Bu bayram hayli kötü geçti.

Aslında “perşembenin gelişi çarşambadan belli olur” derler.

Gerçekten de bu ‘özdeyiş’, bu kez, bütün haşmetiyle yaşamımızdaki yerini aldı.

15 Temmuz sonrası Türkiye, öyle bir kaosun içine girdi ki sormayın!..

O gece insanların yaşadıkları travma; gelecek beklentisi, cesaret ve de güvenli hayat duygularını yok etti...

Karamsarlığın boyutu büyüdü. Adalet beklentisi kayboldu. Yönetimlere olan inanç yok oldu…

Ülkenin varlığı ve demokrasinin gücü konusunda artık yurttaşların kafası karışmış durumda.

• • •

Haince bir saldırı düzenleyen FETÖ, sadece insanlarımızın canına kıymakla kalmadı, aynı zamanda Laik Cumhuriyeti yok etmeyi hedeflediğini açıktan dünyaya gösterdi…

Bu gerçeğe karşın bugünkü iktidarın ‘Laik demokratik Türkiye Cumhuriyetinin’ en belirgin değerleri olan ‘sosyal hukuk devleti’ olma niteliğini koruyacağı yerde hukuk dışı davranışlara yönelmesi halktaki karamsarlığı, kötümserliğe dönüştürdü.

• • •

‘Moral motivasyonu’ insanların yaşamlarında önemli yer tutuyor.

Yaşama sevincinin ilk ateşi oluyor…

Ancak, her gün kafalarına kakılan, azarlanan, aşağılanan, sövülen insanların geleceğe bakabilmeleri mümkün olamıyor.

Vazgeçilen gelecek, bugünün düşünülmesini de engelliyor!..

Kaygılar ve şüpheler, güvensizlik ve korkuların büyümesini getiriyor…

• • •

İşte Türkiye tam bu haldeyken, yani insanlar stres içinde bayrama hazırlanırken, eylülle birlikte başlayan mevsim değişiminin etkisiyle de bir sürü ‘güzel insanın’ peşi sıra aramızdan ayrılışının acısını yaşıyoruz!..

• • •

Arife gününden itibaren kaybettiğimiz iyi insanların arkasında hüzünle baktık.

Yerleri doldurulamayacak insanları kaybettik.

Onların erken ölümlerinde bugün Türkiye’yi yönetenlerin de dahli olduğuna kaniyim.

Huzurlu, mutlu bir ülkede yaşasalardı herhalde bu kadar çabuk bizi yalnız bırakmazlardı.

Arkalarından gözyaşı döktüğümüz;

SHP Denizli İl Başkanımız Salih Basmacı; çok yakın çalışma arkadaşımdı.

Denizli’ye çok büyük hizmetler yaptı. Pamukkale’nin beyazlanması projesinde bilfiil çalıştı. Sevilen ve sayılan bir siyasetçiydi.

Kızı CHP Denizli Milletvekili MelikeBasmacı ile şu an TBMM’de birlikte çalışıyoruz.

Aynı babası gibi güleryüzlü ve çalışkan. Ülkeye çok büyük hizmetlerde bulunacağı açık…

CHP İzmir Milletvekili AtillaSertel’in sevgili annesi CemaliyeSertel yetiştirdiği sevgili oğluna doyamadan gitti. Ülkemizde ‘özgür basın’ için yılmadan mücadele veren bir oğula sahip olduğu için ne kadar gurur duyuyordu kim bilir!..

Solcu işadamı olmakla övünen, sendikal yaşamı savunan ve işçi haklarının ne denli önemli olduğunu sermayedarlara anlatan İshakAlaton.

Binlerce insanın cenazesini uğurladığı ve herkesin sevdiği sanatçı TarıkAkan.

Ve Mersin Büyükşehir belediye Başkanı KayaMutlu.

Benim önce başkanım, sonra dayım!..

CHP ekolunun son temsilcilerinden. Politikanın nezaketle yapıldığını öğreten siyasetçi!.. Modern Mersin’i kuran. Hizmetleri hâlâ dillerde olan CHP’li.

“Dayanışma, saygı ve vefa olmadan güven oluşmaz. Güven oluşmadan örgütler var olmaz” diyen büyük örgütçü...

Türkiye onu sosyal demokrat belediyeciliği ile tanır. Ünü, ülke sınırları dışına çıkmış bir belediye başkanı. Sadece Mersinlilerin değil, Türkiye’nin sevgisini kazanmış bir yönetici.

Arife günü kaybettik.

Bakan Lütfü Elvan’dan başlayarak tüm siyasi partilerin temsilcileriyle birlikte görkemli bir törenle sonsuzluğa uğurladık.

Dostları, çalışma arkadaşları, seveni, muhalifi herkes, o törende aynı duygularla birlikte yürüdü. Hizmet eden birine saygı ve vefa gösterdiler!..

Sağ olsun milletvekili ve PM üyesi arkadaşlarımız yalnız bırakmadılar!..

Bir tek CHP Genel Merkezi’ni temsil edenler yoktu!..

Bunu da normal karşılıyorum.

Geçmişini bilmeyen, CHP’nin birikimini öteleyen, parti hafızasından hoşlanmayan bir anlayışın ‘vefa’ ile ilgisi olamaz. Ayrıca CHP’nin değerlerinin anılması, geçmişteki başarılar, bugünkü başarısızlığın ortaya dökülmesine de neden olur!..

• • •

Dün okullar açıldı. Yaklaşık 18 milyon gencimiz 2016-2017 eğitim-öğretim ders yılına başladılar.

Öncelikle gençlerimize ve öğretmenlerimize başarılar dilerim.

İlk ders gününde tüm öğrencilere RTE’nin bol bol resimleriyle süslenmiş, ona övgüler dizilen kitapçıklar eşliğinde ‘15 Temmuz hain girişimi’ anlatıldı.

• • •

Ama 15 Temmuz’un gerçek yaratanları o kitapçıklarda yoktu.

Devleti FETÖ’ye teslim edenlerden söz edilmiyordu.

FETÖ’cü milletvekilleri, belediye başkanları, meclis üyeleri, valiler, müsteşarlar, emniyet müdürleri, yargıçlar, savcılar, polisler, memurları atadıklarından, kararnamelerinde kendi imzalarının olduğundan bahsetmiyorlardı.

FETÖ’cülerden işadamı yaptıkları, sermaye verdikleri, OSB’ler açtıkları, mallarını satın aldıkları ve onlarla birlikte ülke ekonomisini yürüttüklerini hiç anlatmamışlardı.

• • •

Kimse de çıkıp; 12 bin öğretmeni, on binlerce yargıcı, savcıyı, polisi, memuru devletten atarken, açığa alırken ya da tutuklarken ne zaman soruşturma yaptın diye sormuyor!..

Dün binlerce mağdur çocuk, anne ve babalarının suçlu olduğu şüphesinden dolayı okula gidemedi. Önceki okulda ve arkadaşlarıyla birlikte olamadı!..

Hani adalet?.

Meydan boş!..

• • •

Bir daha hain darbe girişimleri olmaması için çocuklarımıza önce demokrasi, eşitlik, özgürlük ve adaletin ne olduğunu anlatmalıyız. Toplumsal barışın topluma duyulan vefa ile oluşacağını göstermeliyiz!..

Onların insan olduğunu, hakları bulunduğunu öğretmeliyiz.

Tabii önce biz siyasiler ve yöneticiler, demokrasi ve insana saygı ile özdeşleşebilmeliyiz.