Bir süre önce üzerinde “Dekan WC” yazan bir tabela gazetelere haber olmuştu. Açıklama yapıldı. Sehven yazılmış, kaldırıldı dediler. ‘Sehven’ de öyle bir kelime ki, her türlü dalavereye kılıf oluyor

Üniversitede adalet

İlker Birbil - Sabancı Üniversitesi ve BolBilim.com

Adalet için yürünüyor. Hapisteki parti liderleri, vekiller, gazeteciler için; karga tulumba işlerinden atılan akademisyenler, öğretmenler, memurlar için yürünüyor. Adalet talebi, şüphesiz en haklı talep. Ve bu atmosfer, üniversitede adaleti konuşmak için de bir imkân sunuyor. Evet evet, üniversitede.

“Canım, üniversite nereden çıktı şimdi? Sonra anlatırsın.”

Türkiye... Sadece neyi, neden yapmaman gerektiğini söyleyenler ülkesi. Neden sonra yahu? Neden? Geç bile kaldık. Eski püskü bir akla itiraz etmenin her zaman tam sırası. Aman kurumlar zor durumda kalmasın, aman var olanı da kaybetmeyelim diye susacak değilim. Duyan da sesimizi kısanlar bir bedel ödüyorlar sanır. Ödemiyorlar. En fazla huzurları bozuluyor. Oturdukları yerden ahkâm kesen bu zevat, umarım huzursuzluk içinde kıvranır. Ben anlatacağım. Zaten birkaçını anlatsam yeter. Resmi siz tamamlarsınız...

Bir süre önce üzerinde “Dekan WC” yazan bir tabela gazetelere haber olmuştu. Açıklama yapıldı. Sehven yazılmış, kaldırıldı dediler. ‘Sehven’ de öyle bir kelime ki, her türlü dalavereye kılıf oluyor. Zaten bir üniversitenin, bir tanecik dekanına tüm kabahati havale etmenin alemi yok. Seçin herhangi bir üniversiteyi. Bahse girerim orada da hoca tuvaleti diye bir gariplik vardır. Hoca tuvaleti. Ben yıllar önce okurken de vardı. Hâlâ var. Bir yanda bakımsız “öğrenci” tuvaletleri, bir yanda pırıl pırıl “hoca” tuvaletleri. Hayır, iki tuvaletin de verdiği hizmet belli. Neden birinde tuvalet kağıdı mevcutken, diğerinde sular bile doğru dürüst akmıyor? Bütçe eksikliğinden dem vuranın da alnını karışlarım. Vakıf üniversitelerini zaten geçtim. Devlet üniversitelerine gelince, bu gözler sene sonunda bütçesini harcamak için sapasağlam kapıları yıkıp tekrar yaptıran üniversiteler gördü. Tuvalet kağıdı diyorum, su diyorum, temizlik diyorum. Bütçeymiş.

Çok değil, aşağı yukarı bir hafta kadar önce bir üniversiteye gittim. Binanın beşinci katına çıkacağım. Asansörün kapısını açık görünce sevindim. Beni gören bir usta da hemen asansöre bindi. Usta diyorum çünkü başında boya reklamı olan bir kasket, elinde de koca bir koli fayans vardı. Düğmeye bastım. Bir hareket olmadı. “Kartın yok mu hocam?” diye sordu usta. Meğer asansörü sadece kartı olanlar kullanabiliyormuş. Saray eşrafı asansörü belli ki. Tüm yönetimi, dekanları, rektörü ayrı ayrı minnetle anarak merdivenleri tırmandık. Nefis değil mi? Öğrencileri ve diğerlerini insandan saymayan üniversitede adalet ne gezsin?

Öğrenci arkadaşlar bu duruma bari siz isyan edin. Hocalar olarak bizde ümit var gibi durmuyor. Yoksa tuvaletler, asansörler gözünüze çok basit meseleler gibi mi gözüktü? Gözükmesin. Çünkü boş geçen derslere, uydur kaydır ders anlatanlara, cahil cühelaya hiç de uzak değiller. Bilgi ile değil de, makam ile saygı bekleyenlere bir göz atarsanız belki bana hak verirsiniz. Tavırları hep zayıflıktan. Hem işin aslını söyleyeyim mi? Üniversite onların değil, sizin. Afra tafra ile sözüm ona yöneticilik yapıp, sonra da sadece biat isteyen vasatlıktaki işlere talim etmek zorunda bırakamazlar sizi. Sakın kabul etmeyin.

Üniversite kamusal alan. Hep beraber oradayız. Sevgi ve saygı ile yıkılmayacak engel yok aramızda. Birçok öğrenci ile ya meslektaşız, ya da yakında olacağız. Adalet talebimiz üniversiteyi daha iyi yapacak. Birkaç nesil sonra belki de şu köhne yapıyı değiştireceğiz. Az şey değil.

Anlattım işte. İleride bunları okuyanlar, üniversitelerin onlarca yıl nasıl tökezlediklerini bilsinler diye anlattım. Bir gün özgür ve açık üniversite gerçek olursa, bu zamanlar hatırlansın diye anlattım. Bu zamana kadar boşa kürek çektiğimi söyleyenleri o kadar çok dinledim ki, sanırım artık hissizleştim. Onun için sadece tarihe not düşmek için anlattım. İnattan anlattım.

Dedemin yanında büyüdüm ben. Sürekli tekrarladığı bir öğüt vardı. Buraya da yazayım: “İnsanın başının gölgesi önüne düşmeyecek.” Hiçbirimizin düşmesin arkadaşlar. Adalet talebi haktır. Hepimiz için. Adalet yollarda, adalet üniversitede, adalet her yerde.