Karşılıklı açıklamalar ve bugün yapılacak görüşmenin ardından hemen bir sonuç çıkması beklenmiyor. Ancak görüşmeler birçok noktanın netleşmesi anlamında önem arzediyor Işık Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve Gündoğdu Dergisi Yazıişleri Müdürü Deniz Hakyemez’le ABD’nin Suriye’den çekilme kararı ve akabinde gerçekleşen görüşmeyi konuştuk. Hakyemez şunları söyledi: Amerika’nın çekilme açıklamasını Suriye’deki tüm iddiasından vazgeçme olarak algılayamayız. Amerika, zaman içinde […]

Uluslararası İlişkiler Uzmanı Deniz Hakyemez: ABD; Türkiye ile PYD’yi ‘uzlaştırmak’ istiyor

Karşılıklı açıklamalar ve bugün yapılacak görüşmenin ardından hemen bir sonuç çıkması beklenmiyor. Ancak görüşmeler birçok noktanın netleşmesi anlamında önem arzediyor Işık Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve Gündoğdu Dergisi Yazıişleri Müdürü Deniz Hakyemez’le ABD’nin Suriye’den çekilme kararı ve akabinde gerçekleşen görüşmeyi konuştuk.

Hakyemez şunları söyledi: Amerika’nın çekilme açıklamasını Suriye’deki tüm iddiasından vazgeçme olarak algılayamayız. Amerika, zaman içinde çekilecekse, kendisi açısından geriye Esad, Rusya ve İran’ın yutamayacağı bir güç bırakmak zorunda. Bunun için en uzun vadeli planının Suriye Kürtleri ile Türkiye’nin arasını yapmak olduğunu görebiliyoruz. Tabii, PYD ile Türkiye’nin uzlaşması Barzani ile uzlaşmasından daha zor. Erdoğan 7 Haziran seçimlerinden Kürtlere güvenemeyeceği sonucunu çıkardı ve “Eşme Ruhu” da rafa kaldırıldı. Türkiye ABD’yi uzun zamandan beri, aynı planı Kürtlerle değil, ÖSO ile, İslamcılar ile uygulamaya koymaya ikna etmeye çalışıyor, ancak Amerika hem buna güvenmiyor, hem de Rusya’nın buna ikna edilmesi zor görünüyor.

Bölgedeki olası senaryoları sorduğumuz Hakyemez, tabloya dair şunları söyledi:

Deniz Hakyemez

Amerika, Suriye’nin kuzeydoğusunu Esad’a bırakmak istemiyor elbette. Burayı doğrudan Türkiye’ye bırakamaz; Rusya kabul etmez. Geriye ÖSO türü örgütler ve PYD kalıyor; Amerika’nın Kürtlerle bağını koparmak isteyeceğini düşünemiyorum. Fransa ve Suudi Arabistan’ın PYD açılımları da buna işaret ediyor; vekaleten savaş yerine, vekaleten destek gibi. Bunun ötesinde, bu tür durumlarda iki tarafı birbirine karşı kullanarak iki taraftan da taviz koparma imkanı doğuyor. Türkiye’ye “Sen uzlaşmazsan, Suriye Kürtleri de Esad ile uzlaşır,” deniyor; PYD’ye “Taviz vermezsen Türkiye eninde sonunda sana saldıracak,” denmiş oluyor.

Kandil çizgisi ve PYD

Hakyemez, PYD’nin ABD ile ilişkisi ve Türkiye’nin denklemdeki yerini ise şöyle yorumladı: Amerika, PYD’nin Kandil çizgisinden uzaklaşmasını istiyor; Kasım ayında üst düzey PKK yöneticilerinin yakalanmasına yardım edecekler için büyük ödül koydu. Bu durumda akla şu soru geliyor: Öcalan Türkiye’ye verildi – pekçokları gibi ben de bunun Barzanistan’ın önünü açmak için yapıldığını düşünenlerdenim – ileride benzer bir adım mı göreceğiz? Dahası, Amerika sıklıkla kendi planlarını aşan hamlelerde bulunan Türkiye’yi durdursa da, Türkiye’nin Kürtlere karşı olası operasyonlarının Amerika’nın planı açısından iki tarafı her zaman nihai olarak uzaklaştıran hamleler olduğunu da düşünmemek gerekiyor.

Türkiye’nin yakınlaşması

Tarihsel olarak hatırlatmalarda bulunan Hakyemez şu ifadelerle tespitlerini noktaladı:

2008 operasyonunu hatırlayın. Bahçeli’nin yüksek perdeden tehdit ve çağrılarıyla gelmişti. Amerika, tıpkı şimdi olduğu gibi, tek taraflı operasyona karşı olduğunu söylemişti. Bu arada, gene Amerika, bu operasyonla Barzani’ye Kerkük için beyaz kartı olmadığı mesajını verdi ve bölgeyi Irak ordusundan uzak tutmuş oldu. Sonunda da onca büyük laf, tehdit ve doğrudan operasyondan sonra Türkiye Barzani ile adım adım yakınlaştı.

Barzani değil

Tabii, PYD Barzani değil. Önünde Suriye ve Rusya ile uzlaşma yolu da var. Hangi yolda ilerler, ya da Amerika ile Rusya arasındaki denge oyununu nereye kadar sürdürebilir, kestirmek zor. Rusya’ya yanaşırsa fiili özerklik hayallerinden, Amerika’ya yanaşırsa ana çizgisi ya da kademesinden feragat etmesi gerekecek gibi görünüyor.