Geçen haftayı futbolda ırkçılık tartışmalarıyla geçirdik. Irkçılık meselenin tartışılıyor olmasının son derece kıymetli olduğunu düşünüyorum. Çünkü özellikle bizim ülkemizde ırkçılık üzerine tartışılmadıkça ırkçılık yok sayılıyor, yokmuş gibi kabul ediliyor, üstü örtülüyor. “Yok öyle bir şey” deniyor. Maalesef var öyle bir şey. Bizde de var, dünyada da var.

Irkçılık ve futbol bağlantısının vardığı korkunç yeri hep birlikte hatırlayalım istiyorum. Unutmayalım. Yok saymayalım. 13 Mayıs 1990’a bir gidelim. Yugoslavya’nın ırkçı hezeyanlarla boğuştuğu, iki kardeş halk arasına ekilen ırkçı tohumların ne yazık ki boy verdiği, iç savaşa çeyrek kalmış çok karanlık günlere bir bakalım.

O karanlık günlerde ülkede çıkacak iç savaşın fitilini bir futbol maçı ateşler. Dinamo Zagreb-Kızılyıldız maçı. Maksimir Stadyumu. Stadın dışında yakılan arabalardan ve eşyalardan yükselen duman stadın boyunu aşacak biçimdedir. Tribünde Dinamo Zagreb’in taraftar grubu Bad Blue Boys (Kötü Mavi Çocuklar) ve Kızılyıldız’ın Delije’si karşı karşıyadır. Delije taraftar grubu, “Arkan” lakabıyla bilinen, “Elimizde balta, nacak/ Dişlerimizin arasında bir bıçak/ Bu gece çok kan akacak” gibi korkunç sloganlarla tanınan, Sırp milliyetçisi bir suç makinesi Zeljko Raznatovic’in kontrolü altındadır. (Tribünleri zehirlemeyi başaran Raznatovic sonradan “Arkan’ın Kaplanları” adıyla anılacak bir milis gücü oluşturacak ve iç savaştaki korkunç katliamlara ve tecavüzlere imza atacaktır.)

Maçın ilk dakikalarında Delije taraftar grubundakiler sülfürik asit yardımıyla telleri eritip sahaya iner. Ellerinde kesici aletler vardır. Onların hemen arkasından Bad Blue Boys’un da sahaya inmesiyle Yugoslavya’yı perişan edecek iç savaşın provası başlar. Taraftarı coplayan yüzlerce polis, havada uçuşan yumruklar, kafalarda kırılan sopalar, ağır yaralanan taraftarlar…

Futbolcuların çoğu soyunma odasına kaçar. Sonra futbol tarihinin en berbat sayfalarından birine “iç savaşı başlatan tekme” diye geçecek olan bir uçan tekme atılır. Zagreb’in kaptanı Zvonimir Boban, Hırvat bir taraftarı coplayan ve Sırp olduğunu varsaydığı bir polise uçan tekme atar. Bunun üzerine iyice büyüyen olaylar zorlukla durdurulur, futbolcular stattan helikopterle kurtarılır. Polis Boban’ı affettiğini açıklar, Boban halk kahramanı olur. Oysa polis Boşnak’tır. Çünkü ırkçılık berbat ve saçmadır. Zaten o günden sonrası hep kardeş kavgasıdır, uzun ve kanlı zamanlardır, Yugoslavya ve insanlık için korkunç günlerin başlangıcıdır.

O yüzden futbolda/sporda ve elbette hayatta ırkçılık tartışması asla ötelenmemeli, ırkçılık yok sayılmamalı, “Bizde ırkçılık olmaz” diye halının altına süpürülmemelidir. Tartışa tartışa, üzerine gide gide, hesap sora sora sökülüp atılmalıdır. Irkçılığın her türlüsü insanlık suçudur, bunu da böyle bellemek böyle belletmek gerekir.