Her evde bir Adile Naşit olmadığına göre, hele şu günler de az rastlandığına göre, en sonunda seven pek sen olamazsın. Anne! Evet, seslen annene

Uykudan önce, anneden sonra!

uykudan-once-anneden-sonra-135450-1.> EZGİ ÇELİK e.ezgicelik@gmail.com

Herkes bir Adile Naşit ister! İster ister! Bir ‘Neşeli Günler’ filmini hatırlayın hemen. Hatırladınız mı? Onu hatırlayamadıysanız bir diğer filmini hatırlayın. Hiçbiri yoksa yüzünü hatırlayın, yine de yeter. İnsanın, bu kadar sevilesi, bu kadar öpülesi, sanki ne desen yapar, nereye istersen yetişir, bir gülünce seni kendine getirir bir anneyi istememesi mümkün değildir. Seni hayata bağlar, sonra bir de tam göbeğine yollar. Oh, mis! Anne gibi anne! Şimdi çocuklarını hatırlayın hemen. Hatırladınız mı? Temiz yüzlü, gülen gözlü, iyi kalpli çocuklar. Eğilirler, bükülürler, üzülürler, birbirlerini de yerler, aşık olup kendilerinden geçer, parasızlıktan kös kös eve de dönerler. Ama sonunda hep severler. Hem kendilerini, hem annelerini, hem de etrafta ki her şeyi. Oh, mis! Çocuk gibi çocuk!

Hepimiz misler gibi geliyoruz dünyaya. Saf, temiz. Önümüzden bakınca arkamızı görürler. Gözümüze bakınca aklımızı okurlar. Bir dokununca kalbimizi alırlar. O kadar şeffaf, dolanıp durursun dünyada. Tam bu şeffaflıktandır ki, tüm etkilere de açarsın kapını umarsızca. Farkında değilsindir hiçbir şeyin. O kadar bırakmışsındır ki kendini, vakum gibi çekersin her şeyi. Ta içine çeker, tek plan kaydedersin her şeyi. Çoktan başlamıştır değişim ama hiç bilmezsin. Tüm depoladıklarınla, başlarsın dışarıda ki hayata. Kamera kayıt tuşuna basmıştır bir kere. Kaçırmadan devam eder çekmeye, girdiğin her yerde. Aynen Adile’nin çocukları gibi, zaman zaman eğilir, bükülürsün. Üzülürsün. Aşık olup süzülürsün. Pek tabi, parasız kalıp büzülürsün. Ama en önemlisi, en sonunda hep seven mi olursun? Kendini, anneni ve etrafta ki her şeyi?



E., her evde bir Adile Naşit olmadığına göre, hele şu günler de az rastlandığına göre, en sonunda seven pek sen olamazsın. Anne! Evet, seslen annene. Duyur sesini. Sen bir Adile olamazsın, olma da, ama sen çok önemlisin. Ben ne gördüysem hep ilk senden gördüm de. O etkilere açık kapımı senin sayende o kadar açtım de. Umarsızlığım senin sayende de. Sana dayandım, kendimi bıraktım de. Çektim de. Seni vakum gibi çektim içime de. Aklıma, gönlüme, bedenime her yerime kaydettim seni de. Ve bir nevi seni de alarak yanıma, saldım kendimi sokağa de. Ve başladı böylece hayat anne, de. Bu yüzdendir ki, çok önemlisin annecim, de. Senin kalbin, senin beynin, senin bedenin çok önemli de. İlk atılan tohumlar, en çabuk sürülendir. Senden gördüklerim de hayatın ilk tohumları. Dışarı da ilk onları süreceğim anne, de. Saflığımı elimden ilk alansın, yerine ne koyuyorsun peki anne, de. Lütfen kendini hazırla. Öfkelerini, hiddetlerini, kırgınlıklarını, hüzünlerini yolla ve beni sonra karşıla anne, de. Tüm annelere, kendi çocuğu olsun olmasın, insana, hayvana, başka insanlara, başka hayvanlara, annelik yapan herkese sesleniyorum de. İçinizi sevgiyle kuşatmadan, kimseye el sürmeyin de. Sonra nice trajik an da, bunlarla biz baş etmeye çalışıyoruz ve yıkılıyoruz de. Yıkılmayan da yıkılanı yerden taşıyor de. Sınavlara giriyor, sınavları veriyor, birbirimizi affediyoruz. Affedemeyenden de kendimizi korumaya çalışıyoruz de. Bu ne büyük yorgunluk, yokluktur bunu ne olur hatırlayın de. Tek bir isteğimiz var, o ilk günkü biz de gördüğünüz temizliği korumaya çalışın de. Siz de korkmayın. Hiçbir şeyden. Korkmayın ve sevin de.

Her ev de bir Adile olamaz ama herkes kendi kendinin Adile’si olabilir değil mi? Çok basit. İnanılmaz basit. Şöyle ki; çocuğa karşı tek uyarınız uçurtma yapımında oluyor. ‘Kışın değil yavrucuğum, yazın yapılır uçurtma.’ Bu kadar. Gerisi iyilik güzellik. ( Bknz; ‘Uykudan Önce / TRT Çocuk / Adile Naşit)

Her neye, kime, nerede ve nasıl annelik yapıyor olursa olsun, herkesin anneler günü kutlu olsun.

Çok kolay gelsin, sevgiler!