‘Cevahir’, yalnızca bir devrimciyi, onun eylemlerini ve yoldaşlıklarını anlatmıyor; bir insanı, bir halk mücadelesini ve yitip gitmeyen, kuşaktan kuşağa aktarılan anıları hatırlatan tarihi bir belge ve biyografi olarak öne çıkıyor.

Unutulmaz bir halk kahramanı

Deniz YILMAZ

Yakın geçmişte Türkiye’de hak ve eşitlik mücadelesi yürütenler, tanığı olduğu zamanının ötesinde konumlandı. Ölümleri sadece bir bedenin aramızdan ayrılışına denk geliyordu; fikirleri, hayat hikâyeleri ve eylemleri yaşadı, yaşıyor, yaşayacak.

Deniz Gezmiş’le, Mahir Çayan’la ve Ulaş Bardakçı’yla arkadaş olan, 1960’ların ortalarından başlayıp 1970’lerde zirveye ulaşan devrim, demokrasi ve eşitlik talep ve eylemlerinin bayrak taşıyıcılarından Hüseyin Cevahir’in, yeni bir dünya düşünü ve hayat öyküsünü kaleme alan Hüseyin Solgun, ‘Cevahir’ isimli kitabında, Türkiye’deki sol ve sosyalist mücadele tarihinden bir kesit sunuyor.


‘TÜM İNSANLARIN MUTLULUĞU’ İÇİN...

Solgun, kitabın başında Murat Bjeduğ’un cümlesine yer vermiş: “Hüseyin Cevahir istense de istenmese de unutulmazdır.”

Ömrünü haktan, hukuktan, eşitlikten ve sosyalizmden yana bir mücadeleye adayan Hüseyin Cevahir’in iyi insanlığını, halktan asla ayrı düşmeyişini, okuma tutkusunu ve çocukluğundan gelen hayata tutunma arzusunu, belgeler ve tanıklıklar eşliğinde anlatıyor Solgun.

Tıp fakültesi öğrencisiyken edebiyattan kopmayışına, ünlü yazarlarla ve şairlerle kurduğu arkadaşlıklara, İstanbul’da sefaletle iç içe olan zenginliği gözlemleyişine ve bu dönemde filizlenen dünyayı değiştirme arzusuna da yer veriyor Solgun.

Hüreyin Cevahir’in İstanbul’dan Ankara’da siyasal bilgiler okumaya uzanan öğrencilik hayatının politika ve eylemlerle kesişimini, 1965-1971 arasında ülkede olup bitenlerle paralel biçimde aktaran Solgun, bir devrimci gençlik tarihi anlatımına giriştiği kitapta, pek çok arkadaşı ve yoldaşı gibi ‘tüm insanların mutluluğu’ için yollara düşen ve eylemlere katılan; okuma, yazma ve edebiyat üzerine düşünüşünü devrimci eylemlerinin merkezine yerleştiren bir portre çıkarıyor karşımıza.

Solgun, arkadaşlarıyla beraber Hüseyin Cevahir’in üstlendiği tarihsel sorumluluğu anlatırken bir bakıma 1960’lar ve 1970’ler Türkiyesi’ndeki devrimci süreci hatırlatıyor: “Her şeye rağmen Türkiye bir değişimin içindeydi. Toplumun ABD emperyalizmi ve onunla işbirliği içindeki iktidarı tarafından yönlendirilen bir kesimi, bu değişimi kendi varlık şartlarına doğrudan bir müdahale olarak algıladı ve geçmişin tutucu yanına sarılarak saldırıya geçti. Türkiye, yirmi yıldır bir yol ayrımı sürecindeydi; gericilerin ülkeyi sokmak istediği yolun tabelasında ‘emperyalizme tam bağımlılık’ yazıyordu. 1965-1971 dönemi devrimcileri ve demokratları bir zorunlulukla karşı karşıya kalmıştı. Bu yüzden gerici saldırıya karşı koyabilmek için geçmişin ‘adlarından’, ‘sloganlarından’, ‘kıyafetlerinden’ güç almak zorundaydılar. Bu ‘geçmiş’, Mustafa Kemal ve Kurtuluş Savaşı’ydı. Ancak ana hedefleri bu geçmişi tekrarlamak değil, tamamlamak ve sosyalizmi gerçekleştirebilmekti.”

unutulmaz-bir-halk-kahramani-807106-1.

‘SIRADAN’ BİR DEVRİMCİ

Şiirle ve edebiyatla silahlı mücadeleyi bir arada yürüten, Solgun’un ifadesiyle bu yüzden pek çok arkadaşını şaşırtan Hüseyin Cevahir THKP-C’nin tanınan ve devlet tarafından takibe alınan isimlerinden biri hâline geliyor.

İstanbul, Ankara, Ege, Karadeniz ve Diyarbakır’da yazılan Hüseyin Cevahir, devrimci hikâyesini, kültürel mücadeleyle harmanlıyor ki onu unutulmaz kılan da bu zaten.

Solgun’un kitapta yer verdiği hatıralar, bilgi ve belgeler; Hüseyin Cevahir’in kahramanlığından öte halkın içinde yer alışını ve bu anlamdaki ‘sıradanlığını’ gösteriyor. Başka bir deyişle Solgun’un çalışması Hüseyin Cevahir’in neden ve nasıl unutulmadığını ve unutulmayacağını anlatıyor hepimize.

Solgun’un kitaba dair verdiği bilgiler de Hüseyin Cevahir’in neden unutulmadığına ilişkin ipuçları sunuyor: “Bu kitap, tam anlamıyla ne bir biyografi ne de yakın tarih çalışmasıdır; odağına Hüseyin Cehavir’i koyarak her iki tarzdan esinlenilmiştir. Genel siyasi çerçeve içinde yansıtılan olaylar, Vedat Demircioğlu ve Kanlı Pazar gibi döneme damgasını vuranlar hariç, Hüseyin Cevahir’in ya katıldığı ya da muhtemelen katıldığı veya etkilendiği olaylardır. 1965-1971 devrimci döneminin siyasal olayları içindeki binlerce devrimciden biri olan Hüseyin Cevahir öne çıkartılarak Tuğrul Eryılmaz’ın haklı deyişiyle ‘simgeleştirilmek’ istenmiştir.”

‘Cevahir’, yalnızca bir devrimciyi, onun eylemlerini ve yoldaşlıklarını anlatmıyor; bir insanı, bir halk mücadelesini ve yitip gitmeyen, kuşaktan kuşağa aktarılan anıları hatırlatan tarihi bir belge ve biyografi olarak öne çıkıyor.

unutulmaz-bir-halk-kahramani-807107-1.