Türkiye’deki yerel seçimler sonrasında, İsveç basınının önde gelen günlük gazetelerinin Ortadoğu ve Türkiye uzmanı isimleri, hafta boyunca çeşitli değerlendirme yazıları kaleme aldı

Türkiye’deki yerel seçimler sonrasında, İsveç basınının önde gelen günlük gazetelerinin Ortadoğu ve Türkiye uzmanı isimleri, hafta boyunca çeşitli değerlendirme yazıları kaleme aldı. Dagens Nyheter gazetesinde Gunnar Jonsson imzasıyla yayınlanan yazıda, Türkiye’deki seçim sonuçlarının açıklaması olarak İsveçli okuyucuya iki olasılık sunuldu. Yazıda Jonsson, “Ya seçmenler, Recep Tayyip Erdoğan’ın ve onun en yakınlarının yolsuzluk suçlamalarına inanmadılar ya da konuyla ilgilenmediler çünkü oyu verenler, her politikacının çaldığını düşünmekteler” dedi.
Beş yıl önceki seçimlere göre AKP’nin oylarını artırdığı bilgisini aktaran Jonsson, partinin seçmenlerini “Sadakati güçlü” olarak tanımladı. Jonsson sadık seçmeni “Sadece Anadolu’da değil, ayrıca büyük şehirlerde; İstanbul ve Ankara gibi” diyerek adreslendirdi. Son seçimdeki AKP’nin oy oranının artışını, elektrik kesintileri ve diğer şüpheli manipülasyonlarla da ilişkilendiren Jonsson “Yine de muhalefet, 2002’den beri net bir şekilde yenildi. İslam düşünürü Fethullah Gülen; daha önceden Başbakan’ın destekçisiyken şimdi kan davalısı ve seçimin kaybedenlerinden” diye yazdı.
Seçim sonrasındaki tabloda Başbakan Erdoğan’ın “her şeyi” yapabilmek için yetki aldığını düşündüğünü söyleyen Gunnar Jonsson, “Erdoğan, seçim kampanyasında bütün rakiplerini suçlu ve terörist olarak resmetti. Kendini eleştirenlerin peşini bırakmayacağına söz verip ‘Onlara, bunları ödeteceğim’ diye konuştu. Türkiye git gide kutuplaşıyor. Geçen yaz Gezi Parkı protestoları hem inşa projesi hakkındaydı hem de Erdoğan’ın bu iktidar sarhoşluğu üzerineydi” değerlendirmesini yaptı.
Svenska Dagbladet gazetesinin Türkiye uzmanı, kadın gazeteci Bitte Hammargen ise değerlendirme yazısında, Zaman gazetesinden Şahin Alpay’ın görüşlerine yer verdi.  Hammargen, Tayyip Erdoğan için “Türkiye’nin, Cumhuriyet’in kurucusu Atatürk’ten beri, bu kadar güçlü bir lideri olmadı” ifadesini kullandı. Bitte Hammargen “Erdoğan’ın taraftarları, onun nutuk atmasından, İstanbul’da büyüdüğü işçi sınıfı semtinin ağzını kullanmasından etkileniyorlar. Ağustosta Cumhurbaşkanlığı seçimi var ve Erdoğan, Çankaya Köşkü’ne taşınacağına emin oldu. Ama bu, ona yetmeyecek, bu makama yürütme gücünü de eline alıp öyle oturmak istiyor” diye yazdı.
Dagens Nyheter gazetesinin, Nathan Shachar takma ismiyle yazılarını kaleme alan bir diğer Ortadoğu ve Türkiye uzmanı Mats Erik Ahnlund, geçen hafta çarşamba günü, Türkiye seçimlerini soru cevap şeklinde hazırladığı bir analizle yorumladı. Nathan Shachar imzalı yazıda, seçimlerin “büyük kazananı” Erdoğan ilan edildi. Yazıda yer alan sorulardan biri “Türkiye’de uzun vadede Hükümet, Twitter ve YouTube için yaptığı gibi diğer internet elemanlarını da kapatabilir mi?” oldu. Soruya cevap “İnternetteki bu hizmetler yasaklanabilir ama Türkler zaten net üzerinden başka yollarla yasaklanan alanlara girip verilen hizmeti kullanıyor. Erdoğan, yasaklarla ilgili olarak Twitter dışında bir adım atmak istiyorsa Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın yaptığı gibi büyük şehirlerde telekomünikasyonu kapatmalı. Türkiye sanayisi ve ihracatı düşünüldüğünde ise bu mümkün değil” şeklinde verildi.
Yolsuzluk iddialarını sorgulamayan ve olanı biteni hiç sandığa taşımayan bir seçmen kitlesi, hakkında Twitter’ı kapattı başka ne yapar ki diye sorulan bir Başbakan ve onunla “Kan davası” olan bir “İslam düşünürü”… Sandıktan çıkan Türkiye için yapılan değerlendirmeler ve yönlendirmeler bu şekilde oldu. Kabul etmek lazım, şu sıralar İsveç’te “Ben buyum” demesi en zor olan şey, Türkiye uzmanı olmak. Sabırlar diliyorum.