Usulsüz ve sahtekâr düzen
Sahte diploma ve e-imza skandalı giderek derinleşirken usulsüzlük iddialarının ardı arkası kesilmiyor. Sahte rapor ve dekontlarla vatandaşlık satıldığı, ehliyet verildiği, bürokratların imzalarının taklit edildiği ortaya çıktı. Son skandal tel tel dökülen rejimin geldiği noktayı gözler önüne serdi. Yeni doğan çetesinden yargıda rüşvet ağına, LGS’de şaibe iddiasından liyakatsiz atamalara dek sistem tüm kurumlarıyla en tepeden en alta kadar çürüyor.

Politika Servisi
En tepeden en alta dek hemen hemen tüm kurumları iflas eden, her alanda ardı arkası kesilmeyen skandalların yaşandığı, usulsüzlük, rüşvet ve çete ağlarına örülmüş rejim son sürat çürümeye devam ediyor. Hastanede yeni doğan çetesi, yargıda rüşvet ağı, merkezi sınavlarında şaibe iddiaları, sandıkta mühürsüz oylar, bürokraside usulsüz atamalar, yolsuzluk, hukuksuzluk, mafya ve çok daha fazlası tüm ülkeyi sarıp kuşatmış halde. Her yönüyle iflas eden rejim tel tel dökülürken son olarak sahte diploma ve sahte e imza haberleriyle açığa çıkan skandalın boyutu her geçen gün artıyor.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı üst düzey kamu kurumları yöneticilerinin e-imzaları kopyalanarak sahte diploma düzenleyenler hakkında soruşturma başlatmıştı. Şüphelilerin, mezuniyet kayıtları, not ortalamaları, doçentlik başvuruları ve diploma bilgilerini manipüle ederek yüzlerce kişiye aracılık ettiği ortaya çıktı.
Kamuoyunun büyük tepkisini çeken skandala ilişkin hükümet sessizliğini koruyor. DHA’nın haberine göre soruşturma kapsamında gözaltına alınan şüphelilerden 16’sı tutuklanırken, toplam 134 kişi hakkındaki iddianame, mayıs ayında tamamlandı. Ankara 23. Asliye Ceza Mahkemesi’nde şüpheliler hakkında dava açılırken, “ÖSYM Kanunu’na muhalefet”, “resmi belgede sahtecilik”, “bilişim sistemine girme”, “verileri hukuka aykırı olarak ele geçirme” suçlarından 6 yıldan 45 yıla kadar değişen sürelerde hapis cezaları talep edildi. İddianamede, şüphelilerin 39 sahte üniversite diploması hazırlayıp sisteme ekledikleri, 6 Şubat depreminde hayatını kaybeden bazı avukatların diplomalarını sistemden silerek, yerine diploma talep eden kişilerin kayıtlarını yaptıkları aktarıldı. Şüphelilerin ifadelerinde, hukukçudan psikoloğa, öğretmenden eczacıya ve yaklaşık 400 akademisyenin usulsüz atamasında rol oynadıkları, birçoğunun doçent ve profesör olduğu kaydedildi.
400 akademisyenin usulsüz işlemlerle doçentlik ya da profesörlük aldığı iddiasına ilişkin açıklama yapan YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, “Çok ciddi bir hadise. İki koldan soruşturma yapacağız. Hem biz hem de ilgili üniversiteler ayrı ayrı soruşturma yürüteceğiz” demişti. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi (DMM) de 400 akademisyenin usulsüz şekilde atandığı iddiasını yalanlamıştı. İddianamede dikkat çeken isimlerden biri de Osmanlı Padişahı ikinci Abdülhamid’in dördüncü kuşak torunu Abdülhamit Kayıhan Osmanoğlu.
BAKANLIK DOĞRULADI
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen sahte e-imza soruşturmasına ilişkin olarak açıklama yaptı. Bakanlık yaptığı açıklamada, Milli Emlak Genel Müdürlüğü Genel Satış Daire Başkanı bilgisi dışında e-Devlet hesabına elektronik imza ile giriş yapıldığını doğruladı. Açıklamada, “E-imzayı üretenler ve e-imza ile Bakanlığımız belgenet sistemine bağlanmaya çalışan kişiler IP adreslerinden tespit edilmiştir. Bu kişiler hakkında işlem yapılmak üzere Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulmuştur” denildi. Geçen mayıs ayında açılan ilk davada 134 şüpheli yer alırken, temmuzda tamamlanan ikinci iddianameye 65 şüpheli daha eklendi. Her iki iddianamede başta Ziya Kadiroğlu, Gökay Celal Gülen, Zeynep Karacan’ın bulunduğu 6 şüphelinin sahte diploma organizasyonunu yöneten kişiler olduğu ifade ediliyor.
∗∗∗
SKANDAL DERİNLEŞİYOR
• Sahte diplomanın ötesine geçen skandal daha da derinleşti. Halk TV yazarı gazeteci İsmail Saymaz, sahte diploma skandalının ardından bu kez usulsüz vatandaşlık satışına ilişkin yeni bir skandalı gündeme taşıdı. Saymaz’ın aktardığına göre, 2019-2023 yılları arasında bir müteahhit liderliğindeki şebeke, sahte e-imza, sahte banka dekontları ve gerçeğe aykırı değerleme raporları kullanarak, proje aşamasındaki konutları muvazaalı şekilde yabancılara satarak Türk vatandaşlığı kazandırdı. Toplam 2 bin 691 yabancıya sahte rapor ve dekontla vatandaşlık satıldı.
• Nişantaşı Eğitim Vakfı Kurucusu olan, MHP Mersin Milletvekili Levent Uysal’ın sahte diploma aldığı iddia edildi. Gazeteci Fatih Ergin, sosyal medya hesabından Levent Uysal’la ilgili şu iddiayı öne sürdü: “Sahte diplomalı MHP milletvekili! Sahte diplomalılar arasında, daha önce İsviçre’den alacağı 45 milyon Euro’luk kredi için sahte Vakıfbank teminat mektubunu kreditöre verdiğini ortaya çıkardığım MHP Mersin Milletvekili Levent Uysal da var... Diploması iptal edilecek mi?" Levent Uysal’dan konuya ilişkin şimdiye kadar herhangi bir açıklama gelmedi.

• Aralarında BTK Başkanı Ömer Abdullah Karagözoğlu, YÖK ve Emniyet yetkililerinin de bulunduğu 270 üst düzey kamu görevlisinin e-imzalarının sahte evraklarla ele geçirildiği ortaya çıktı. Soruşturma, kamu kurumlarına yönelik organize dijital sızmaları deşifre ederken, Sahte e-imzaların Türktrust ve E-imzatr gibi şirketler üzerinden üretildiği belirlendi. İddianamede, şebeke liderlerinden Ziya Kadirlioğlu’nun daha önce dolandırıcılık ve sahtecilik suçlarından yargılandığı, Ayhan Ateş’in ise 400’den fazla kişinin sahte diplomalarla akademiye yerleştirildiğini iddia ettiği belirtildi. İletişim Başkanlığı ise, bu iddiayı yalanladı. Karar’da yer alan habere göre, sahte e-imzaları üretilen bazı isimler: BTK Başkanı A.K. BTK Başkan Yardımcısı B.K. YÖK Eğitim Öğretim Daire Başkanı S.İ. EGM Narkotik Başkomiser S.D. Göç İdaresi Uzman G.T. Turkcell yöneticisi A.Ö.
• Gazeteci Murat Ağırel, sahte üniversite diploması soruşturmalarının gündeme gelmesinin ardından, teorik sınavda başarısız olanlara sahte ehliyet verildiğini iddia etti. Ağırel paylaşımında, bir çetenin sürücü adaylarının teorik sınavdan başarısız olması durumunda notları değiştirdiğini ve bu yolla ehliyet kazandırdığını öne sürerek, 90 kişinin ismini paylaştı.
• Sahte diploma soruşturması kapsamında, II. Abdülhamit’in 4. kuşak torunu Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu’nun İnönü Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nden aldığı lisans diplomasının iptal edildiği iddia edildi. Gazeteci Emrullah Erdinç’in aktardığına göre, Ankara’da yürütülen sahte üniversite diploması soruşturması kapsamında mercek altına alınan II. Abdülhamit’in 4. kuşak torunu Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu’nun İnönü Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nden aldığı lisans diploması iptal edildi.

• Gaziosmanpaşa’da Aziz İhsan Aktaş’ın ifadesi ve HTS kayıtları nedeniyle tutuklanan belediye başkanı Hakan Bahçetepe’nin yerine Eray Karadeniz vekil olarak seçilmişti. Karadeniz’in eğitim özgeçmişinde gizlemeye çalıştığı Newport International American University detayı ortaya çıktı. Karadeniz’in seçilmesi ardından bu bilgiye yer veren siteler daha sonra bu bilgiyi sitelerinden çıkardı. Newport International University, 2000’li yıllarda diploma fabrikası (diploma mill) olarak da gündeme gelmiş, Türkiye’de ise YÖK ve TMMOB tarafından resmi olarak tanınmadığı bildirilmişti. Bu kurumdan alınan diplomalara denkliğin verilmediği kamuoyuna duyurulmuştu. “Yeliz” lakaplı eski AKP milletvekili Ahmet Hamdi Çamlı’nın da aynı üniversiteden mezun olduğunu biyografisine yazdığı görülmüştü.

• Son dönemde ortaya çıkan sahte üniversite diplomaları, akıllara yıllar önce adı usulsüzlüklerle anılan Uluslararası Balkan Üniversitesi’ni getirdi. Dönemin yandaş medyası tarafından “Tayyip Erdoğan himayesinde kurulan üniversite” olarak adlandırılan, Makedonya Üsküp merkezli Uluslararası Balkan Üniversitesi iddiaya göre Türkiye’de üniversite kazanamayan yandaş öğrencilerin diploma alabilmesi için kurulmuş bir okul. Ayrıca bu okulun hukuk fakültesinden mezun olan öğrencilerinin Türkiye’de hakim ve savcı olarak işinin hazır olduğu, çok rahat atamaların yapıldığı da iddia ediliyor. Usulsüzlük iddialarının ortaya çıktığı hukuk fakültesinde YÖK Atlas verilerine göre geçtiğimiz sene yerleşen olmadı. 29. TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un onursal başkanı olduğu Uluslararası Balkan Üniversitesi İslam Toplumu Millî Görüş ve İlim Yayma Cemiyeti ile yoğun bir ilişkisi var.
∗∗∗
HATIRLATMALAR
Ülkedeki skandallar yalnızca diplomayla da sınırlı değil. Sadece yakın dönemde ardı ardına gerçekleşen birçok olay dizisi Saray yönetiminin elindeki ülkenin çürümüşlüğünü ortaya koydu. O skandallardan bazıları şunlar;
1. LGS skandalı
Liseye Geçiş Sınavı’nı esnasında bazı WhatsApp gruplarında sınav sorularının ve cevap anahtarlarının dolaşıma sokulduğunun ortaya çıkması da son dönemler ortaya çıkan skandallardan biri oldu. Belgelerde, "2025-LGS-Sözel.pdf" isimli dosyanın saat 12.00’de, yani sınav henüz devam ederken grupta iletildiği görüldü. Ayrıca, bazı kullanıcılar "sayısal kitapçığın" da geldiğini belirtti ve bu içeriklerin de grup içerisinde paylaşılacağını ifade etti. Oysa sınavın ikinci oturumu 12.50’de sona erdi. Sınav süreci bitmeden sadece kitapçık değil, soruların cevap anahtarları da grup içinde dolaşıma sokuldu. Skandalın ardından Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin sınavın güvenilirliğini “CHP genel merkezinden çıkın” sözleriyle savunurken sınavın tekrarlanmayacağı açıklandı. Tekin şaibe iddialarına ilişkin soru önergelerine verdiği yanıtta ise bir gözetmen öğretmenin kurallara aykırı olarak soru kitapçığının fotoğrafını çektiğini kabul etti.

2. Liyakatsiz atama
Eski büyükelçi ve CHP Milletvekili Namık Tan, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın bakanlıkta otoriter bir dönüşüm yapmaya çalıştığını vurguladı. Tan dış politikada da biat ve sadakatin hakim kılınan anlayış olduğunu belirtirken dış işlerindeki liyakatsizliği de gözler önüne serdi. Burada kurgulanan yeni bir otoriter “güvenlik devleti”; tanıdıklara, “güvenilir kişilere”, birbirlerine yaptıkları yatırımla ve torpille, güvenlik devletinin kadrolarını mutemet kişilerle yeniden inşa edilmek isteniyor” diyen Tan, “Fidan’ın acemi yamağı, Bakan Yardımcısı Nuh Yılmaz ‘ın kızının bakanlık sınavını birincilikle kazanması buna iyi bir örnek”.
3. Yargıda rüşvet krizi
Ülkede adaleti tasfiye eden Saray yönetimi, yargıda da büyük skandalların önünü açtı. Gazeteci Timur Soykan’ın ‘Adliyedeki rüşvet çarkı’ haberiyle ortaya çıkan hâkim ve savcıların rüşvet iddiaları sonrası haberlere erişim engeli getirildi. Skandallar bununla sona ermedi. Son olarak uyuşturucuya özendirmek suçundan tutuklanan Lvbel C5’in tahliyesi için rüşvet pazarlığının polislerce kaydedilen konuşma kayıtları ortaya çıktı. Bir hâkim açığa alınırken ismi geçen diğer yargı mensupları hakkında inceleme bile başlatılmadı. Yargıyı muhalefeti dizayn etmenin aracı olarak kullanan rejim yargı alanını da yönetemez duruma geldi.
4. Orman yangınları
Ülke yaz boyunca Antalya’dan Karabük’e, Mersin’den Bursa’ya Uşak’tan İzmir’e yangınlara esir oldu. Yangınlarda 10’un üzerinde insan hayatını kaybetti. Yangınlar ise rejimin rant odaklı politikalarını en açık haliyle gözler önüne serdi. Liyakatsiz atamalar, personel eksiklikleri, yangın söndürme uçaklarının satışa çıkartılması, ekipman yetersizliği gibi bir düzine ihmal faciayı büyüttü. Rejimin aktörleri yangınlarla mücadelede kendilerini öve öve bitiremezken tepkiler görmezden gelindi.
5. Asker ölümleri
İskenderun Deniz Er Eğitim Alay Komutanlığı’nda temel askerlik eğitiminde bulunan ve yüksek ateş şikâyetiyle tedavi altına alınan erlerden Hayrullah Halit Karaman ve Semih Erdoğan aşırı sıvı kaybına bağlı olarak kandaki sodyum düzeyinin neden olduğu çoklu organ yetmezliği sonucu hayatını kaybetti. Erlerin neden uzun süre güneş altında bekletildiği, birlikte içe suyunun neden yetersiz olduğu, rahatsızlanan askerlere müdahalenin gecikip gecikmediği gibi sorular yanıtsız kaldı.
6 Temmuz’da Irak’ın kuzeyindeki dağlık alanda bir mağarada arama-tarama faaliyeti sırasında metan ve karbonmonoksit gazına maruz kalan ve 12 askerin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan skandalda da yaşanan ihmaller ortaya çıkartılmadı.
6. Yenidoğan çetesi
Türkiye’de, bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç elde ettikleri belirlenen ‘yenidoğan çetesi’ skandalı da rejimin sağlık sistemindeki çöküşünü ortaya çıkardı. Skandalda adı geçen çete üyelerinin yargılanmasına başlansa da olayların arka planı irdelenmedi. Skandalın araştırılması ve sağlık sistemindeki denetimlerin güçlendirilmesi için TBMM’ye genel görüşme önerisi ise AKP ve MHP milletvekillerinin oylarıyla reddedildi.


