Tüm zaaflarına karşın Lula Brezilya’nın gördüğü en başarılı başkan. Gönlümüz ve tüm desteğimiz haliyle ondan ve Brezilya Emekçi Partisi’nden yana. Çünkü karşısında çok tehlikeli pespaye bir faşist olan Jair Bolsonaro yer alıyor. Brezilya’da asıl konuşulması gereken, 2018’den beri berbat bir yönetim gösteren Bolsonaro’nun nasıl yüzde 43,2 oy alabildiği. Bolsonaro yalan söylemeyi, iftira atmayı alışkanlık haline getirmiş müptezel bir kişilik.

Umutlar 30 Ekim’e ertelendi

Brezilya Cumhurbaşkanlığı seçimi bilindiği gibi 30 Ekim’de yapılacak ikinci tura kaldı. Oyların yüzde 48,4’ünü almasına rağmen ilk oylamada zaferini ilan edemeyen solcu aday Lula, “Uzatmada da olsa bu seçimleri mutlaka kazanacağız” demeciyle taraftarlarına moral verdi.

Brezilya’da asıl konuşulması gereken, 2018’den beri berbat bir yönetim gösteren Bolsonaro’nun nasıl yüzde 43,2 oy alabildiği. Tropiklerin Trump’ı olarak da bilinen, ABD’deki hemcinsine hayranlığını gizlemeyen bu emekli asker; yalan söylemeyi, iftira atmayı alışkanlık haline getirmiş müptezel bir kişilik. İddialarının mesnetsizliği sürekli kanıtlansa da bu çizgisinden sapmıyor, yeni palavralar ortaya atmakta gecikmiyor.

2022 seçim kampanyasında da Lula’yı “Brezilya’ya komünizmi getirmeye hazırlanan şeytan” diye sürekli suçladı. Geçtiğimiz hafta İtalya seçimlerinde büyük başarı gösteren aşırı sağcı Meloni’nin aslında altında ırkçı mesajlar yatan ateşli nutuklarının sosyal medya ortamında büyük beğeni aldığını, “Türkiye’ye de böyle liderler lazım” iltifatlarına mazhar olduğunu göz önünde bulundurursak, bu otorite yanlısı, faşizme eğilimli demagog figürlerin geniş kitleler üzerindeki etkisi üzerinde daha ciddi düşünmek, daha planlı karşı seçim stratejilerine odaklanmak çok önemli.

Filipinler’den Hindistan’a, Macaristan’dan ABD’ye kadar birçok ülkede birbiriyle benzerlik gösteren, birbirlerini yakından izleyen, gerektiğinde kopya eden egomanyak şahsiyetler küresel bir olgu haline gelmiş durumda. Türkiye’de de toplumsal muhalefetin, “ekonomi nasıl olsa kötü durumda, yolsuzluklar diz boyu, kurumsal yapılar çöktü…” benzeri gerçeklerden yola çıkıp, nasıl olsa kazanırız rehavetine kapılmaması, 2023 seçimlerine dünya örneklerini daha iyi inceleyip öyle hazırlanması gerekiyor.

BOLSONARO HER ALANDA ÇUVALLADI

İsterseniz dönelim Brezilya’ya… Bolsonaro pandemi dönemini de iyi yönetemedi. Önce Covid-19 tehlikesini inkâr edip, sonra aşı tedarikinde geç kaldı, sağlık sistemi de bu süreçte lime lime döküldü. Brezilya özellikle yoksul kesimler ağırlıklı olmak üzere salgında 700 bine yakın yurttaşını yitirdi. Böylelikle pandemide ABD’den sonra en fazla kayıp veren ikinci ülke oldu. Bolsonaro’nun bilime, aydınlanmaya karşı, hurafelere inanan, dini dogmalara sarılan zihniyeti, küresel iklim değişikliği inkârcılığında da kendini gösteriyor. Dünyanın oksijen deposu Amazonlar’ı büyük şirketler ağırlıklı tarıma açınca, bölge karbon emerken karbon salar hale geldi. Doğa savunucusu çok sayıda insan çetelerin, büyük tarım lobilerinin cinayetlerine kurban gitti.

Bolsonaro arkasında ciddi bir faşist örgütlenme olmamasına karşın faşist eğilimlerini saklamayan, 1985 öncesi cunta dönemine övgüler düzen bir kimse. Muhafazakâr aile değerleri, otorite ve asayiş, özellikle Evanjelik Hıristiyanlık propagandası temelinde faşizmin klasik temaları çerçevesinde propaganda yapıyor. Açıkça silahlanmayı savunuyor, silahlı çeteleri teşvik ediyor, muhalefete askeri temalar üzerinden tehditler savuruyor. Seçimlerin ikinci turuna kadar, şiddete başvurarak ülkeyi kaosa sokmak, muhalefeti sindirmek taktiği uygulamasından endişe ediliyor. Başkan yardımcısı adayı dahil kadrolarında çok sayıda emekli asker bulunuyor, sürekli ordunun siyasete ağırlığını koymasına göz kırpıyor.

Ayrıca açıkça kadın düşmanı, kadınların ekonomik hayatta etkin rol almasından rahatsızlık duyan, kürtaja karşı çıkan, belden aşağı düzeysiz esprilerle maço taraftarlarını güldürmeyi adet haline getirmiş hastalıklı bir tip. Homofobik eğilimlerini zaten saklamıyor. Ülkenin siyahi nüfusunu aşağılamaktan çekinmiyor, ırkçılığını da gizlemiyor. Ne yazık ki, özellikle ülkenin taşrasında beyaz, dindar, maço eğilimli, orta sınıf statüsüne ulaşınca yoksulları küçümseyen kesimlerden destek buluyor.

Bolsonaro’nun iktisadi görüşleri piyasacı, özelleştirmeci, sermaye sınıfından yana. Bu nedenle burjuvazinin, özellikle büyük toprak sahiplerinin desteğini alıyor. İlk elde Brezilya posta sistemini, petrol devi Petrobras’ı özelleştirmeyi amaçlıyor. Ülkede yoksulluk iyice yayılmış durumda. 2014’te Dilma Rousef döneminde mutlak yoksulluk oranı yüzde 1,4’e kadar düşmüşken, bugün 30 milyon kişi yetersiz beslenme sorunuyla karşı karşıya.

TÜM ZAAFLARINA KARŞIN YİNE DE LULA

Daha önce 2003-2011 arasında iki dönem başkanlık yapan, Brezilya Emekçiler Partisi’nin adayı Lula seçime en geniş bir koalisyonla girdi. Başkan yardımcısı olarak da sol ve sendikal çevrelerde emek karşıtı uygulamalarıyla pek sevilmeyen merkez sağcı eski Sao Poulo Valisi Geraldo Alckmin’i aday gösterdi. Önce müttefiki olan, sonra 2014 seçimlerinde Rousseff’e karşı sağcı Brezilya Sosyal Demokrat Partisi adayını destekleyen yerli kökenli Marina da Silva’yı da yanına kattı. Bu manevra için, yeşil kapitalizmin ana teması “karbon kredisi” uygulamayı programına aldı. Sol-sosyalist diğer partilerin, sendikaların, başta Brezilya Topraksız Köylüler Hareketi MST toplumsal hareketlerin desteği de büyük ölçüde Lula’nın arkasında. Ancak birçok diğer ülke gibi Brezilya’da da radikal sol kesimler, emek hareketi eski gücünde değil. Başkanlık seçimlerinde de toplumsal muhalefet sokaklarda önemli bir varlık ortaya koyamadı.

Lula başkanlık dönemlerinde ılımlı ekonomik politikalar benimsedi. Zorlu bir sendikal ve siyasal mücadeleden gelmesine karşın güç ve mülkiyet ilişkilerini emekçilerden yana dönüştürecek adımlardan kaçındı. Özellikle 2006’dan sonraki ikinci başkanlık döneminde tarım ve hammadde fiyatlarının yüksek seyri sayesinde yoksulluğu azaltmaya yönelik sosyal programları hayata geçirebildi. En başta aile yardımı (Bolsa Familia ) uygulaması çok başarılı oldu. Yılda ortalama yüzde 4,5’luk büyüme performansı yakalandı. Enflasyonu yüzde 6’ya, kamu borcunu GSYH’nin yüzde 60’ından yüzde 40’ına indirebildi.

Tüm zaaflarına karşın Lula Brezilya’nın gördüğü en başarılı başkan. İkinci tura kadarki dört haftada dileriz ki, siyasetteki uzlaşma, geniş koalisyonları bir arada tutma becerilerini başarıyla sergilesin. Gönlümüz ve tüm desteğimiz haliyle ondan ve Brezilya Emekçi Partisi’nden yana. Çünkü karşısında çok tehlikeli pespaye bir faşist var. Geç de olsa en azından 30 Ekim’de dersini alması Türkiye dahil tüm dünyadaki anti-faşistler, ırk ve toplumsal cinsiyet ayrımcılığına karşı olan, ekolojik duyarlılığı bulunan insanlar için çok önemli.