Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, BirGün’ün sorularını yanıtladı: “Bal gibi de ayrımcılığa maruz kalınıyor, işler de gecikiyor. Şöyle bir şey deniyor: ‘Aman canım, hükümet ile de ters düşmemek lazım.’ Bu nereye kadar?” Başkan Seçer, “Millet İttifakı’na mensup bir belediye, kamu bankasından bir kuruş kredi kullanamıyor” diyor ve ekliyor: “Ama bir sürü dolandırıcı şirkete para akıtılıyor. İller Bankası bırakın krediyi, teminat mektubu bile vermiyor”

Vahap Seçer'den hükümete eleştiri: Bal gibi ayrımcılık var

Uğur ŞAHİN

Mersin’de CHP’nin daha önce miting yapmasına izin verilmeyen Cumhuriyet Meydanı'nda hafta başında düzenlenen metro açılış töreninin yankısı sürüyor. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in katıldığı miting, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın aynı yerde 19 Eylül 2021’de gerçekleştirdiği mitingden daha kalabalık olmasıyla dikkat çekti. Fakat bir diğer konu kürsüden verilen mesajlardı. Millet İttifakı liderleri, seçim mesajı verirken Mersin Büyükşehir Belediyesi Başkanı Vahap Seçer, çalışmalarının bürokrasi tarafından engellendiğini yineledi.

BirGün’ün sorularını yanıtlayan Başkan Seçer, mitingden kentteki yoksulluğun boyutuna, bürokrasinin çıkardığı engellerden 1,7 ton kokainin ele geçirildiği Mersin Limanı’na, çarpıcı açıklamalarda bulundu.


Başkan Vahap Seçer’e göre, ‘yasaklı meydan’daki mitinge dönüşen metro açılış törenine 50 bini aşkın yurttaş katıldı. CHP’li Başkan, “Adalet yerini buldu” ifadesini kullandı.

Daha önce miting yapılması engellenmişti. Fakat açılış bir mitinge dönüştü, bu süreç hakkında ne düşünüyorsunuz? Mersinli iktidara ne mesajı verdi?
Daha önce miting için talepte bulundu CHP. O meydan da belediyeye ait bir meydan, valilik buna izin vermedi ama Cumhurbaşkanı orada bir açılış töreni adı altında bir miting yapmıştı. Bizimkisi de bundan ibaret oldu. Adalet yerini buldu. Bir engel çıkartılmış olsaydı, o zaman farklı konuşmam gerekiyordu. Bizim kimseden izin almamıza gerek yoktu, sadece orada toplantı yapacağımızı bildirmemiz gerekiyordu. Bir temel atma töreni ve gerekli tedbirin alınmasını istememiz gerekiyordu. Çok talepkâr, çok üst düzeyde enerjisi yüksek bir toplulukla temel atma törenini yaptık. Gerçekten bir temel atma töreni için Mersin gibi bir yerde 50 bin insanın kendiliğinden bir araya gelmesi muhteşem bir tabloydu. Günlerden pazartesi idi. Bu temel atma töreninin dışında bir havaya büründü. Bu ülkenin yaşadığı durumun ortaya çıkardığı bir sonuçtu. Bir refleksle oraya insanlar geldi, orada seslerini duyurma ortamı buldular. Önemli bir siyasal toplantıydı. Mersin bu dönemde, bu görevi üstlendi, bu sevindirici bir durum. Çünkü Mersin demokrasi kenti diyoruz, bu retorikte kalsın istemeyiz. Millet İttifakı’nın iki önemli liderinin, böyle bir görüntüyü, bu dönemde ilk kez Mersin’den veriyor olması Mersin adına, muazzam bir zenginlik kattı diye düşünüyorum.

Peki, meydanda yaptığınız konuşmada çalışmalarınızın engellendiğini söyleyerek, iktidar değiştiğinde ‘pozitif ayrımcılık’ istediniz. Ne gibi engellemelerle karşılaşıyorsunuz?
Çok engellemelerle karşılaşıyoruz. Cumhur İttifakı ülkenin sahibi gibi, kurumların sahibi gibi görüyor kendini. Kurumların kaynaklarını kendi taraftarlarına, kendi belediyelerine, istediği gibi, hiç kimseye hesap vermeksizin, verme yetkisinin olduğunu düşünüyor. Şu anda Millet İttifakı’na mensup belediyeler, üvey evlat muamelesi görüyor. Hibeler yapılıyor, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Türkiye Belediyeler Birliği, kalkınma ajansları ya da diğer bakanlıklar, Millet İttifakı’na ufak tefek sus payı. Ben kabul da etmiyorum, öyle ufak tefek bağış yapmak istiyor, 10 birim kendi belediyesine bir kurum hibe yapıyor, 1 birim de sana yapıyor ki sen de orada sus, bununla yetin. Burası hukuk devleti, burası guguk devleti değil, kimsenin de babasının da malı değil. Bal gibi de ayrımcılığa maruz kalınıyor, işler de gecikiyor. Şöyle bir şey var: “Aman canım merkezi hükümet ile de ters düşmemek lazım, işlerimizi görelim, sesimizi çıkarmayalım…” Bu nereye kadar? İller Bankası bırakın bir nakit kredi teminini, teminat mektubu vermiyor. Kamu bankaları belediyelere kapısını kapamış, Millet İttifakı’na mensup bir belediye, kamu bankasından bir kuruş kredi kullanamıyor ama işte görüyorsunuz, iş insanı kılıklı bir sürü dolandırıcı şirkete kamu bankaları oluk oluk para akıtıyor. Paralar da geri gelmiyor; medya kuruluşlarına, sözüm ona sanayici, sözüm onu iş insanları… Şimdi böyle bir tablo altında, tabii ki bir belediye başkanı olarak üzüldüğüm gibi, bunları da haykırmak istiyorum. Neticede biz Mersin’e hizmet etmek istiyoruz, daha rahat etmek istiyoruz. Elimize, ayağımıza prangalar vurarak, “Efendim, yasal kaynaklarınız var, yerel bütçe gelirlerinden payınızı alın, İller Bankası’ndan payınızı alın. Oturun oturduğunuz yerde, ne yapacaksınız krediyi, finansmanı, hibeyi” dedikleri noktada, “Dur bakalım” deriz. Burası hukuk devleti...

Türkiye’nin esas gündemi yoksulluk… Ne kadar insan sizden yardım alıyor? Kentin yoksulluk tablosunu nasıl özetlersiniz?
Yaklaşık 2 milyon nüfus var. Biz dedik ki, 10 bin aileye halk kart vereceğiz. İlk 6 ayda, 2019’un Ekim ayında gerçekleştirdik. 10 bin ile sınırlı kalamadık, şu anda geldiğimiz noktada bu sayı 12 binlerin üzerine çıktı. Yüzde 20 artırmak zorunda kaldık. Bu sadece bizden halk kart, aylık hesaplarına para yatar, giderler mahallenin bakkalından alışveriş ederler. Gıda maddeleri alırlar, bunun dışında biz sadece pandeminin ilk yılında 170 bin koli gıda yardımı yaptık, demek ki bu ailelerin buna ihtiyacı var. Bunun 20 bini mükerrer olsa, 150 bin aile bizden gıda yardımı aldı, tablo bu. Bizden çocuğuna mama isteyen anne de mama alabilir, ilköğretim okullarına süt gönderiyoruz, pilot bölgeler var. Görece olarak gelir düzeyi düşük ailelerin olduğu, yılda 1,5 milyon paket süt dağılıyor. Yaşlılar var, kronik rahatsızlıkları olan var, evlerine kadar sıcak yemeğini gönderiyoruz. Zaman zaman ücretsiz ekmek dağıtımı oluyor. 1 TL’ye ekmek satıyoruz, gidin ekmek kulübelerinin önüne kuyruğu görün, tablo bu. Sayılar falan havada artık çünkü dün ihtiyacı olmayan aile, bugün ihtiyaç sahibi bir aile haline geldi, tablo budur.

Mersin Limanı bir süredir yakalanan uyuşturucular ile gündemde. Kentin limanının böyle olaylara konu olması hakkında ne düşünüyorsunuz?
Belediye Başkanı olarak bu hoşuma gitmez. Bu daha önce de vardı Mersin’de, milletvekili olduğum dönemlerde de konuşulurdu. Meclis gündemine gelirdi bu konular, üzülürdük. Ama bu görev bana ait değil, hem İçişleri Bakanlığı hem de ilgili bakanlıklar, bu konuda gerekli tedbiri almalı. Doğu Akdeniz’in en önemli limanı burası, böyle konularla anılması benim hoşuma gitmez.