Uluslararası PEN ve ARTICLE 19, Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyi 35. Özel Oturumunda Türkiye'de ifade özgürlüğü ile diğer insan hak ve özgürlükleriyle ilgili ortak bir sözlü açıklama gerçekleştirdi. Açıklamada yaklaşık 1300 dernek ve 180 medya kuruluşunun kapatıldığına; devlet kurumlarında çalışan 145.000 kişinin ise görevden alındığına dikkat çekildi.

Uluslararası PEN ve ARTICLE 19: "Türkiye büyük bir cezaevine dönüşüyor"

ELİF GUGU - elif.gugu@gmail.com

Uluslararası yazarlar birliği PEN ve basın özgürlüğü örgütü ARTICLE 19, Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyi 35. Özel Oturumunda ortak bir sözlü açıklamada bulundu. Açıklamada Türkiye'deki ifade özgürlüğü ile diğer insan hak ve özgürlükleri konusunda durumun kötüleştiğine dikkat çekildi. Uluslararası PEN'den Burhan Sönmez, Türkiye hükûmetinin, otoriter politikalar uygulamak için darbeyi bir bahane olarak kullandığını belirterek şunları söyledi: "Kasım ayında Türkiye’yi ziyaret eden BM Özel Raportörü’nün düşünce ve ifade özgürlüğü hakkı konusunda belirttiği gibi, bağımsız anaakım medya neredeyse tamamen susturulmuş durumda. Wikipedia’ya erişim Nisan ayından beri yasak. Yaklaşık 1300 dernek ve 180 medya kuruluşu kapatıldı ve devlet kurumlarında çalışan 145.000 kişi görevden alındı."

"ÖĞRENCİLERİNE DERS VERMEK VARKEN ÖLÜMLE KARŞI KARŞIYALAR"

Konuşmasında, KHK'yle ihraç edilmelerinin ardından işlerine geri dönebilmek için Ankara Yüksel Caddesi'nde oturma eylemi olarak başlattıkları direnişlerini açlık grevine dönüştüren, ardından tutuklanan, bugün ise açlık grevlerinin 99'uncu gününde olan eğitimciler Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'ya da değinen Sönmez şunları söyledi: "Akademisyen ve çevirmen Nuriye Gülmen ile öğretmen Semih Özakça, işlerine geri dönme talebiyle Mart ayında açlık grevine başladılar. Taleplerine karşılık vermek yerine Türk yetkililer onları tutuklama yoluna gittiler ve şu an hapisteler. Yarın, açlık grevlerinin 100. günü olacak. Öğrencilerine ders vermek varken şimdi ölümle karşı karşıyalar."

"40 BİNDEN FAZLA KİŞİ DEMİR PARMAKLIKLAR ARDINDA"

15 Temmuz darbe girişiminin ardından artan tutuklu sayısına dikkat çeken Sönmez: "Türkiye büyük bir cezaevine dönüşüyor.Muhalefet partisi HDP’nin milletvekilleri dahil 40 binden fazla kişi demir parmaklıkların ardına atıldı. Polis gözetiminde işkence ve kötü muamele iddiaları yaygınlaştı, kısa süre önce ulusal insan hakları örgütleri kayboldukları söylenen 11 kişinin adlarını açıkladılar. Darbeden sonra tutuklanan en az 8 kişi cezaevinde intihar etti." diyerek konuşmasına devam etti.

"YARGI BAĞIMSIZLIĞININ İÇİ POLİTİK ATAMALARLA BOŞALTILDI"

Darbe girişiminden bu yana Türkiye’nin yargı sisteminin sıradışı bir saldırıya maruz kaldığını belirten Sönmez: "Yargı bağımsızlığının içi, politik atamalarla boşaltıldı. Gazetecileri serbest bırakan yargıçların görevden alınması, yargıçların politik etkiyle karar vermeleri için baskı altına alındıklarını göstermektedir. Darbeden beri tutuklu bulunan gazetecilerin duruşmaları yakında başlıyor."

Sönmez, Ahmet ve Mehmet Altan dahil 17 gazetecinin 19 Haziran’da mahkemeye çıkacaklarını hatırlatarak konuşmasını sürdürdü: "Cumhuriyet gazetesi çalışanları, yaklaşık bir yıllık tutukluluğun ardından 24 Temmuz’da hakim önüne çıkacaklar. Gazetecilerin muhatap olacağı yargılamanın niteliği konusunda son derece kaygılıyız."

Özellikle darbe girişimi ve OHAL'in ilanından sonra iyice artan Kürt gazetecilere ve belediyelere yönelik baskıyı değerlendiren Sönmez, "Kürt gazetecilerin tutuklanması, kendi medya kuruluşlarının kapatılması ve seçilmiş belediye başkanlarının yerine kayyumların atanmasıyla, Türkiye’deki Kürt nüfus varolan durumdan orantısız biçimde etkilenmeye devam etmektedir." dedi.

Bu rakamların birer sayıdan ibaret olmadığının altını çizen Sönmez, "Türk yetkililer, olağanüstü hal durumunu, eleştirileri engellemek ve muhalifleri susturmak için kullanmaya devam ederken, hayatları parçalanmış insanlardır bunlar." diyerek bu süreçte yapılan tutuklamalara tepki gösterdi.

PEN ve ARTICLE 19'DEN DÖRT ÇAĞRI İSTEĞİ

PEN ve ARTICLE 19 adına konuşan Burhan Sönmez, konsey üyelerini ve gözlemci devletleri, dört konu için Türkiye'deki yetkililere çağrıda bulunmaya davet etti:

  • Düşünce ve ifade özgürlüğü hakkını kullandığı için cezaevinde tutulan herkes derhal serbest bırakılmalıdır.
  • Kapatılan medya kuruluşlarının açılmasına ve bağımsız çalışmasına izin verilmeli; bağımsız haber kuruluşlarına dönük idari müdahaleler durdurulmalıdır.
  • Yargı bağımsızlığı desteklenmelidir. Hukuksuz tutuklamanın, gözaltının veya görevden almanın mağduru herkes, durumunun yeniden değerlendirilmesi ve haksızlığın giderilmesi hakkına sahip olmalıdır.
  • Olağanüstü hal sona ermelidir.