Saray’ın hazırladığı yeni basın yasasını değerlendiren uzmanlar teklifin sansür getireceğini ifade etti: “Antidemokratik düzenlemeleri demokratik bir kılıfmış gibi sunmaya çalışıyorlar. Bu bir sansür yasasıdır”.

Uzmanlar yeni basın yasasını değerlendirdi: Ülkeyi sansüre boğma yasası
Polis şiddetine maruz kalan gazeteciler, suç duyurusunda bulunmuştu

Sercan MERİÇ

AKP ve MHP tarafından hazırlanan, basına ve sosyal medyaya yeni sansür getireceği yönünde değerlendirilen kanun teklifi gelecek perşembe günü TBMM Adalet Komisyonu’na gelecek. Teklif, geçen hafta TBMM Dijital Mecralar Komisyonu’nda görüşüldü. Basın meslek örgütleri ve iletişim uzmanları teklifin yeni bir sansür yasası olduğunu vurguladı.

Teklifin görüşüldüğü Dijital Mecralar Komisyonu’na katılanlardan Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Başkanı Gökhan Durmuş, teklifin internet medyasında çalışanlara basın kartı diye pazarlandığını ifade ederek, “Özellikle 29. maddede çok muğlak ifadeler var. Halkı kışkırtmak, kamu düzenini bozmak, kamu barışını bozmak, genel sağlığı bozmak gibi… Bunlar altı doldurulması gereken ifadeler ama bu kanun teklifinde bunların altı doldurulmamış. Zaten Türkiye’de uzun yıllardır gazeteciler terörle yargılanıyor. Teklifin bu hali Türkiye’de gazeteciliği tamamen bitirme anlamına geliyor” dedi.

TGS Başkanı, Gökhan DurmuşTGS Başkanı, Gökhan Durmuş

PEK ÇOK SIKINTILI MADDE BULUNUYOR

Bu kanunun içerisinde internet medyasında çalışanların basın kartı alabileceğine, sitelerin resmi ilan alabileceğine yönelik maddeler olduğunu, ancak aynı kolaylıkta basın kartı iptallerinin ve ilan haklarının da iptal edilebileceğine yönelik yol açıldığını kaydeden Durmuş, “Bütün yetki bu konuda Basın İlan Kurumu’na veriliyor. Yani Türkiye’nin herhangi bir ilinde yayın yapan birisi başvurusunu İstanbul’daki Basın İlan Kurumu’na yapacak. Önceden Edirne’deki basın savcılığına kayıt yaptırabiliyordu. Basın İlan Kurumu’nun bu şeyi başvuruyu reddetme hakkı var. Kurum, yerel basında çalışan gazetecilerin de kartlarını iptal edebiliyor. Yani iş verenin sorumluluğundaki bir olaydan kaynaklı gazeteciler basın kartını kaybedebiliyorlar. Basın İlan Kurumu’na böyle bir sınırsız bir yetki verilmiş. Öte yandan Cumhurbaşkanı İletişim Başkanlığı’nın onayladığı derneklere, vakıflara basın kartı verilecek” değerlendirmesini yaptı. İnternet sitelerine yönelik getirilen tekzip yayınlama zorunluluğunun da yasadaki sıkıntılı maddelerden olduğunu belirten Durmuş, şunları söyledi:

“Örneğin internet haber sitesinde yaptığınız bir habere tekzip geldi. Bir gün içerisinde bu tekzibi girmeniz gerekiyor. Girmezseniz ceza alıyorsunuz. Basılı gazetelerde üç gün içerisinde girmeniz gerekiyor ve üç gün içerisinde itiraz edip mahkemeye bu kararı durdurabiliyorsunuz. Ama internetteki böyle değil. İtiraz da sadece İstanbul’daki bir mahkemeye yapabilecek.” Durmuş, Ankara’ya gidip Meclis’teki partilerle yaptığı görüşmelerde edindiği izlenimleri de aktardı. Hazırlanan teklifin Cumhur İttifakı içerisinde de çatlağa yol açtığını belirten Durmuş, kimi maddelerin değişebileceğine dair sinyaller aldığını söyledi. Durmuş, basın meslek örgütleri olarak bu yasaya karşı mücadele etmeye devam edeceklerini de sözlerine ekledi.

GERİCİ VAKIFLARA BASIN KARTI

Akademisyen-Yazar Ceren Sözeri ise söz konusu yasanın seçim öncesinde Cumhur İttifakı’nın bir hamlesi olduğunu belirterek, “Bu yasanın ‘temiz sosyal medya’ öncüsü AKP’nin TBMM Grup Başkanvekili Mahir Ünal’ın öncülüğünde olmasını bekliyorduk. Ünal’ın mesela sunulan yasa teklifinde imzası yok. Buradan yasanın içeriği konusunda iktidarın kendi arasında da bir fikir ayrılığı yaşadığı izlenimi var” dedi.

Akademisyen-Yazar, Ceren SözeriAkademisyen-Yazar, Ceren Sözeri

Basın kanununda birtakım değişiklikler yapılmasına dair 2014’te de bir yasa tasarısı hazırlandığını hatırlatan Sözeri, “Bugünkü teklifle kıyasladığım zaman o tasarının en azından daha özgürlükçü bir ruhu vardı. Yani bu yasa tasarısının geneline baktığınız zaman ruhu açısından cezalar öngören bir tasarı. Cumhurbaşkanlığı tarafından kamu yararına çalıştığı tespit edilen ya da öyle bir paye verilen vakıf ve derneklerin yöneticilerine de basın kartı vermek gibi madde var. Yani diyelim ki mesela TÜRGEV’in bir medyası çıktı ya da Ensar TV çıktı. Cumhurbaşkanının çocukları da basın kartı sahibi olacaklar. Yani antidemokratik bir yasayla karşı karşıyayız. MİT’le ilgili tasarıda bir madde var. MİT’e ilişkin haberler bir katalog suça çevrildi. MİT’e dair aslında haber yapamazsınız diyor. Bu sadece internet haber siteleri için değil. Gazeteciler için de MİT böyle bir dokunulmazlık kazanmış oluyor bu yasayla” diye konuştu.

Basının İlan Kurumu’nun söz konusu tasarıyla yapısının da değişeceğini kaydeden Sözeri, şöyle devam etti:

“Yeni bir RTÜK kişi doğuyor aslında. Basın İlan Kurumu 1961’de tam da böyle hareket etmesin diye bu şekilde yapılandırılmıştı. Adnan Menderes’in basının üzerindeki baskılarını çok andırıyor. Bazı hâkimlerin cezaevi, bazı hâkimlerin ceza vermeyeceği veya daha doğrusu yargının üzerindeki vesayetle beraber muhalif olan herkesin cezalandırılacağı bir yeni bir düzen kurulmaya çalışılıyor. Bu tür düzenlemelerin dönüp dolaşıp Cumhur İttifakı’nı vuracağını düşünüyorum.”

BASIN KARTINI DEVLET VERMEMELİ

Medya Ombdusmanı Faruk Bildirici ise şu değerlendirmeyi yaptı: “Antidemokratik düzenlemeleri demokratik bir kılıfmış gibi sunmaya çalışıyorlar. Bu bir sansür yasası. Medyaya denetim yasası. Buna rağmen bu metne dezenformasyona karşı bir yasa diyorlar. Bence medyanın bu teklifi bu şekilde adlandırmaması gerekiyor. Çünkü neresine bakarsanız bakın, sosyal medyadan basın kartı meselesine her yerde tek tek çok ciddi problem.”

Medya Ombdusmanı, Faruk BildiriciMedya Ombdusmanı, Faruk Bildirici

Bu tasarıyı ilk imzalayanlardan birisinin AKP milletvekili Ahmet Hamdi Çamlı olduğunu anımsatan Bildirici sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu bile herhalde teklifin içeriğiyle ilgili yeterli bilgi veriyordur sanıyorum. Biz basın kartını devletin vermesine ezelden beri karşıyız. Çünkü bir basın kartını devletin vermesi kimin nasıl gazetecilik yapılacağına devletin karar vermesi anlamına geliyor. Kamu ilanlarını tıpkı basılı medyada yaptığı gibi bir yandan bağımsız eleştirel medya kuruluşlarının üzerinde bir sopa olarak kullanacak. Ekonomiyle ilgili bir olumsuzluğu yazdığınızda da halkı korku ve paniğe sevk etti diye suçlanabilirsiniz. Üstelik de buna hapis cezası öngörülüyor. Siz bu ülkede ticari suçlara hapis cezası öngörmüyorsunuz ama bir yanlış gazetecilik olduğunda bunu hapis cezasıyla cezalandıracaksınız. Şu anda internet ortamıyla ilgili bir yasa var Türkiye’de. Onun dışında diğer kanunular var. Gerçek hayatta hangi suç cezalandırılıyorsa internette de her şey cezalandırılıyor. Ama onunla da yetinmiyorlar.”