‘Yeliz’ lakaplı AKP İstanbul Milletvekili Ahmet Hamdi Çamlı’nın, İstanbul Fatih’teki İskenderpaşa Camii duvarına yaptırdığı ve kitabesine babasının ismini yazdırdığı Birinci Mahmut Çeşmesi’nin kötü kopyası mutlaka korunmalı.

Ne tarihi ne de eser olan çeşme, Türkiye’de siyasal İslam iktidarının sembolü olarak gelecek kuşaklara aktarılmalı.

Bazen bir fotoğraf ya da karikatür yüzlerce kelimenin anlatamayacağı gerçeği tek kareye sığdırır ya…

Bu çeşme tam olarak budur.

Gelecek nesiller için yanına bir açıklama panosu konulmalı ve şunlar yazılmalı:

“Milattan sonra 2018 yılına ait bu çeşme aslında tarihi bir eserin mezar taşıdır. Üstelik eserin katilleri tarafından dikildiği için ibretlik bir öneme sahiptir.

Üzerinde gördüğünüz hat sanatının yüz karası kitabede bu cinayetin izleri yer almaktadır. 1748 yılına ait eserin 270 yıl sonra yapılmış kötü taklidinde yer alan kitabenin son çerçevesinde orijinal çeşmeyi yok eden kişinin adı Arapça yazılıdır:

‘Sahibü’l hayrat merhum Ahmed Zeki Çamlı ruhiçün el Fatiha.’

Ahmed Zeki Çamlı, Osmanlı’nın 24. Padişahı Birinci Mahmut dönemine (1730-1754) ait tarihi eseri 1980’de sökerek yerine aile apartmanı dikmiştir. Vezir Çeşmesi de denilen eserin sadece fotoğrafları kalmış, Osmanlı’da barok özellikleri taşıyan ilk yapılardan olan çeşmenin tek taşı bile bugüne ulaşmamıştır.

Eskiden Birinci Mahmut’u anlatan kitabedeki şiirin sonuna adını ekleyen oğlu Ahmet Hamdi Çamlı’dır.

2002’de Türkiye’de iktidar olan AKP’nin lideri Tayyip Erdoğan’ın şoförlüğünü yaptıktan sonra milletvekili olan Ahmet Hamdi Çamlı, 21. yüzyılın başlarında Türkiye’deki cehaletin cüreti konusunda sembolleşmiş bir isimdir.

TBMM’de ‘Yeliz’ kod adıyla Periscope yayını yaparken cep telefonu kamerasını kendine çevirerek deşifre olmuş ve bu lakabı almıştır.

Twitter’da ‘Gazete’ yerine ‘Kazte’ yazan, Trump’ı ‘Turop’ diye telaffuz eden Ahmet Hamdi Çamlı, ne söylediğini kimsenin anlamadığı konuşmalarıyla meşhurdur.

Sürekli ecdat ve İslam halifeliği gibi konulardan bahsettiği tahmin edilmektedir.

‘Horolop şorolop’ lafı alay konusu olarak literatüre girmiştir. Çeşmenin kaidesine bu lafını Arapça yazmaması 2020 Türkiyesi’nin tesellisi olmuştur.

Bu çeşme Türkiye’nin siyasal İslam iktidarı dönemindeki halet-i ruhiyesini de gözler önüne sermektedir.

Nitekim TRT’de yayımlanan Diriliş Ertuğrul dizisi nedeniyle aktör Engin Altan Düzyatan’ın heykellerinin yapıldığı bir süreçtir.

AKP Türkiyesi’nde Neo-Osmanlıcılık hülyasıyla tarihi çarpıtmak günlük bir rutine dönüşmüştür.

Aynı dönemde ölen ‘Fesli Kadir’ lakaplı Kadir Mısıroğlu, Kurtuluş Savaşı için ‘Keşke Yunan galip gelseydi’ demiş ve neredeyse devlet töreniyle uğurlanmıştır.

İstanbul’u İngilizlere teslim eden, Atatürk için idam kararı çıkartan ve Kurtuluş Savaşı zaferinden sonra işgalcilerin gemisiyle yurtdışına kaçan son Osmanlı padişahı Vahdettin, AK’lanmaya çalışılmıştır.

Payitaht Abdülhamit dizisi çok popülerken “İkinci Abdülhamit bir karış toprak vermedi” yalanıyla tarihçiler baş edememiş ve 1.5 milyon kilometrekare toprak kaybedildiğine geniş kesimler ikna edilememiştir.

Bu çeşme aynı zamanda ‘ecdat’ ve ‘yerli milli’ laflarını dilinden düşürmeyen iktidarın tarihi eserlere yönelik büyük tahribatının bir anıtı olarak korunmuştur.

Söz konusu dönemde 12 bin yıllık Hasankeyf sulara gömülmüş, Selçuklu dönemi eserlerinin yanına TOKİ’nin konutları dikilmiş, İstanbul Boğazı’nda görünen Osmanlı dönemi camilerinin önü rant projesi betonlarla kapatılmıştır. İstanbul Tarihi Yarımada’nın arkasında bile gökdelenler yükselirken Tayyip Erdoğan, “Ben yatay mimariden yanayım” diyerek muhalefeti suçlayabilmiştir.

Aynı dönemde doğaya yönelik tahribat zirveye ulaşmıştır. Kanadalı maden arama şirketi Kaz Dağları’nda ormanları katletmiş, Karadeniz’in dereleri HES’ler ile kurutulmuş, Gümüşhane’deki 12 bin yıllık doğal güzellik Dipsiz Göl, define aranması için izin verilerek yok edilmiştir. Trabzon’daki Uzungöl ise betona boğulmuştur.

Bu tarihlerde tarihi ve doğal tahribat örnekleri bu panoya sığmayacak boyutlardadır.

Bu mermer blok, yalanın ayıp olmaktan çıktığı, para hırsının tarihe saldırdığı dönemin bir sembolüdür.

Sakın unutma…”