Éric-Emmanuel Schmitt’in yazdığı ‘Enigma Çeşitlemeleri’ oyununun yönetmeni Kartal Can Ermiş, pandemi dönemiyle ilgili "Devlet nezdinde bu denli kıymetsiz, bu kadar sahipsiz olduğumuzu bilmiyorduk" diyor.

Üretmeye ve direnmeye devam

Umut SERDAROĞLU

Fransız yazar Éric-Emmanuel Schmitt'in önde gelen eserlerinden Enigma Çeşitlemeleri adlı oyunu Tiyatro Angura'nın ilk prodüksiyonuyla seyirci karşısına çıkıyor. Schimitt’İn Edward Elgar’ın 'Enigma Çeşitlemeleri' parçasından esinlenerek yazdığı oyunun yönetmen koltuğunda Kartal Can Ermiş oturuyor. Oyunda Talat Yüksektemel Znorko’yu canlandırırken, Çağlar Kocavardar Larsen’e hayat veriyor. Kadıköy Eylül Sahne’de sergilenen oyun ikinci kez 19 Mart'ta seyirciyle buluşuyor. 26 Mart Dünya Tiyatrolar Günü’nde ise ücretsiz olarak sergilenecek. İlk yönetmenlik deneyimiyle büyük heyecan yaşayan Kartal Can Ermiş ile oyun ve Türk tiyatrosu üzerine konuştuk.

'Enigma Çeşitlemeleri’nin hikâyesi nedir?
Oyun, Nobel Edebiyat ödüllü Abel Znorko’nun yedi yıldır yalnız başına yaşadığı ıssız adadaki evinin çalışma odasında geçiyor. Norveç’in yerel bir gazetesinde çalışan Eric Larsen’i, son kitabı için röportaj yapmak üzere evine davet etmesiyle başlıyor ve bu iki birbirinden ayrı karakterin hem bütün farklılıkları hem de aynılıklarıyla yüzleşmelerini anlatıyor.

Bu oyunun seçimindeki sebepleriniz neydi?
İşin aslı iki oyuncunun kararıyla yönetmen oldum. Talat ve Çağlar benim iki dönem üstümdü konservatuvardan, onlar bir oyun çalışmaya karar vermişler; beni de yönetmem ve diğer işlerde yardımcı olmam için seçmişler. Bu oyun benim ilk yönetmenlik deneyimim oldu. Bol bol reji sanatı ile ilgili kitaplar okudum, oyunun araştırmasını yaptım; dramaturgumuz Tülin Ulutürk’ün de katkılarıyla, oyun daha anlamlı bir konuma erişti.

Oyunun hazırlık aşamasında ne gibi zorluklarla karşılaştınız?
En temelde maddi zorlukları. Oyuna uzamsal anlamda hak ettiği değeri verebilmek adına, çok fazla maddi zorluğun altına girdik. Çünkü realist bir dekor tasarımımız vardı. Bu zorluğu hammaddeyi ucuz bir şekilde alıp, işçiliği üstlenerek aşmaya çalıştık. Ayrıca üçümüz arasında ortak dil kullanabilme yetisi kazanmak zorluydu. Birbirimize katlanabildiğimiz ölçüde iyi bir iş çıkacağına inandık. Tanıtım çekimlerimiz ile video tasarımını yakın arkadaşlarım Günce Durmaz ve Doğaç Su Gündoğ üstlendi, oyunda yer alan portre Derin Baysal imzası taşıyor. Başta oyuncular, dramaturg ve tüm proje bileşenleri, son derece kısıtlı bir bütçeyle azami verim elde etmeye çalıştık.

uretmeye-ve-direnmeye-devam-992465-1.
Kartal Can Ermiş - Yönetmen



Schmitt bu oyunu yazarken besteci Edward Elgar’ın 'Enigma Çeşitlemeleri' adlı parçasından esinlendiğini biliyoruz. Müzik ve oyun birbirini tamamlıyor mu?
Edward Elgar gerçekten duyulduğu zaman insanın tüylerini ürperten bir çeşitlemeye imza atmış. Oyunun yaratım sürecinde sık sık 'Enigma Çeşitlemeleri’ni dinleyip bize hissettirdiklerini, reji ve oyunculuklar üzerinden seyircilerimize de hissettirmeliyiz düşüncesindeydim. On dört tane çeşitleme olması oyun içinde bazı partisyonlarla hislerin buluşmasına olanak tanıdı. Bu da çalışma sürecinde müzik ve oyunun kesinlikle bağlantılı olduğunu gösterdi.

Pandemi ve ardından gelen ekonomik krizle tiyatro dünyası büyük sorunlarla karşılaştı. Siz neler yaşadınız?
Hangi birini sayalım. Birçok badire atlattık. Başlıca oyunun çıkış tarihi pandemi başlangıcına denk düştü. Oyunu Ankara’da çıkarıp, İstanbul’a taşıma gibi bir düşüncemiz vardı. Fakat pandemi planlarımızı suya düşürdü. Zaten iptidai şartlarda üretme derdinde olan bizler, Covid kısıtlamalarıyla iyiden iyiye sendeledik. Ben Ankara’da kaldım, Talat Antalya’ya, Çağlar İzmir’e döndü. Maddi ve manevi olarak tam bir çöküntü yaşadık. Biz ve bizim gibi birçok oyuncu arkadaşımız devlet desteği alamadı. Bizler varlıklı değiliz. Zaten derdi bu olan bir insan tiyatro yapmaz. Devlet nezdinde hürmete değer bir konuma sahip olmadığımızı biliyorduk; ama bu denli kıymetsiz, bu kadar sahipsiz olduğumuzu bilmiyorduk. Bu sefer de ekonomik kriz ensemizde. Sanat, insanlar için ihtiyaçlar skalasında barınma, yeme-içme, giyinme gibi gereksinimlerden sonra gelir. Bugünün Türkiyesi'nde söz konusu öncelikler daha fazla ehemmiyet kazandı. Daha aydınlık günlere kavuşacağımız inancıyla çalışıyoruz. Bu inançla üretmeye, direnmeye devam edeceğiz.