Üreticinin sigortası yok
Üreticiler, artan tarım sigortası prim fiyatları ve kapsam dışı kalan doğal afetler nedeniyle zor durumda. TARSİM’in prim artışları, devlet desteğini etkisiz kıldı. Üreticiler tarım politikalarının köklü bir değişimden geçmesi gerektiğini vurguluyor. “Yardım değil, gerçekçi politikalar istiyoruz” diyen çiftçiler, çözüm bekliyor.

Ebru ÇELİK
Ekolojik dengenin bozulduğu, iklim krizi nedeniyle doğal afetlerin arttığı bir dönemde, çiftçiler her zamankinden daha da zor durumda. İktidarın tarım politikaları çiftçiyi yaratılan yoksulluk girdabına çektikçe çekiyor.
Tarım sigortası üreticinin mağduriyetini gidermiyor, aksine çoğu zaman ek sorunlara yol açıyor. Devletin teşvik paketi çerçevesinde sağladığı yüzde 50’lik tarım sigortası yardımı, üreticilerin sigorta yaptırmalarını teşvik etse de, Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı TARSİM (Tarım Sigortaları Havuzu) sigorta prim fiyatlarını artırarak çiftçilerin işini daha da zorlaştırıyor.
Çiftçi-Sen Genel Örgütlenme Sekreteri Adnan Çobanoğlu, üreticinin en çok zarar gördüğü şeyin ekosistemin bozulması ve doğal afetler olduğunu söyledi. Bundan dolayı sigorta yaptırmak isteyen üreticilerin karşılaştığı durum ise üreticinin mağduriyetine neden oluyor. Çobanoğlu, “Üreticiler çoğunlukla sigorta yaptıramıyor çünkü prim fiyatları çok yüksek. Ödeme peşin, tahsilat ise geç oluyor. Üretici bu fiyatları vereceğine işini şansa bırakmayı tercih ediyor. Bunun bir diğer nedeni de ürün hasar aldığında tespit yapılma aşaması. Eksperler zararı tespite geliyor ama ürünler toplandıktan sonra zararı söylüyorlar. Örnek verecek olursak; bir önceki yıl 10 ton ürün çıktıysa ve bu yıl da 10 ton çıktıysa, ‘Sizin hiç kaybınız olmamış’ deniliyor. Gerçek ise bu yıl 15 ton ürünün 5 tonu zarar görmüş ve bu yüzden 10 ton ürün çıkartmış oluyoruz. Neresinden bakarsak bakalım sigorta sistemi üreticiyi mağdur ediyor. Şimdi yeni plan çıkarttılar. Tarım alanında farklı bir ürün yetiştirmek istersen devlet destek dahi vermiyor” ifadelerini kullandı.
Ekolojik dengeyi bozan etkenlerden birinin de endüstriyel tarım olduğunu söyleyen Çobanoğlu şunları kaydetti: “Endüstriyel tarımda kullanılan kimyasallar; kimyasal gübre, ilaç adı altında satılan kimyasal zehir. Bunlarla topraktaki solucanları öldürdük, şimdi solucan gübresini bize satıyorlar. Endüstriyel tarım, toprağı, suyu kirletiyor dolayısıyla toprağın karbon emme özelliğini ortadan kaldırıyor. Bu da iklim krizine neden oluyor. Bu anlamda uygulanan tarım politikalarından vazgeçip endüstriyel tarımdan geleneksel, köylü tarımına geçiş yapılması gerekiyor.”
Manisa’da üzüm üreticiliği yapan Şener Kahraman, TARSİM’in fayda sağlamadığını ve prim fiyatlarının devlet desteğine rağmen ödenemeyecek kadar pahalı olduğunu belirtti. Kahraman, “Üretici sigorta yapmazsa kredi alamıyor. Sigorta yaptırdığında ise primlerin yüksekliği üreticiyi zorluyor. Ben 3 yıldır sigorta yaptırmıyorum çünkü bir mantığı yok benim için. Geçen sen 10 dönümlük bir üzüm bağına 50 bin TL istediler. 10 dönümlük bağdan 4 ton çıkıyor. İyi gibi gözükse de 250 bin TL maliyeti oluyor, 50 bin de sigortaya verirsek bize kalacak olan para da gidiyor. Bağda yüzde 60’lık bir hasar olduğunda onu yüzde 30 gibi gösteriyorlar. Büyük üreticiler belki bu parayı verebilir ama küçük üreticiler daha maliyetini karşılayamıyor. Fiyatlar da bu kadar yüksek olunca üreticiler nasıl sigorta primlerini ödesin? Birçok üretici sigorta yapmak istemiyor ama bazıları da kredi alabilmek için zorunda bırakılıyor” diye konuştu.
POLİTİKALAR TAMAMEN DEĞİŞMELİ
Kahraman birçok doğa olayının sigorta kapsamına girmediğini, yalnızca dolu ve don gibi durumların kapsam içinde olduğunu belirtti. Kahraman konuşmasına şu şekilde devam etti:
“Manisa’da 30-38 derecenin üstüne çıkmayan sıcaklık 44-45 dereceleri görüyor ve bu sebeple kuraklık yaşıyoruz. Yazın ortasında bir yağmur yağıyor, ürünlerimiz telef oluyor. Bu durumlar maalesef sigorta kapsamına girmiyor. Biz, devlet ona buna yardım etsin demek istemiyoruz artık. Üreticilerin tek istediği şey; devlet artık tarım politikalarını değiştirsin. Gerçekten teşvik edici tarım politikalarının gelmesi gerekiyor. Üreticinin taban fiyatı belli değil, tarım sigorta sistemi çökük, ekosistem kötü. Üreticiyi bu şekilde nasıl teşvik edecekler?”