmesi için yol verdiğini işaret eder. Genç kadın olanca yavaşlığıyla telefonla konuşmasını sürdürerek karşıya geçerken adamı sert bakışlarla süzer ve eliyle git işine gibi bir işaret yapar.

Adam yol vereyim derken sarkıntılık etmiş muamelesi görmüştür.

Başka bir adam bu kez Ankara’nın ana caddelerinden birinden Kızılay yönünde gitmektedir. Biri görme engelli iki kişinin yine karşıdan karşıya geçmeye çalıştıklarını fark eder. Arkadan gelen araçları kontrol ederek durur ve yayalara yol verir. Onlar karşıya geçerlerken bir arkadaki aracın sürücüsü elini kornadan çekmeden açtığı camdan, yürüsene lan ne durdun, diye bağırmaya başlar.  Yayalar geçtikten sonra yavaşca hareket eden sürücü yan şeride geçer. Beklentisi arkadaki aracın geçerken özür dilemesidir. Ama olmaz. Korna çalan yol verenin yanından geçerken bu kez daha sert bir tonla, artist misin lan iyilik meleği numarası mı yapıyorsun, diye çıkışır.

Sürücü doğru davrandığı için rol kesmekle suçlanmıştır.

Siz şimdi bu insanların Uludere’deki katliamla ilgilendiğini mi sanıyorsunuz? Yüreklerinin sızladığını ve iktidarı sorguladıklarını mı umuyorsunuz? Akit gazetesinin porno yayıncılığını reddettiklerini, Sivas yangınını içlerinde yaşattıklarını ve yakılanlar için yas tuttuklarını mı?

Eğer öyleyse siz Türkiye’yi hiç anlamamışsınız demektir.