Urla ve Çeşme’de 2054 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile acele kamulaştırılan alanlar için arazi sahipleri ve çevreciler kararın iptali yönünde dava açtı

Urla ve Çeşme’deki acele kamulaştırmaların iptali için dava açıldı

AYCAN KARADAĞ

Urla ve Çeşme’de Cumhurbaşkanı Kararı ile gerçekleştirilen acele kamulaştırmalara tepkiler sürerken kamulaştırılan arazi sahipleri ve çevreciler kararın iptali için dava açtı. 21 arazi sahibi ve 42 kişi de Cumhurbaşkanı Kararı ile gerçekleşen ‘acele kamulaştırma” kararı için Danıştay’a davalarını açtı.

Danıştay’a açılan davaların ardından İzmir Yaşam Alanları Platformu Bölge İdare Mahkemesi önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasını okuyan İlyas Yaman, yaşam alanlarına saldırı yoğunlaşarak devem ettiğini ifade ederek, “Acele kamulaştırma ile İzmir Çeşme merkez olmak üzere ‘Yarımada’nın nitelikli turizm koruma ve geliştirme bölgesi statüsünde satışa sunulmasıdır. Bu proje Yarımada üzerinde birilerinin zenginleşmesini sağlayacak, onlar devlet gücü ile el konulan araziler üstünden zenginleşirken, yerel halk büyük kayıplara uğrayacak ve yoksullaşacaktır. Yerleşime açılacak olan bu yerlerde bir milyonluk bir kentin olacağı açıklandı. Bu bölge şu an bile su sıkıntısı çeken sınırlı su kaynaklarına sahip olan bir bölgedir. Bölgede oluşacak nüfus yoğunluğu insanların en temel ihtiyacı olan su sorununu çözemeyecektir. Bu yetmiyormuş gibi 20 golf sahasının öngörülmesini anlamak mümkün değildir. Bu bölgede projenin hayata geçiriliyor olması, önümüzdeki 3-5 yıl içinde İzmir’in de ‘su fakiri’ bir kente dönüşeceği anlamına gelmektedir” diye konuştu.

MÜCADELEYİ SONUNA KADAR SÜRDÜRECEĞİZ

Yaman son olarak şunları ifade etti:

“Bu alanda vaat edilenler; Yarımadaya, İzmir ve çevresine mutluluk, refah, huzur ve modernleşme getirmeyecektir. Tersine doğal yaşam alanları daraltılmış, doğanın dengesi bozulmuş, nüfus yoğunlaşmış, kaynaklar heba edilmiş olacaktır. Rant alanı açmaya yönelik bu projeyi Urla, Çeşme özelinde yerel bir sorun olarak değil; Yarımada, İzmir, Ege ve bütün bir ülkenin, yaşamdan yana olanların mücadelesi olduğu gerçeğinden hareket ediyoruz. Bu anlamda bu karar ne ahlaki, ne vicdani, ne akli, nede hukukidir. Uygulamayı durdurmak için bu davalara katılacağız, müdahil olacağız. Mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz ve kazanacağız. Hak kazanacak hukuk kazanacak halk kazanacak.”