Uluslararası Af Örgütü, TBMM’de kabul edilerek yürürlüğe giren ‘sansür yasası’na ilişkin, “Uluslararası Af Örgütü, ‘dezenformasyon yasası’ olarak bilinen yasa değişikliği paketinin hazırladığı zeminden kaygı duymaktadır. Bu nedenle Uluslararası Af Örgütü, Türkiye’yi, söz konusu mevzuatı yürürlükten kaldırmaya çağırmaktadır” açıklamasını yaptı.

Uluslararası Af Örgütü'nden Türkiye'ye Sansür Yasası'nı kaldırması için çağrı

Uluslararası Af Örgütü, 13 Ekim’de TBMM’de kabul edilen ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından onaylanarak yürürlüğe giren ‘sansür yasası’na ilişkin bugün yazılı bir açıklama yaptı. Af Örgütü, “2023’te yapılması planlanan milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimleri bağlamında bu mevzuat, kamusal istişare alanını açıkça daraltacak yeni bir tehdit oluşturmaktadır” değerlendirmesini yaptı.

Uluslararası Af Örgütü’nün yazılı açıklaması şöyle:

“Uluslararası Af Örgütü, ‘dezenformasyon yasası’ olarak bilinen yasa değişikliği paketinin, herhangi bir kişinin ulusal güvenliği, kamu düzenini veya genel sağlığı ilgilendiren konularda Türkiye mahkemelerinin ‘gerçeğe aykırı veya panik yaratmaya yönelik’ addettiği bilgileri retweet ettiği, beğendiği veya paylaştığı gerekçesiyle üç yıla kadar hapis cezasına mahkum edilmesine zemin hazırlayabileceğinden kaygı duymaktadır. 2023’te yapılması planlanan milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimleri bağlamında bu mevzuat, kamusal istişare alanını açıkça daraltacak yeni bir tehdit oluşturmaktadır. 26 Mayıs 2022’de, iktidardaki AK Parti ve MHP, TBMM’le Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi verdi. Ardından Dijital Mecralar Komisyonu ve Adalet Komisyonu’ndan sınırlı değişikliklerle geçen teklif, 13 Ekim 2022’de parlamentoda kabul edildi.

Yasayı savunanlar, genel gerekçe bölümünde, değişikliğin dezenformasyonla mücadele etmeyi ve ‘suçsuz kişilerin benzeri içeriklerle yanıltılmasının önüne geçmeyi amaçladığını’ belirtti. Yasa, çeşitli değişikliklerin yanı sıra Türk Ceza Kanunu’nun ‘Kamu Barışına Karşı Suçlar’ bölümündeki madde 127’ye yeni bir suç ekleyerek, insanları ‘halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak’ gerekçesiyle suçlu haline getirecek. Bu değişiklik maddesinin aşırı geniş ve muğlak bir biçimde ifade edilmesi ve yasa tasarısının içerdiği diğer tedbirler, ülkede ifade özgürlüğü hakkının kullanılmasına yönelik büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Türkiye hükümeti, dezenformasyonla mücadele etmek için insanları suçlu haline getirmek veya başka bir şekilde susturmak yerine güvenilir, muteber, nesnel ve erişilebilir bilginin herkese ulaşmasını sağlama çabalarını artırmalıdır.

Yasa, aynı zamanda sosyal medya platformlarını, kullanıcıları tarafından paylaşılan içeriklerden sorumlu tutmak yoluyla hedef alarak insanların fikir ve düşüncelerini özgürce ifade etme alanını da daraltmaktadır. Yasada yapılan değişiklikler, yetkililere içeriklere erişimi engellemek ve sosyal medya şirketlerine para cezası kesmek konusunda daha fazla yetki tanıyarak hükümetin medya üzerindeki denetimini de potansiyel olarak artırmaktadır. Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün bildirdiğine göre, Türkiye hükümeti, halihazırda ulusal basının yüzde 90’ını kontrol etmektedir ve yetkilileri eleştiren medya kuruluşları gereksiz mali ve yargısal baskılarla karşı karşıya kalmaktadır.

“ULUSLARARASI AF ÖRGÜTÜ, TÜRKİYE’Yİ, SÖZ KONUSU MEVZUATI YÜRÜRLÜKTEN KALDIRMAYA ÇAĞIRMAKTADIR”

Uluslararası insan hakları hukuku ve standartları uyarınca, ‘gerçeğe aykırı bilgi’ veya ‘panik’ gibi muğlak ve belirsiz kavramlara dayalı olanlar da dahil olmak üzere bilginin yayılmasına genel yasaklar getiren kısıtlamalara izin verilemez. Bununla birlikte, yasanın öngördüğü sert cezalar, kamuoyu ve basın üzerinde caydırıcı bir etki yaratarak misilleme kaygısıyla otosansüre yol açma riski taşıyor. Bu nedenle Uluslararası Af Örgütü, Türkiye’yi, söz konusu mevzuatı yürürlükten kaldırmaya ve dezenformasyonla mücadele amacı taşıyan yasalar dahil olmak üzere ifade özgürlüğü hakkını düzenleyen tüm yasaları Türkiye’nin uluslararası hukuk kapsamındaki yükümlülüklerine uygun hale getirilmesini sağlamaya çağırmaktadır.

“ARTAN KISITLAMALAR DAHİL YENİ MADDELER ACİLEN YÜRÜRLÜKTEN KALDIRMALI”

Yeni mevzuat, Türkiye’de ifade özgürlüğü hakkına yönelik büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Sansür ve cezalandırma, yanlış bilgilerin meydana getirdiği güçlüklerle mücadele etmek yerine yanlış bilgilerin daha da fazla yayılabildiği bir korku ve baskı ortamı yaratacaktır. Yetkililer, Türkiye’nin uluslararası insan hakları hukuku kapsamındaki yükümlülükleri doğrultusunda, ‘gerçeğe aykırı’ bilgi yaymaya cezai sorumluluk getirilmesi ve sosyal medya platformları üzerindeki artan kısıtlamalar dahil, yeni maddeleri acilen yürürlükten kaldırmalı ve insanların misilleme kaygısı taşımadan ifade özgürlüğü haklarını kullanabilmelerini sağlayacak adımlar atmalıdır.” (ANKA)