Umudun bittiği yerde başlayan umut dolu yürüyüş

Göksu CENGİZ
SOL Parti Merkezi Yürütme Kurulu Üyesi

Mahsa Amini, on yıllardır yanı başımızda, tüm dünyanın gözü önünde paramparça edilmiş bir halkın direnişi, yaşamları için ayağa kalkan kadınların isyanı...

Tabiri caizse her bir kalesi zapt edilmiş bir toplumun direnişten vazgeçmeyen kadınlarının bugüne taşıdıkları artık yalnızca onlar için değil dünyanın her yerinde yaşamlarına sahip çıkan kadınların mücadelesini de taşıyor. İlerici ve örgütlü tüm güçlerin yıllar süren zorbalıkla tarumar edildiği bir rejim altında yaşanan felaketlerin, insanlık suçlarının tam ortasında hayata tutunan bir direniş kendi yolunu arıyor yanıbaşımızda.

Bugün İranlı kadınlarla dayanışmanın büyütüldüğü, hayatlarına sahip çıkan bir halkın öfkesinin ve her şeye rağmen vazgeçmediği onurlu direnişinin hissedildiği ülkelerden birinin AKP gericiliği altında 20 yılını geçiren ve bugün bir rejim değişikliği imkânının kıyısına gelen Türkiye olması elbette tesadüf değil. Yanı başımızda yaşananlar insanlık adına yaşanan büyük trajedinin ve haklı öfkenin yanı sıra geleceğimizi bir dinci gerici karanlıktan kurtarma mücadelesine bunun Türkiye toplumunda yarattığı sorumluluk, umut, imkân ve imkânsızlıklara işaret etmesi sebebiyle değerlendirilebilir.

***

Bugün hala tepeden tırnağa örgütlenen dinci gericiliğe ve tüm baskı ve zorbalığa rağmen teslim alınamamış bir Türkiye toplumundan ve değişim umudundan söz edilebiliyorsa elbette laiklik ve bağımsızlık başta olmak üzere bizi bugüne getiren kazanımlarımızda ısrarcı olmamız oldu. Bugün de eğer hayatımıza çökmüş dinci gerici bezirgânları defetme imkânı bulacaksak ve bunun da ötesinde eşit ve özgür bir toplum düşüne yaklaşabileceksek bu değerleri geleceğe taşıma sorumluluğunun ancak bizle, kendi iradesini eline alabilen bir örgütlü toplumla mümkün olabildiğini hatırlamak, bunun sorumluluğunu taşımak durumundayız.

***

Toplumsal muhalefetimizin kendi tozlu sayfalarından bize kalanlar bugün gerçekliğini yitirenler ve elbette şimdiye ve geleceğe dair olanlar var. Toplumun değişim talebinin merkez noktalarından biri hâlâ laiklik olmasına rağmen bu talebi taşımak bir yana dillendirmekten dahi geri duran bir ana muhalefet düzleminin yaratabileceği tahribatı görmek durumundayız. İran’da ya da burada her gün içinde yaşadığımız dinci gericilik sebebiyle kaybettiğimiz kız kardeşlerine sahip çıkan kadınların özgür ve eşit bir yaşam için verdikleri laiklik mücadelesi gözardı edilemez bir aciliyetle önümüzde duruyor. Bu sorumluluğu taşıyabilecek bir toplumsal örgütlüğü sağlayabilmek kendi irademizi ve ve haklı öfkemizi geleceğini değiştirebilecek bir iradeye dönüştürebildiğimiz kadar başarabileceğiz ve başaracağız. Bunca yıldır süren şeriat düzenine karşı hâlâ ayağa kalkan İran halkı, İranlı kadınlar her şeye rağmen ve umudun bittiği düşünülen yerde nasıl yürünebileceğini bulacak.