Ailesi, yakınları ve edebiyat çevresinden dostlarının katılımıyla gerçekleşen cenaze töreninde Refik Durbaş alkışlarla sonsuzluğa uğurlandı

Usta şair Refik Durbaş karanfillerle uğurlandı

BURAK ABATAY @abatayburak

60 Kuşağı Türk şiirinin en önemli temsilcilerinden Refik Durbaş yaşamını yitirdi.

Durbaş’ın cenazesi için dün Erenköy Galip Paşa Camii’ndeki bir tören gerçekleştirildi. Ailesi, yakınları ve edebiyat çevresinden çok sayıda dostunun katılımıyla gerçekleşen cenaze töreninde Refik Durbaş alkışlarla uğurlandı. Törenin ardından Refik Durbaş Ümraniye Hekimbaşı Mezarlığı’na defnedildi.

Cenaze törenine katılan edebiyatçı dostları Durbaş’ı şu sözlerle andı:

Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu: Türkiye’nin en önemli şairlerinden biri. Yazar, aydın, önemli bir kimlik. Ölümü üzücü bir olay. Hayatta dik duranlardan birisi. Bizim için önemli. İnsanlar dik durdukça, tavır koydukça, tercih koydukça kendi sorunlarını çözecek diye düşünüyoruz. Sayı arttıkça önümüz de açılacak.

Mustafa Köz: Bazı şairler kendilerini söylerlerken bütün yeryüzünü söylerler. Refik de özel, özgün sözcükleriyle; kendine özgü sözcükleriyle aslında bütün yeryüzü insanlığına baktı. Umut, özgürlük, barış, hasret, emek bütün insanlığın ortak değerleri. 1960 yılından bu yana 60 Kuşağı içinde görüyoruz Durbaş’ı. 60’dan bugüne, bu sözcüklerle durağan gibi görülen ancak yeni bir şiir yazmak bir şair için kolay değil. Bu bir yenilik. Böyle bakıldığında Durbaş şiiri, 60 Kuşağı toplumcu şiirinin özgün bir şiiridir. Özgün bir şair olarak unutmayacağız.

usta-sair-refik-durbas-karanfillerle-ugurlandi-537588-1.


Necati Tosuner: Refik Durbaş bizim gençlik arkadaşımız. Bir kuş tufanı gibi geldi geçti. Refik Durbaş yazdıklarıyla var bundan sonra.

Altay Öktem: Refik Ağabey’le… Çok üzgünüz; üzüntümüzün bir nedeni de şu çınarlar… Türk edebiyatının, Türk şiirinin çınarları tek tek devriliyor ve bir kuşak yok olmak üzere ve usta bir kuşaktı bu. O yüzden genel anlamda çok değerli bir şairi kaybetmenin ötesinde bir de bir dönemi temsil eden, sadece şiire değil hayata da imzasını atmış insanlar aramızdan ayrılıyor ve onlarla birlikte çok büyük bir boşluk oluşuyor. O boşluğu da dolduracak, arkadan gelen kimse de çok görünmüyor şu anda. En büyük üzüntülerimizden biri de o. O yüzden Refik Ağabey’in vefatı bence bu anlamda da çok üzücü diyebilirim sadece.

Turhan Günay: Refik Durbaş, yerine adam koyamayacağınız bir adamdı ve Türk şiirinin yüz aklarından biriydi de. Sadece bunu söylemek istiyorum. Yerine koyacağımız bir başka adam yok. Çok güzel şiirler bıraktı geride. Ömrü uzun olmadı ama şiirlerinin ömrü uzun olacak.

Cem Erciyes: Turan Ağabey’den sonra bir şey söylemek zor ama ben de bir şeye inanıyorum hep insanın ölümü bu dünyada anılmadığı zamandır şiirleriyle yaşayacak Refik Ağabey. Hakikaten yeri doldurulamayacak bir adamdı. Hem yayıncılık hem yayın dünyasında hem de edebiyat dünyasında. Ben Refik Durbaş’ın unutulacağını düşünmüyorum yaşayacağını düşünüyorum. Bizimle beraber olacak Refik Ağabey.

Cevat Çapan: Herkesin sevdiği, herkesin kalbinde yer edinmiş bir şair, yazar, bir dosttu Refik Durbaş. Sanıyorum o yüzden şimdi edebiyat dünyası çok üzgün.

usta-sair-refik-durbas-karanfillerle-ugurlandi-537589-1.


Yaşar Miraç: Refik Durbaş, 1960 kuşağının Türk şirindeki en önde gelen ozanlarından biridir ve Türk şiirinde usta bir ozandır. Şiirimizin halklaşmasında büyük emeği vardır. Ne yazık ki entel birtakım İstanbul takımının kastı ona gerektiği kadar önem vermemiştir ve değerlendirmemiştir. Şu an en son örneği ise TÜYAP Onur Ödülü’nün aslında Refik Durbaş’a verilmesi lazımdı. İzmir’de onu aday yaparak, sanki İzmirliymiş gibi hakkı yenildi. Bu sene ona yakışırdı ve onun için çok anlamlı olurdu. Bu içimde uhde kaldı bunu söylemek istiyorum. Refik Durbaş’ı zorla kabul etmişlerdir. Çünkü halk çocukları her zaman böyle zorluklarla karşı karşıya kalır kendini birtakım ‘entel’ sanan çevreler nedeniyle. Refik halk çocuğuydu, halk ozanıydı ve öyle yaşayacaktır halkın temsilcisi olarak.

Kadir İncesu: Refik Ağabey bir söyleşimizde ‘Yaşadığımı yazdım’ demişti. Gerçekten de yaşadığı gibi ve o olduğu gibi gördüğünüz bir insandı. Kendisini herhangi bir şekilde farklı gösterme durumunda değildi. Hep ne ise oydu. Şiiri de kendisi gibiydi. Gerçekti ve hayatın içindendi. Gerçekten şiirimiz çok eksik kaldı.

Feridun Andaç: Refik Durbaş 1960 Kuşağı’nın önemli şairlerinden birisi. Kendine özgü bir şiir duyarlılığı, poetik yolculuğu olan bir şairdi. Ben onun şiirini değerlendirirken, hep Doğu anlatıcılarının söz dağarcığını, arkaik duyarlılığını bugüne taşıyan şair olarak nitelendiriyorum. Yani ‘Kuş Tufanı’ndan ‘Hücremdeki Ayışığı’, ‘Çırak Aranıyor’ ki şiirinin ana damarını belirleyen bu üç kitap. Gerçekten onun poetik yolculuğunu hem 60 kuşağının farklı bir ses farklı bir duyarlılık olma özelliğini taşıyor. Başlangıçta İkinci Yeni’nin etkileri şiirlerinde görülse de daha çok 1940 Kuşağı, Nâzım Hikmet’in şiiri, yaşanan dönem. Hatta hatta Türk şiirinde pek görülmeyen bir gerçeklik, özellikle bu göç olgusu. Göç olgusunun büyük şehirlerde yarattığı insan tipolojisi, bizim Sait Faik’te Orhan Kemal’de gördüğümüz o küçük insanın serüveni ilk kez denilebilir ki Refik Durbaş’ın şiiriyle şiire girdi. Bu kendine özgülük 60 Kuşağı’nın İkinci Yeni kuşağının bir özelliği yani aynı dönemde yaşasalar da aynı siyasal, toplumsal olayların gölgesinde kendi varoluşlarını ortaya koysalar da başlı başına Türk şiirinin geleneksel damarı divan şiiri de var bunun içerisinde, halk şiiri de var, modern Türk şiiri de var, Yahya Kemal de var, Ahmet Haşim de var, Nâzım Hikmet de var. Bu yolculuğun kılcal damarlarını iyi özümsemiş bir şairdi aslında. O özümsediği için bunların üzerine kendi şiirini var etti. Hatta anlatımcı bir şiire doğru evrildi şiir yolculuğu. Bu da onun belki gazeteciliğinden, düzyazıya olan ilgisinden kaynaklanan bir şey. Çünkü Refik Durbaş’ın şiirinde masalların ve hal hikâyelerinin yani sözlü edebiyatın da ipuçlarını da görürüz. Onu böyle nitelendirmek gerekiyor.

usta-sair-refik-durbas-karanfillerle-ugurlandi-537590-1.

Abdullah Özkan: Ben Refik Durbaş ile ortaokul lise sıralarından itibaren arkadaşım. İzmir Namık Kemal Lisesi’nde beraber okuduk. Mezun olduktan sonra İstanbul’a birlikte geldik ve onunla ilk şiirlerini okuma fırsatı buldum. Birlikte arkadaşlığımız… İlk içki içmişliğimiz… Benim onunla birlikte hazırladığım Cumhuriyet’ten Günümüze Türk Şiiri Antolojisi var beş ciltlik, çok güzel bir çalışma oldu. Çok sevdiğimiz bir arkadaşımızdı.

Eray Canberk: Refik çok eski arkadaşımdı. Hem arkadaşımı hem de çok sevdiğim bir şairi yitirdim. Refik’in şiirlerini şu açıdan çok önemserim, bir Anadolu insanının ama büyükşehirde yaşayan bir Anadolu insanının bütün gözlemlerini ve duygularını yansıtır. O açıdan çok önemserim, çok severim. Onun dışında söyleyecek çok şey var ama Refik, ‘Mecnun’ Refik’ti ve aynı zamanda Refik’im Refik’ti.