Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın yeni yıl hediyesi, 2022 sonunda açıklanan Türkiye Ulusal Enerji Planı oldu. 2020-2035 yılları arasında enerji alanında atılacak adımları özetleyen rapor, birçok dilekten (temenni) oluşan bir mektuba benziyor. Herkes iyi herkes gerekli. Hedeften yoksun politikaları hep eleştirdik. Bu belgede ise onlarca hedef var ama gerçeklikleri ve tutarlılıkları o kadar tartışmalı ki mecburen yine eleştireceğiz.

Planı şöyle özetleyebiliriz. Şimdi neyimiz varsa 2053’te daha çok olacak. Rüzgar, güneş, nükleer fark etmez. Hepsinden daha çok yapacağız. Elbette bu fikir, raporun içinde kendine yer bulmuş enerji yoğunluğunu düşürme hedefleriyle çelişiyor. Enerjiyi daha verimli kullanacağımız varsayılıyor ama talep öyle bir artıyor ki verimlilik ve tasarruf yapılıyor mu belli olmuyor. Enerji yoğunluğu verilerinin 20 yılda gerilediği dile getirilse de 2013 sonrası yerinde saydığından bahsedilmiyor. İlk yıllarda politika değil teknoloji kaynaklı olduğunu düşündüğüm düşüş ile olmayan bir başarı hikayesi yazılmış.

***

Bakanlığa göre enerji talebi artmaya devam edecek. Türkiye’nin, 2020 yılında 147,2 milyon ton eşdeğeri petrol (TEP) olan birincil enerji tüketimi 2035 yılında 205 milyon TEP’e ulaşıyor. 15 yılda Türkiye’nin enerji talebi üçte bir oranında artıyor. 2020 yılında 306 terevatsaati bulan elektrik tüketimi 2035’te 510 terevatsaat seviyesine çıkıyor. Yılda ortalama yüzde 3,5 artıyor.

Bu talebe can mı dayanır? Dayanmaz. O yüzden talebi karşılamak için yüzlerce santral yapılması planlanıyor. 102 gigavat (GW) düzeyine ulaşan Türkiye’nin elektrik kurulu gücünün 2035’te 190 GW’a ulaşması umuluyor. Güneş enerjisi kurulu gücü beş, rüzgar kurulu gücü ise yaklaşık üç kat artıyor. Hükümete bir nükleer santral yetmiyor, ikincisinin de yapılarak nükleer kurulu gücün 7,2 GW’a çıkarılması planlanıyor. Elektrik depolama ve hidrojen enerjisi gibi artık dünyanın kabul ettiği seçenekler de planlara girmiş. İyi bari diyoruz, biraz seviniyoruz. Kömürde 2030’a kadar 1,7 GW’lık “mütevazi” bir artış öngörülürken, doğalgazda ayak gazdan çekilmemiş, 2035’e kadar 10 GW’lık yeni kapasiteden bahsedilmiş. Mesele kömür ve doğalgazsa, iklim krizi yokmuş gibi çek panpa!

***

Esprimizi yaptık, ana fikrin daha çok santral yapmak olduğunu da anlattık sanırım. Kömürden, nükleerden vazgeçip güneş ve rüzgara ağırlık verilse, rakamlar daha kabul edilir olacak ama ortada stratejik bir plan yok. Türkiye’yi geleceğe hazırlamak istiyorsanız nükleer ve kömür gibi eski fikrin ürünü santrallarla güneş gibi başka bir geleceğin üretim yöntemini aynı sepete koymamanız gerekir. AKP, iktidarının ilk yıllarında sermaye çekebilmek için enerji sektörünün reklamını yapar, yatırımcılara çağrıda bulunurdu. Özelleştirmelerle birlikte herkes enerji sektörüne girdi. Bugün talebin neredeyse iki katına ulaşan fazla kapasite nedeniyle o pazara davet ettiği her şirketi şimdi teşviklerle ayakta tutmaya çalışıyoruz. Ulusal Enerji Planı o pazarlama stratejisinin devamı gibi duruyor.

Gelelim tutarsızlıklara. Planda, 2053 net sıfır emisyonuna vurgu var. Net sıfır için Türkiye’nin 2053 yılında atmosfere bıraktığı seragazı emisyon miktarının orman gibi yutak alanların tutabildiği miktarı geçmemesi gerek. Türkiye halihazırda emisyonlarının 10’da birini tutacak bir yutak alan kapasitesine sahip. Ormanları çoğaltmak kolay değil. Karbon gömme gibi yöntemler ise hem tartışmalı hem de Ulusal Enerji Planı’nda da belirtildiği gibi ekonomik değil. Net sıfır hedefi olan ülkeler bu yüzden kömür santrallarını, ardından da doğalgaz santrallarını kapatma planıyla işe başlıyor.

***

Türkiye ise 2035 yılına kadar doğalgaz ve kömür santralları yapmayı planlıyor. Yapılan kömür santrallarını da teknik ömürleri dolmadan kapatılmayacağı planda açıkça yazılmış. 2053 yılında birincil enerji kaynakları içinde fosil yakıtlarının (kömür, petrol ve gaz) payının da yüzde 20’de kalacağı belirtilmiş. Enerjinin yüzde 20,8’i fosil olacaksa net sıfır olmaz. Net sıfır hedefinin gerçekçi olmadığı artık resmi raporlara da girmiş durumda. Karbon depolama ucuzlarsa net sıfır oluruz diye hedef olmaz. Nükleerli, kömürlü ve doğalgazlı Ulusal Enerji Planı hiç olmamış. Plana net “sıfır” verip, içinde bulunduğumuz çağa uygun yeni bir plan hazırlayın demek lazım.