2022’nin son günüydü.

Diyanet Başkanlığının inadına, ailem ve çocuklarımla yılbaşını kutlamaya karar verdik!

Evde toplanacaktık. Hazırlık yapmak üzere alışverişe gittim.

Birgün önce aldıklarımın fiyatları yine artmıştı...

“Önceki fiyatlar bu değildi” diye sorduğumda, esnaf dürüstçe dedi ki, “bu iktidar oldukça bizim bundan böyle bu malları bulmamız da satmamız da mümkün olmayacak. Fiyatlar saatlik artıyor. Satılanların yerine hangi fiyatla koyacağımı bilmiyorum. Çünkü toptancı da alacağım andaki fiyatı söyleyemiyor! Çocuklarıma dedim ki, iki ay daha dayanabilirim. Sonra, bu ekmek teknemi kapatırım. Hep birlikte işsiz ve aç kalırız! Tek umudum muhalefet!”

***

Muhtemelen her gün herkesin karşılaştığı diyaloglardan biriydi bu konuşma!

***

Petrol istasyonundaki pompacı Adil, haldeki hamal Yusuf, TIR şoförü Sezgin, Arpaçsakarlar Köyündeki üretici İbrahim, emekli memur Nuri, Üniversiteli Necati, Sanatçı İrem, Kamu görevlisi Hasan, yani kiminle konuşsam farklı şeyler söylemedi…

Herkesin derdi aynı.

Hayat pahalılığı. Beraberinde, işsiz kalma korkusu. Gelirinin yetmediği gerçeği.

Dahası, aç kalma kuşkusu.

***

2022 yılında yurttaşlar, acı çeken, yoksulluğu kalıcı hale gelen, korkutulan, aşağılanan ve umutlarının tüketilmeye çalışıldığı bir yıl geçirdi.

Belki aç kaldı. Gaz elektrik parasını ödeyemediği için soğuk ve karanlığı yaşadı.

Yakıt fiyatları nedeniyle arabasını sattı. Toplu taşıta binecek para bulamadı.

Çocuğuna yumurta yediremedi, beslenme çantasına sadece su ve ekmek koydu.

Hatta masrafını karşılayamadığı için çocuklarından birini okula dahi gönderemedi!

Ama direndi, sinmedi.

Hep sabırla bekledi.

“Direnme varsa, gelecekle ilgili umut da vardır!” diyerek, 20 yıldır bir kara bulut gibi başında nefes aldırmayan AKP İktidarını sandığa gömmeyi bekledi.

Uğradığı haksızlıkları, yargı sopasıyla susturulmasını, vergilerinin çalınmasını, yandaş çetelerin zenginleştirilmesini, yalan ve dolanla sürekli aldatılmayı, hakkı olan ama ulufe gibi yapılan yardımların başına kakılmasını sineye çekti.

Kararlılıkla bekledi.

***

Yeni yılla birlikte artık sandık zamanı geldi.

Laik demokrasinin, sosyal ve hukuk devletinin tekrar kurulmasının, Halkın hakkını yiyenlerin cezalandırıldığı, çöken ekonominin yerine üreten ve elde edilen gelirin adil paylaşıldığı saygın Türkiye’nin oluşturulmasının zamanı geldi.

Kürtün, Türkün birbirine düşman edilmediği, Alevi’nin Sünni’nin el ele dolaştığı, Cem Evi’nin de Camiinin de ibadethane yapıldığı, tüm farklılıkların dışlanmadan kabul edildiği bir dönemin zamanı geldi.

Emeğin en yüce değer olduğu, emekçilere saygı duyulduğu, gelecek korkusu olmadan yaşamını varlık içinde sürdürebileceği düzenin kurulmasının vakti geldi.

Kısaca; Özgürlüğün sınırlarının genişletildiği, Eşitliğin gerçekleştiği, Dayanışmanın gösterildiği, Barışın sağlandığı bir Türkiye’nin yeniden oluşturulmasının günü yaklaştı.

***

Tüm bu niteliklere ulaşmanın tek yolu var.

Laiklik.

Laiklik ilkesi olmadan, demokrasi, insan hakları, bağımsız hukuk, kültürel gelişme, çağdaşlık, saygınlık, zenginlik, eşitlik ve barış oluşamaz.

***

AKP uyguladığı politikalarla,” kalıcı yoksulluğun oluştuğu, tarihimizdeki en büyük yolsuzlukların yapıldığı ve görülmemiş yasaklarla ülkenin saygınlığını yitirildiği bir dönemi yaşattı.

Tarikatlar koalisyonuyla “Devlet içindeki devleti” kurdu…

Ahlaksızlık, etik dışı yönetim, uyuşturucu baronlarıyla ilişki, mafya ve çete bağlantılarıyla Türkiye’yi 3.dünya topluluğunun bir parçası yaptı.

***

2023 yılı, “halka rağmen” yöneten iktidarın devrilme, Türkiye Cumhuriyeti’nin de yeniden modernleşme yoluna dönme yılı olacaktır.

Cumhuriyetimizin Yüzüncü Yılı, yeni umutların yeşerdiği bir dönemin müjdecisi olmalıdır.

Umut, 6’lı Masa, Sosyalist Güç Birliği ile Emek ve Özgürlük ittifakının birlikte hareketi etmesiyle daha da güçlenecektir.