Atı alan Üsküdar’ı geçti” sözü yaşantımızda sık kullanılan bir özdeyiştir…

Bu deyiş, “Zamanında önlem alınmaz, gerekli çalışmalara başlanmaz, es geçilip, boş veriliş nedeni ile kaybedilen bir hakkın” arkasından söylenir çokça…

Kaybedilen hakkın ya da yapılan değişikliğin ortaya çıkardığı mağduriyetin müsebbibi ne kadar hayıflanırsa o kadar bu sözden bahsetmek mümkündür.

• • •

Bugün Türkiye’nin yaşadığı bir gerçek var!..

Türkiye Cumhuriyeti’nin REJİMİ DEĞİŞTİ!..

• • •

Bu durum için artık; “atı alan Üsküdar’a değil, Beşiktaş’a geçti” demek gerekir!..

Korkulacak olan durum; atı alanın aradaki köprüleri yakarak, geri dönüşü olmayan bir noktaya ülkeyi taşıması…

Nitekim böyle bir tehlike karşımızda tüm heybetiyle duruyor!..

Seçim sonrası çok hızlı bir şekilde yeni kurum ve kuruluşlarla devlet yapısı değişiyor. “Ne için, topluma yeni ne kolaylıklar da zorluklar getirecek” kimse bunları, bırakın tartışmayı, bilmeden KHK’lerle “yaptım oldu” oluveriyor…

Bazen bir önce yapılan ertesi gün değişiyor…

Farklı bir yaşam bizi bekliyor…

• • •

Artık Parlamenter Demokratik sistemle yönetilmiyoruz.

5 yıl için halkın yarısının belirlediği bir kişi tarafından yönetileceğiz!..

5 yıl boyunca bu bir kişinin vizyonu, misyonu, meşrebi, bilgisi, deneyimi, kaprisleri, duyguları ve de istekleri bizi yönlendirecek.

“Ona ne oluyor?” Ya da “Bu niye böyle?” diyemeyeceğiz

5 yıl boyunca verilen yetkinin geri alınması da mümkün değil!..

• • •

Göstermelik Meclis, aynı anda seçilerek güya o tek adama fren olacak!..

Bu da olası değil. Çünkü seçilenler halkın temsilcileri değil.

Evet, halkın oylarını aldılar ama parti genel merkezlerinin listelerinden vekil oldular.

Dolayısıyla öncelikleri halkın sorun ve talepleri değil, parti oligarşilerinin istekleri.

Kaldı ki halkın talebini yerine getirmek isteseler de sistemin değişmesi nedeniyle tek adamın (TA) “Meclis içinde denetlemesi mümkün değil…

Bir kez daha yazalım.

Meclis’in halkın olabilmesinin ve de vekillerin gerçekten halk adına karar verebildiğinin tek ve somut göstergesi, ülkenin bütçesinin Meclis tarafından yapılabilmesidir.

Halkın vergilerinin nasıl kullanılacağına karar veren, yönetenleri denetleyen Meclis olunca vekil, halk adına işlev görmüş olur!..

Bu günkü sistem de bu yetki yoktur. Varmış gibi görülmektedir!..

Nedeni, bütçeyi Meclis yapmamaktadır. TA yapmaktadır.

Şayet bütçe Meclis tarafından kabul edilmezse TA, geçen yılın bütçesini istediği oranda büyüterek yönetmeye devam edecektir...

• • •

Meclisin TA ve hükümetini denetleme görevi yoktur. Vekillerin bakanların icraatlarına karışma yetkileri bulunmamaktadır…

Çıkarılan yasalar “TA” tarafından reddedilirse Meclis’te tekrar kabulü için 301 oy gerekir.

İlginç olan çıkarılan yasanın ilgili bakanının Meclis’e gelmemesidir.

Ne komisyon ne de Genel Kurul sürecinde yasa icra organı olan bakanın ilgisinde olmayacaktır…

Anamuhalefet yoktur. Numaralandırılmış partiler vardır

• • •

Meclis artık bizim sorunlarımızın tartışıldığı yer değil, sadece sorunlara ya da icra organına gerekli olan yasaları çıkaran teknik bir kurul olacaktır.

Bu nedenle daha vasıflı kişilerden oluşmalıdır. Yani ilkokul mezunu olmak yeterli değildir…

Sisteme tekrar bakınca Meclis’in halk adına değil, TA için kurgulandığını anlarsınız!..

Yani TA’nın hem hükümet, hem Meclis hem de yargı elindedir.

Yargı da elindedir çünkü Hâkimler ve Savcılar Kurulu ve Anayasa Mahkemesi’ni tek başına belirlemektedir.

• • •

Tüm bunlar düzenlenirken, adım adım demokratik sistem yok edilirken muhalefet ve o zaman ana muhalefet konumunda olan CHP ne yaptı?

Sadece salı günleri konuştu.

Olayın farkında bile olmadı. Partinin hafızasını, deneyimini dahası, partinin ideolojisini de unutarak laik demokratik cumhuriyete karşı atılan adımlara öylece baktı…

Rejim gözler önünde değiştirildi…

Muhalefet görevini yapamadılar… Ya da yapmak istemediler!..

Ekmeleddin vakası, dokunulmazlıkların kaldırılması, 15 Temmuz’un doğru anlatılamaması, 16 Temmuz’dan itibaren demokrasiye sahip çıkılamaması, meydanların şeriat isteyenler bırakılması, girilen tüm seçimlerin kaybı ve benzerleri…

Tüm bu gelimeler sırasında son 8 yılda CHP/MYK’si parti organlarına saygı duymadı, uyarılara kulak asmadı. Eleştirilere disiplin cezasıyla karşı çıktı. Masum talepleri, yapıcı önerileri tersledi.

Parti üyesine, milletvekiline, PM üyesine saygı göstermedi. Herkesin tembel kendilerini çalışkan olarak nitelendirdiler. Partinin içinden yetişmiş üyelerin hak ettikleri yerlere sağdan adaylar getirdiler. Böylece CHP’nin güçleneceği zannedildi.

Öyle ego şişmesi yaşadılar ki, ikna edemeyecekleri hiç kimsenin olmadığını iddia ettiler!..

Bir yandan 9 seçim kaybedildi. Diğer yandan 95 yıllık laik demokratik Cumhuriyet değişti…

• • •

Şimdi CHP’nin gerçek sahibi olan kurultay delegesinin yarıdan fazlası “değişim isteğini belirtiyor!”

CHP’nin genetik sol özüne, ilkelerine dönmesini bekliyor.

Parti içi demokrasiyi, hak hukuk ve adaleti oluşturacak yeni bir anlayışın CHP’yi yönetmesini istiyor.

Bu gitsin, o gelsin değil”, CHP’nin yapısının insan sömürüsüne karşı, demokrasi, hak ve özgürlükten yana, emeğe saygılı, üretken ekonomi ve adil paylaşım misyonuna uygun olmasını hedefliyor.

Adam peşinde koşmayan ilkeler için mücadele eden bir yeni yönetim arzuluyor.

• • •

CHP ortak aklı kullanmalı. Söz ve kararın ilçe ve illerden yukarıya doğru olduğu bir yol belirlemeli.

PM aşağıdan gelen bu sorun ve talepleri politikaya çevirmeli genel başkanlar da bu politikaları seslendirmeli…

CHP adaylarını tüm üyelerin katıldığı ön seçimle belirlemeli.

Bu kural CHP’nin “olmazsa olmazı” olmalı!..

• • •

Yapılacak olağanüstü kurultay bu yapıda bir CHP yönetimi belirlemeli.

Ali gitsin, Veli gelsin” kurultayı olmamalı.

Kurultay “ilkeli bir kadroyu” belirlemeli.

Bu kadro bu günden yapısal değişiklikleri ilan etmeli.

Örneğin 2019 yerel seçimlerinde belediye başkan ve meclis üyesi adaylarının, tüm üyelerin katıldığı önseçimlerle belirleneceğini açıkça belirtmeli.

Bunu bir kurultay kararı haline getireceğini delegelere duyurmalı..

• • •

Emperyalizme karşı verilen mücadele sonrası Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu unsuru CHP’dir...
Şimdi de “Ülkedeki tek adam rejimini değiştirecek ve tekrar çağdaş demokratik parlamenter sisteme dönüştürecek en güçlü odak olmalıdır!..”

CHP Türkiye için çok önemli bir partidir!..

Tekrar umut haline dönüşmelidir!