“Tarihte, onların kim olduğunu bilmediğimiz yazmamalı!” bu cümleyi, İsveç’in Başbakanı Stefan Lövfen, Dagens Nyheter Gazetesi’ne verdiği söyleşisinde geçirdi. Başbakan Löfven’in “onların” diye atfettiği grup, İsveç Demokratları Partisi. Başbakan’a göre bu parti, temelinde ırkçı bir parti ve kökleri de Nazi. Löfven’in tarihe düşülecek notlar konusundaki çağrısı ise sağ bloktaki ana muhalefet partisinden Muhafazakârların lideri Anna Kinberg Batra’ya. İsveç’in Başbakanı, ana muhalefet partisi liderine, ırkçı partiyle işbirliği yapmaması konusunda bir uyarı gönderiyor. Kinberg Batra’yı sonradan “Kandırıldık” diye pişman görmek istemiyor.

Sonbahar, kuzeyde başladı. Yağmursuz geçen bir eylül ayından sonra kıpkırmızı yapraklarıyla önce akçaağaçlar selamladı sonbaharı. Sert rüzgârlar, günler sürecek olan ince ince yağmurlar ve o muhteşem yaprak dökümleri sırada. Sonbaharın rutinleri gibi İsveç siyaseti de eylül ritüellerini tamamladı. Parlamento açıldı ve hükümet bütçesini açıkladı. Bu bilindik sıra her zaman işlemiyor. Stefan Lövfen’in sağ partilerden duruşlarını sağlamlaştırmasını istemesinin temelinde de 2014 seçimlerinden hemen sonra yaşananlar geliyor. 2014 Eylül seçimlerinden sonra Parlamento açılmış, Löfven efsane addedilen kabinesini açıklamış ve sol azınlık hükümeti, bütçesini sunmuştu. Alışıla geldik üzere, hükümetin bütçesine karşı, muhalefet de kendi bütçe önerisini İsveç Meclisi’ne sundu. Löfven’in bütçesinin Parlamento’dan geçmesini engellemek isteyen ırkçı parti İsveç Demokratları, sağ kanadın gölge bütçesine oy verdi. Başbakan Löfven, seçimlerden en yüksek oyu alan parti olarak çıkmış, bir azınlık hükümeti kurmuş ama bütçesini Parlamento’dan geçirememişti.

Sağ kanadın bütçesiyle işleri götürmek istemeyen Löfven, İsveç’i erken seçime taşıyacaklarını açıkladı. Irkçı parti İsveç Demokratlarından “İstediğimiz göçmen politikalarını kabul etmeyen her hükümeti düşürmeye devam edeceğiz” açıklaması geldi. Bu demokratik düzeni tehdit olarak algılandı ve İsveç’te çok garip bir şey oldu. Sağ ve sol blok partiler, ırkçı partiye karşı birleşti. Adına Aralık Anlaşması denen bir işbirliği kararı alındı. Löfven’in sol azınlık hükümeti, sağ bloktaki dört parti tarafından desteklendi.

İsveç’in temelinde uzlaşma kültürü olan sol hükümeti, iki yıldır çalışıyor. Hem de ne çalışma- işsizlik oranları düştü, 60 milyar kronluk bütçe açığını sıfırlandı. Çok da sola yakışan politikaların peşindeler. 2017’den itibaren, tamirat işlemlerinde KDV yarı yarıya indiriliyor. Bozulan bisikletini, bilgisayarını, televizyonunu, neyi varsa tamir ettiren bunu, vergiden düşecek. Emekliler, düşük gelirliler, çok çocuklu aileler ve çocuklar hükümetin bütçesine bakıp “bu yılın kazananları” olarak isimlendiriliyor.

Diğer taraftan ırkçı parti de boş durmuyor. Daha bir sonrada ki seçimlere iki yıl varken İsveç politikasında gözler seçime çevrildi. “İsveç Demokratları ile Parlamento çatısı altında birlikte çalışmayacağız” sözleri veren sağ kanatta hareketlenmeler var. Irkçı partinin dışarıdan desteklediği bir sağ blok hükümet için henüz resmi olarak dillendirilmemiş bir zemin aranıyor. Başbakan Stefan Löfven de hiçbir zaman ırkçı partiye bağımlı olmadan İsveç Parlamento’sunda çoğunluk nasıl sağlanır bunu arıyor. İki yıldır kendisini destekleyen sağ kanattaki Muhafazakâr Parti’nin lideri Batra’dan net bir açıklama duymak için bastırıyor.

Memleket yöneten her makamdan beklenecek bir uyanıklıkla Löfven, tarihe “Kandırılan” olarak geçmek istemiyor ve karşısında oturan muhalefetin bile kandırılmasına izin vermiyor. Çocuklara çikolata dağıtmıyor, onların 23 yaşına kadar tüm ağız ve dış sağlığı masraflarını karşılayacak bütçe hazırlıyor. Parlamento’yu çalıştırıyor.