Cumartesi günü meydanları doldurarak dediğimiz gibi: İstanbul Sözleşmesi’ni gece yarısı kararnamesiyle elimizden alınmasına izin vermeyeceğiz. İmzanın hukuken geçerliliğinin olmamasıyla da yetinmeyeceğiz. Gerici politikalarınızın, tahayyülünüzün hükümsüz olduğunu vurgulamayı sürdüreceğiz. Yaşamlarımızın antidemokratik bir biçimde hiçe sayılmasına karşı; siz, hayatlarımız üzerinde keyfi bir buyurganlık taslamaktan vazgeçene kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.

Çünkü her gün bu haberlere uyanmak istemiyoruz:

“Yüzlerce şikâyet sonuçsuz kaldı”

“Ölmekten son anda kurtuldum”

“Can güvenliğimiz yok”

“Salgının yükü kadınların omzunda”

“Bir kadın daha evli olduğu erkek tarafından katledildi”

“Bir trans kadın öldürüldü”

“Yüzüne tuz ruhu atıldı”

“Erkeğe iyi hal indirimi”

“12 yaşındaki kız çocuğuna cinsel istismar”

“Bir ayda 36 kadın katledildi”

“Bin 573 çocuğa cinsel istismar”

“Taciz eden erkek serbest”

“Şiddet faili erkek serbest bırakıldı”

Ve daha niceleri...

***

Şimdi diyorsunuz ki Ankara Sözleşmesi hazırlıyoruz. Biz o sözleşmenin neye benzeyeceğini, 20 yıllık iktidarınızın söylem ve pratiklerinden tahmin ediyoruz. Tek adamlık üzerine yükselen, antidemokratik, otoriter ve muhafazakâr yönetim biçiminizden biliyoruz. Biat ve itaat edenin korunup hayatta kalabileceği örgüt yapınızdan biliyoruz. Sokağa çıkan hamile kadını tenkit edip, kahkaha atan kadını ayıplayan cinsiyetçi bürokratlarınızdan biliyoruz. İstanbul Sözleşmesi’ni Tanzimat’a, hilafet tartışmasına çeken yandaşlarınızdan biliyoruz. Fesih kutlaması yapan tarikatların, cemaatlerin cinsiyetçi, istismarcı karnelerinden biliyoruz. Sözleşmeyi feshederek ‘toplumsal cinsiyet eşitliğine inanmıyorum’ beyanınızdan; devleti, şiddete karşı yasal yükümlülüklerden çekmenizden; katillerin, tacizcilerin, istismarcıların önünü bir gecede açmanızdan biliyoruz.

Velhasıl AKP iktidarının toplum tahayyülünde eşitlik, demokrasi, laiklik olmadığını ve buradan bize olumlu bir vaat çıkmayacağını pekâlâ biliyoruz; kazanılmış haklarımızı gasp edip yaşamımızın üstüne çökmeye çalışacak, adaletsiz, ataerkil politikalarınızın bir uzantısı olacağına eminiz

***

Hâlbuki biz, laiklik temelinde, özgür ve eşit bir yaşamı örmek istiyoruz. O nedenle var gücümüzle birleşiyoruz; terk etmemizi istediğiniz meydanları dolduruyoruz ve cinselliğimize, bedenimize, emeğimize, çocuklarımıza, birbirimize sahip çıkıyoruz. Çünkü farkındayız ki haklarımızın sınırlarını belirleyecek şey sizin lütuflarınız veya dayatmalarınız değil, bizim mücadelemiz olacak. Bu yüzden bizler, İstanbul Sözleşmesi’nin güvenceye aldığı şeyi, yaşamlarımızı birbirimizden aldığımız güçle savunacağız.

Siz de şunu bilin ki geleceğin yeni toplumu cinsiyet ayrımcılığı olmayan eşitlikçi bir toplum politikası üzerine kurulacak; ve bu toplumda döneminiz bir utanç olarak anılacak.