Her ülkenin kendine has ‘sorunları’ var. Hükümetler, derin ve sığ devletler bu sorunları genelde ‘güvenlik’ kalemi parantezi içine...

Her ülkenin kendine has ‘sorunları’ var. Hükümetler, derin ve sığ devletler bu sorunları genelde ‘güvenlik’ kalemi parantezi içine alıp çözümsüzlüğü tercih ediyorlar. Ankara’daki son açılımla güvenlik parantezinin dışına çıkılıp çıkılamayacağını yakın sürede göreceğiz. Türkiye’yi size bırakalım ve bizim küçük İngiliz adamızda hükümetin kendisine sorun icat etme gayretine bakalım.
Sorun icat etmek için göçmenler, göçmen olmak isteyenler ve de istemeyenler her daim uygun malzeme. Özellikle kriz ortamında artan işsizlik, daralan ekonomi, İşçi Partisi’nin eriyen seçmen desteği, ufukta karaltısı görülen Muhafazakar Parti iktidarı ve ırkçı partilerin ufak kıpırdanışları durumu daha da çirkinleştiriyor.
Bugün Göç Bakanı Phil Woolas yeni paket açıkladı. Belkide ‘göçmen açılımı’ demem lazım genel modaya uyup. Açılım tüyler ürpertici. Aynı zamanda da tartışmaya çok açık ve uygulanması zor bir plan. Ve son yıllarda alıştırıldığımız gibi yine asılsız bir korku ile beslenen bir açılım. Neymiş nüfus 70 milyon olacakmış göç durdurulmazsa! Yani bugünkü nüfusun yüzde 20’ye yakın artışından bahsediyoruz! Bugünkü göç rakamlarıyla yaklaşık 50 ila 100 yıl gerekli bunun olması için. İtiraf edelim ki nüfus bilimciler henüz bu kesinliği yakalayabilmiş değil.
Hükümet seçim aklıyla krize karşı puanlamalı göç politikası uygulamaya çalışacak. Buna göre göçmenler devleti,milleti ve vatanı ve muhtemelen en önemlisi hükümeti severlerse daha kolay ve çabuk vatandaş olacaklar. Derneklerde, kermeslerde aktif olurlarsa puanları artacak. Savaş karşıtı olmazlarsa, bir dizi haksız savaşta yaralanıp cepheden eve dönen askerlere sevgi gösterirlerse puanları artacak. Yani tersinden okursak vicdan sahibi, aklıbaşında insanlar olurlarsa ve haksızlığa boyun eğmezlerse ağızlarıyla kuş da tutsalar vatandaşlık yok.
Bütün devletler benzer kurallar getirir ve bunu kendi “öz” vatandaşlarına da uygularlarsa herhalde dünyanın kocaman bir vatansızlar ülkesine, ya da hapishanesine ihtiyacı olacak. Orada kesin sosyalizm gelir işte!
Üniversitede az buçuk siyaset yapmış olanlar bilir; öğrencilere verilen disiplin cezalarının çoğunluğu “öğrencilik vakarına uymayan davranışlar” sergilemektendir. Bu yeni vatandaşlık kanunu da özetle öyle: vatandaşlık vakarına uygun olmayan davranışlar gösterirseniz vatandaşlığı unutun! Teklif, tam olarak “Birleşik Krallık değerlerini etkin olarak saymamak” ya da saygısızlık etmek olarak belirliyor vatandaş ile vatandaş olmayan arasındaki farkı.
Yeni yeni kavramlar da hediye ediliyor kamuya bu sayede. Bunun adı kısaca “kazanılmış vatandaşlık”. Bari iyice pratikleştirilsin de komik haberler duyalım. Mesela “vatandaşlığını kumarda kaybeden Hasan...” gibi.
Son seçimlerde katılım oranı çok düşük olduğundan olsa gerek yeni tasarıda siyasi partilere üyelik çalışmalarına yani örgütleme çalışmalarına katılanların vatandaşlığı hızlandırılacak. Herhalde tam düşünmemişler bu maddeyi. Örneğin Sosyalist İşçi Partisi için örgütleme yapanlar da hızlanacak mı acaba? Herhalde bu mantıkla, göçmenler parti kurarlarsa kraliçe nüfusuna geçirecek onları.
Allahtan okumuş adamlarız da bizi de düşünmüşler. Belki Birgün gazetesi yazarlığı da işimizi kolaylaştırır kim bilir. Gerçi çok savaş karşıtı olmamak kuralı işi bozuyor biraz. Liberal Demokrat Partililer, hükümeti düşünce polisliği yapmakla eleştiriyorlar. Akla komik de olsa bazı sorular geliyor. Örneğin, düşüncelerimizi kelimelerle ifade ettiğimiz gibi mi alacaklar yoksa yorumlayacaklar mı? Satır aralarını da okuyacaklar mı? Zor bir durum ama boşverin iyi tarafından bakalım; hükümet belki de Birgün’e abone olur bizim yazıları da takip etmek için! Eh bunun için ya Türkçe öğrenecekler ya da Türkçe bilen eleman almaları gerekecek. Yani işin istihdam boyutu da var; hem de büyük ihtimalle Türk istihdamı!
Bu sürekli geliştirilen ‘güvenlik ortamı’ iyice bunaltmaya başladı. Artık azizlik mertebesine ermeyi haketmiş George Orwell, bunları duysa eminim yattığı yerde dönüp durur ve pişman olur İşçi Partisi’ne istemeyerek de olsa vermiş olduğu ilhamdan ötürü.
İyi pazarlar ve bol şanslar.