Vasat bir Hollywood gerilimi

Galatasaray, maçın ilk 15 dakikası dışında oldukça ortalama bir hücum performansı koyduğu maçta, Göztepe’yi 3-1 mağlup etti ve zirve ile puanları eşitledi.

Son 4 sezonda Galatasaray’ı bu tür bir ilk yarı performansı verirken kaç kez izledim sayısını ben unuttum. Sarı-kırmızılıların ilk yarılarının başı Dark Knight filminin, o müthiş banka soygunlu ilk 10 dakikası, kalanı ise karakterlerin sırayla saçmaladıkları vasat gerilim filmleri gibi. Başlangıçta, öyle bir şey izleyeceğim ki aklımı başımdan alacak diyorsunuz, ama 30. dakikadan sonra ara ne zaman olacak diye makinisti gözlemeye başlıyorsunuz. Terim’in takımı iyi başladığı, farkı 2’ye hatta 3’e çıkardığı birçok maçın kalan kısımlarında topu rakibe bırakması ve maçın sonu yaklaştıkça hem kendisini hem de taraftarlarını stresten strese sürüklemekle meşhur. Tabii bunun birkaç sebebi var. Yıldırım gibi başlayıp rakip takım oyuncularının birbirine bakakaldığı bir oyun ortaya koyarken kendi yarı sahanızın ortasında bireysel bir hatayla rakibinizin golünü hazırlarsanız rakibin o şoku da atlatmasına yardımcı oluyorsunuz. Tabii maç içi psikolojisinin yanında organizasyon ve bireysel performans sorunlarının da bunda etkisi oldu. Ön alanda Arda-Feghouli-Belhanda-Diagne ve onları narasına sık sık girmeye çalışan Emre Kılınç’ın şöyle bir problemi vardı. Sahanın hangi bölgesinde olursa olsun Belhanda topu ayağına aldığında ilk olarak Feghouli’yi arıyor ve etrafında olup biten tüm boş koşuları, pas opsiyonlarını adeta görmezden geliyordu. Bunun tabii doğal sonucu, yerini bulmayan bu pasların, Taylan’dan başka hiçbir savunma direncinin kalmadığı Galatasaray orta sahasını, Göztepe için rahat bir hareket alanına dönüştürmesiydi.

Tabii bir de son derece kötü olan forvet performansından da bahsetmek lazım. Diagne, pasları, pozisyon alması, maç içi konsantrasyonu ile yerlerde sürünen bir performans göstermesi yetmedi, bir de bu performansıyla oyundan alınışı yanlış bir kararmış gibi kulübe yerine soyunma odasına gitmeyi tercih etti. Fatih Terim muhtemelen bu maçtan sonra kendisinin geleceği ile alakalı kesin bir karar verdi ve ligin ikinci yarısında kendisini bu forma altında görmeyeceğiz.

Maçın ikinci yarısı Galatasaray’ın ilk yarının son bölümündeki çok kötü performansının devamı niteliğindeydi ki imdada kadronun bu sezon istikrarlı parlayan tek yıldızı Taylan Antalyalı yetişti ve Galatasaray 75 dakikasını oldukça vasat oynadığı bir başka maçta 3 puanı aldı.

Son notumuz da maçın ilk yarısında, Diagne’nin iptal edilen golü ile ilgili. Senegalli topu aldı, ilerledi, kaleciyle ikili mücadeleye girdi, galip çıktı, çizgideki oyuncuyu aldatıp topu ağlara gönderdi ve bayrak ondan sonra kalktı. Pozisyonun tekrarı ekrana geldiğinde, Diagne’nin, çok fazla önde olmasa da oldukça kolay süzülebilecek bir ofsayt pozisyonunda olduğunu gördük. Bunu daha önce de yazdık, talimatlar hakemlere zaman zaman pozisyonların sonunu beklemesini öğütlüyor, ancak böyle kolay süzebilecekleri pozisyonlarda, VAR’a güvenip kolaya kaçtıklarında Rize’de Muslera’nın başına geldiği gibi felaketlere yol açabiliyor. Aynı şey Diagne ile kaleci Megyeri arasında tekrarlanabilirdi.