Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, "Bizim Anayasa Mahkememiz sosyal medya platformlarıyla ilgili farklı hak ihlalleri kararları verdi. Sayın Cumhurbaşkanımız da kendisine yönelik yapılan hakaretlerle ilgili bir hak ihlali başvurusu yaptı ama bizim Anayasa Mahkememiz (AYM) halen bu hususta bir karar vermiş değil" açıklaması yaptı.

Varank'tan AYM'ye eleştiri: Cumhurbaşkanımızın başvurusunu halen sonuçlandırmadı
Fotoğraf: AA

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Kamu Denetçiliği Kurumu'nun düzenlediği "21. Yüzyılda İnsan Haklarının Geleceği Konferansı"nın ikinci gününün açılışında konuştu.

Pandemiyle artan bir dijitalleşme gerçeği olduğuna işaret eden Varank, “Dijitalleşmenin en büyük etkilerinden bir tanesi mahremiyetin ihlal edilmesidir. Sosyal medya, akıllı telefonlar ve diğer akıllı cihazların kullanımıyla birçok kişisel veri ortaya çıkıyor. Bireylere ait bu verilerin hukuka aykırı olarak kullanımının şiddete, ayrımcılığa ve diğer insan hakları ihlallerine yol açabilmesi mümkün. Bakınız, Elon Musk'ın uçağının konumu herkese açık bir şekilde Twitter'dan yayınlanan biliyor. Şimdi bunu özgürlük bağlamında değerlendirebilir miyiz yoksa mahremiyetin ihlali mi söz konusu. Bunların net bir şekilde ayrımının yapılması gerekiyor” diye konuştu.

Bakan Varank, kişisel verilerin üçüncü kişilerle paylaşımının çocukların çeşitli mağduriyetler yaşamasına sebebiyet verdiğini kaydederek, “Bu mağduriyetlerin en başında taciz, siber, zorbalık, uygunsuz materyallere erişim ve doğrudan pazarlamanın olumsuz etkileri olabiliyor. İnternet kullanımının hem ebeveynler hem de çocuklar tarafından önemli derecede artması, çocukların kişisel verilerinin korunması noktasında ek tedbirlerin alınmasını da zaruri bir hale getirdi” ifadelerini kullandı.

"DEZENFORMASYON YASASI HAKKINDA BİLE DEZENFORMASYON YAPILIYOR"

Dijitalleşmenin bir diğer yıkıcı etkisinin de "nefret söylemi" ve "dezenformasyonun artması" olduğunu dile getiren Varank, kamuoyunda "Dezenformasyon Yasası" olarak bilinen Kanun ile sosyal medya ve diğer dijital platformlar vasıtasıyla nefret dolu veya ayrımcı söylemleri veya yanlış bilginin yayılmasını engellemeyi hedeflediklerini vurguladı.

Varank, söz konusu yasa hakkında dahi dezenformasyon yapılabildiğini belirterek, "Ben şuna yürekten inanıyorum. Bugün bu yasa hakkında yaygara koparanlar, bir gün nefret söylemine maruz kaldıklarında bu yasa için bizlere teşekkür edecekler." diye konuştu.

Bakan Varan insan haklarına tehdit oluşturan bir diğer konunun da siber suçlar ve çevrimiçi taciz olduğuna dikkati çekti.

"YARGI SÜREÇLERİNİN DÜNYADAKİ GELİŞMELERİ DAHA SIKI TAKİP ETMESİ LAZIM"

Varank, unutulma, verilerin kaderini tayin etme, internete erişim ve bilgiye erişim hakları gibi yeni hakların da giderek daha fazla önem kazanmaya başladığını belirterek, şu ifadeleri kullandı:

"Bu alanlar siyasetin de gündemini belirleyen alanlar. Daha önce Türkiye'de de bu tartışmaları çok yaşadık. Sosyal medya mecraları, insan hakları açısından değerlendirilmesi gereken alanlar mı yoksa sadece şirketlerin kar amacı güttüğü alanlar mı? Bu tartışmaları, biz ülkemizde yaşadık. Bakınız, Twitter'ın sahipliğinin değişmesi ile birlikte politikalarının da 180 derece değiştiğini görebiliyoruz. Daha önce seçim döneminde bir ABD Başkanı'nın sesini bile kısmayı gündemine alan Twitter sahibinin değişmesi ile birlikte eski ABD Başkanı'nı tekrar platforma dahil etmiş oldu. Biz bu tartışmaları ülkemizde de yaşadık.

Bizim Anayasa Mahkememiz sosyal medya platformlarıyla ilgili farklı hak ihlalleri kararları verdi. Sayın Cumhurbaşkanımız da kendisine yönelik yapılan hakaretlerle ilgili bir hak ihlali başvurusu yaptı ama bizim Anayasa Mahkememiz halen bu hususta bir karar vermiş değil. Bu alanlarda gerçekten insanı önceleyen insanların haklarına saygı duyan bir şekilde politikalarımızı güncellememiz, aynı zamanda yargı süreçlerinin de dünyadaki gelişmeleri daha sıkı bir şekilde takip etmesi lazım. Sayın Cumhurbaşkanımızın başvurusu Anayasa Mahkemesinde bekliyor. Kendisine yapılan hakaretlerle ilgili ben de şahsi olarak bir hak ihlali olduğuna inanıyorum. İşte burada hukukçular ne karar verecekler? Bunlarla ilgili doğru düşünmemiz doğru hareket etmemiz gerekiyor."

(İHA-AA)