Vatansever değilsin!
Partisinin Adalet Kurultayı’nın açılışında konuşan Kemal Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ı “Memur, çiftçi, işçi isteyince vermedin; FETÖ ne istediyse apar topar verdin. Sen vatansever değilsin kardeşim” sözleriyle eleştirdi
MELTEM YILMAZ / @meltemmmylmz
CHP’nin Adalet Yürüyüşü’nün ve büyük Adalet Mitingi’nin ardından toplumdan gelen talep üzerine Çanakkale Gelibolu Yarımdası’ndaki Kocadere Kamp Alanı’nda düzenlediği dört günlük Adalet Kurultayı dün başladı. Siyasi partiler ve temsilcileri, emek ve demokrasi güçleriyle sivil toplum örgütlerinin yanı sıra akademisyen, hukukçu, gazeteci ve sanatçıların da katıldığı kurultayın ilk gününde binlerce yurttaş da “Hak, hukuk, adalet” sloganlarıyla çağrıya destek verdi. Kurultay açılışında konuşan Kılıçdaroğlu, gazetemizin tutuklu çalışanı Mahir Kanaat’in ismini anarak tutuklu gazetecilere dikkat çekti.
Kurultay öncesi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Çanakkale Şehitliği’ne üzerinde ‘Adalet’ yazan bir çelenk bırakırken; Adalet ve Atatürk afişleri dışında başka bir pankart ya da bayrağın alınmadığı Kurultay da, Mustafa Kemal Atatürk ve Kurtuluş Savaşı’nda yaşamını yitirenlerin anısına saygı duruşuyla başladı.
‘Sen vatansever değilsin’
Kurultayın açılış konuşmasını yapan Kemal Kılıçdaroğlu ise, adalete vurgu yaptığı konuşmasında Cumhurbaşkanı ve AKP Lideri Erdoğan’ı eleştirdi.
Kılıçdaroğlu, “Birileri ‘faize karşıyım’ diyor. ‘Çok yüksek’ diyor. Son 15 yılda bir avuç faiz lobisine ödenen miktar 142 milyar dolar. Benim atletimle uğraşacağına 142 milyar doları bu ülkenin çiftçisine versene. Düşünün Gazze’ye gitmek için vatandaşları teşvik edeceksin. ‘Binin gemiye’ diyecek, göndereceksiniz. Dokuz Türk vatandaşı hayatını kaybedecek, kıyameti koparacaksın sonra gideceksin önlerinde diz çökeceksin” dedi.
AKP’nin Cemaat ile ‘yol arkadaşlığını’ hatırlatan CHP Lideri şöyle devam etti; “Memur istedi vermedin, FETÖ ne istediyse apar topar verdin. Sen vatansever değilsin kardeşim. Bunu yapana vatansever denmez. Son 15 yılda hırsızlık, yolsuzluk yapanlar bu ülkede muteber kişi olmaya başladılar. Devleti yönetmek için cin gibi olmak lazım, cebi doldurmak lazım. Bu algıyı yerleştirmeye başladılar. İlk hedefimiz hak, hukuk, adalettir. Bu pencereden baktığımızda sorunları daha rahat çözmüş oluruz. Hep birlikte devlette liyakati sağlayacağız. İşi ehline vereceğiz. Biz kışlaya, camiye, adliyeye siyaseti sokmayacağız. Kimlik üzerinden siyaset yapmayacağız.”
‘Biz biriz, bütünüz, vatanseveriz’
Adalet Kurultayı’nın ana temasının “farklılıklarımızla bir arada, bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine yaşamak” olduğunu belirten Kemal Kılıçdaroğlu, “Bu memleketin acıyla, kanla kurulduğunu Çanakkale bize hatırlatıyor. Adalet Kurultayımızın Çanakkale’de olmasının bir anlamı var. Biz biriz, bütünüz, vatanseveriz. Biz adaletli bir Türkiye istiyoruz” diye konuştu.
“Biz adalet mücadelesini aslında yeni başlatmadık. Bu mücadele insanlık tarihi kadar eskidir” diyen CHP Lideri şöyle devam etti; “Bu ülkede 20 Temmuz Darbesi’ne ve o darbecilerin tümüne karşıyız biz. Sarayın 15 Temmuz’u ve 20 Temmuz’dan sonra bir darbe gerçekleşti. İlk kez Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir sivil darbe gerçekleşti. Üniversiteden binlerce akademisyenin görevine son verildi. Her yerde her ortamda bunları söylemeye gayret edeceğiz. Enis Berberoğlu’nun tutuklanması bardağı taşıran son damla olmuştur. Ve yürüdük. ‘Yürüyemezsiniz’ dediler, yürüdük. ‘Yolda kalırsınız’ dediler, yürüdük. ‘Bu ülkede adalet var, niye yürüyorsunuz?’ diyemediler.”
‘Bu adalet değil darbe düzeni’
Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları şöyle sıralandı:
» Bir yerde büyükşehir belediye başkanısınız, hükümet size kızıyor. 397 yıl hapisle yargılanıyorsunuz. Dava devam ediyor, sizi yargılayanlar cezaevine giriyor, siz beraat ediyorsunuz. 397 yıl ile yargılanacaksınız ve beraat edeceksiniz. Bu mudur adalet? Hak aramak istiyorsunuz başvuracağınız hiçbir yol yok. Sormak gerekir, bu mudur hak, hukuk, adalet? Görevinize son verildi diyelim. Diyorsunuz ki, ‘ben bir üniversite hocasıyım’. Beni davet ediyorlar KHK ile sizin yurt dışına çıkışınız da engelleniyor. Bu da yetmiyor. Eşinizin de yurt dışına çıkışı yasaklanıyor. Buna adalet düzeni denmez. Bu darbe düzeni. 20 Temmuz darbesi. 20 Temmuz bir sivil darbedir.
‘Nuriye ve Semih’i nasıl anmazsınız?’
» Dünyanın en barışçıl eylemini yapıyorsunuz, İnsan Hakları Anıtı’nın önünde. Alıyorlar, ceza yazıyorlar, serbest bırakıyorlar. Başa çıkamadılar, İnsan Hakları Heykeli’nin etrafını kuşatıyorlar. Sonra terörist ilan ediyorlar. Açlık grevi yapıyorlar, doğrudan hapse atıyorlar. Nuriye ve Semih’i nasıl anmazsınız? Sormak gerekir, bu mudur adalet? Dini inancı istismar ederek milyonlarca dolar topladılar. Bunlar bugün aramızda. Alın terini çaldılar. Bunlara hiçbir şey yapılmadı. Alın terini çalanlardan hesap sormamak mıdır adalet? Yoksul bir ailenin eğitim harcamaları ile varlıklı bir ailenin eğitim harcamaları arasında fark 78 katı. Bu mudur adalet? Birileri sınav sorularını yazıyor. O sınav sorularını hiçbir alın teri dökmeden birilerine dağıtıyorlar.
Devletin bütün sırlarını FETÖ’ye verdin
» Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) milletvekilleri yargılanabilir ama tutuklanamaz kararına rağmen bugün çok sayıda milletvekili tutuklu. Buradan AYM’ye sesleniyorum. Siz gerçekten hâkim, yargıçsanız bir an önce kararlarınızı yeniden verin. Herkesin bildiği, bütün gazetelerin yazdığı MİT TIR’ları meselesi, devlet sırrı sayılarak milletvekilimiz Enis Berberoğlu gözaltına alındı, kaçacak diye tutuklandı, 25 yıl ceza verildi. 80 milyonun bildiği bir konu nasıl devlet sırrı sayılır! MİT TIR’ları olayı devlet sırrı değildir diye Anayasa Mahkemesi kararı var. Enis Berberoğlu’nu casuslukla suçlayacaksın, kozmik odaya FETÖ örgütünün militanlarını sokacaksın ve devletin bütün sırlarını FETÖ’ye vereceksin.
‘Gazeteciler hapiste’
» 150’nin üzerinde gazeteci hapiste. Haktan, hukuktan ve adaletten söz edemezsiniz. Hapisteki bütün gazeteci arkadaşlarıma sesleniyorum. Düşünün ister Bylock kullan, ister FETÖ’cü ol. Eğer adamın varsa, birileri kayınpederse rahatlıkla dışarıda gezebiliyorsun. Bir İtalya hukukçunun dediği gibi; hukuk gücü olanların delip geçtiği, güçsüzlerinse takılıp kaldığı bir ağ olmamalıdır. Bu örgütle yakından uzaktan hiçbir ilgisi olmayan çok sayıda vatandaşımız var. Sizlerin hakkını ve hukukunu sağlamak hepimizin ortak görevidir.
‘İşsizler kendini yaktı’
» Sayıları 2 milyona yaklaşan taşeron işçilerinin hakkını hukukunu da biz koruyacağız. Düşünün, çiftçiye dünyanın en pahalı mazotunu, gübresini satacaksın. Tarlasını ekecek, ürününü hasat edecek. Bu ülkede hiç enflasyon yokmuş gibi geçen yılın fiyatını aynı vereceksin. Senin hakkını da biz savunacağız. Yeter ki birlikte olalım.
» Sadece son bir haftada Kayseri’de 45 yaşındaki işsiz kendisini yaktı. Benimle uğraşacağına bununla uğraşsana. İzmir’de atama bekleyen öğretmen intihar etti.
***
Oturum yasakları: Ayrımcılık, nefret söylemi
Adalet Kurultayı’nda, ‘mahkemede, yaşamda, eğitimde, inançta, medyada, seçimde, geçimde ve devlette adalet” konularında 8 ana panel ve bu ana başlıklar altında çalıştaylar gerçekleştiriliyor. Bu panellerle eş zamanlı olarak alt başlıklarda 70 çalıştay düzenleniyor ve bu çalıştaylara, konusunda uzman 700 konuşmacı katılıyor. Konuşmacılara ‘terörü, şiddeti, suçu övemez, nefret söylemi kullanamaz, ırk, etnisite ya da inanca dayalı ayrımcılık yapamaz’ şeklinde kural getirildi. İçeriği açıkça suç teşkil eden konuşmalara oturum yöneticileri tarafından müdahale edileceği belirtildi.
Kazan: Racon kesilen ülkede hukuk yoktur
Adalet Kurultayı’nın ilk günü, avukat Turgut Kazan’ın moderatörlüğünü yaptığı ‘Mahkemede adalet’ başlıklı oturumla başladı.
Kazan, giriş konuşmasında şu ifadeleri kullandı; “Biz, özlemini duyduğumuz adaleti talep etmek için buradayız ve mücadelemizi, bu talebi sonuçlandırana kadar devam ettirmemiz gerekiyor. Türkiye’de Cumhurbaşkanı bir tartışma başlattı: ‘kimse racon kesemez, kesilecekse ben keserim’ dedi. Cumhurbaşkanı’nın racon keseceği bir ülke kesinlikle hukuk devleti değildir çünkü orada yargı yok demektir. Ayrıca, bugünkü mahkemelerin özel yetkili mahkemelerden çok daha kötü olduğun bilmenizi isterim. Sizin haklarınız Anayasa’da ne kadar iyi yazılırsa yazılsın, hukuk onları koruma mekanizmasıdır.”
Kaboğlu: Yöneticiler hukukun dışında
Aynı oturumda konuşan gazetemiz yazarlarından Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, bugün Türkiye’de yöneticilerin kendilerini hukukun dışında tuttuklarını belirtti.
Kaboğlu, sözlerini şöyle sürdürdü; “Bir devletin hukuk devleti olması için kuralı koyan, uygulayan ve denetleyen organlar birbirlerinden ayrılmalıdır. Buna bağımsız yargı diyoruz. Hukuk devleti, yöneticilerin ve yönetilenlerin hukukça eşit yönetildikleri bir devlet anlamına geliyor. Burada değinmek zorunda olduğum konu, Türkiye’de yapılan yanlış; yani seçilmişler ve yurttaşlar ayrımı. Sanki seçilmiş olmak hukuk kurallarına uymamayı haklı kılar gibi bir söylem söz konusu. Doğru, hukuk kuralını seçilmişlerin, Meclis’in koyması gerekir ama hukuk kurallarını koyan organ en başta kendisi buna uymak zorundadır. Sadece yönetilenler uysun diye kural koymak bir kısırdöngüdür ve bu kısırdöngü ancak hukuk devleti ve liyakat ilkesi ile aşılabilir.”
Temsili yürüyüş yapılacak
Adalet Kurultayı’nın bir sonraki oturumu olan ‘Yaşamda Adalet’ ise Rıza Türmen’in yönetiminde yapıldı. Kurultayın ikinci günü olan bugün ise saat 06.00’da, Atatürk’ün “Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum” dediği 57’nci Alay’ın yürüyüş güzergâhı üzerinde 4 kilometrelik temsili ‘Adalet Yürüyüşü’ gerçekleştirilecek.