Velev ki ne kendim ne çocuklarım zorla din eğitimi alsın istiyorum, hiçbir dini referans zorla özel yaşamıma sokulmasın istiyorum, bir dini kurumu ve öğretiyi referans almayan bir yaşam kurmak istiyorum, toplumun “ahlak” dediği ve içinde pek de etik değer barındırmayan erkek egemen sistem bana dayatılmasın istiyorum, yediğime, içtiğime nasıl yaşayacağıma ben karar vereyim istiyorum. Velev ki radikal ateist olarak yaşamak istiyorum.

Velev ki tanrıtanımazlığıma “saygı duyulmasını” istiyorum. (Sıklıkla yapılan bir hata bu, insan ancak saygıdeğer bulduğuna saygı duyar. Memlekette olumsuz müdahalede bulunmamak/hakaret etmemenin karşılığı olarak ‘hayranlığı/saygıyı’ kullanıyoruz.)

Cevap 2015 Türkiyesinden geliyor: “Anneliği bir kariyer olarak görüyorum. Birileri şunu derse ki bunu siyasetçiler tartışmasın, bir ülkenin bütün sorunlarını siyasetçiler öncülük yapar ve tartışır. Çünkü o siyasetçiler millet tarafından seçilmişlerdir. Bunu söyleyenler ya demokrasi taraftarı değildir ya da millet taraftarı değildir. Milli iradeye sayı gösteren milletin seçtiklerine de saygı gösterecek.” (2 Ocak, Sağlık Bakanı Müezzinoğlu)

Çocuklara Kuran ve hadislerden örneklerle “değerler eğitimi” adı altında bir “eğitimin” verildiği, dünya ortaçağdan çıkalı çok olmuşken bizim de laiklik mücadelesi vermek zorunda kaldığımız 2015 Türkiyesinden.

MEB Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğünce “değerler eğitimi” seminer konularını içeren 39 sayfalık bir kitapçık hazırlanmış, Genel Müdür Mustafa Kemal Biçerli imzasıyla 81 ilin valiliğine gönderilmiş. Konu başlıklarını bakanlık belirlemiş. Bazı başlıklar: “Sabır”, “Hastalık ve musibetin anlamı”, “Bir hayat gerçeği: Ölüm ve ötesi”, “İnancın bireysel ve toplumsal hayata etkileri”, “Dua ve ibadetin hayatımızdaki yeri”, “Ramazan ayı ve oruç”, “Peygamber sevgisi.”

Konuların tamamı Kuran ve hadislerden örneklerle anlatılıyor. Yani;

“Evlerimizi, yuvalarımızı İslami ölçülerle ve imanın ışığında kurduğumuz takdirde yuvalarımız bir cennet köşesi, saadet ve huzur bahçesi olur...”

“Avrupa modası yüzünden, yuva kurarken yapılan israflar ve ölçüsüzlükler yüzünden müminlerin dünya ve ahiret hayatları tehlikeye düşmektedir. Devletimizin bekası, kurulacak meşru aile yuvalarıyla mümkündür. Hiçbir millet ve hükümet neslin çoğalmasına karşı çıkamaz...”

“Avrupa ve Amerika devletlerinde nüfusun artması için maddi ve manevi teşvikler yapılırken bizde başka oyunların sahneye konulması, milletimizin güçlenmesini istemeyen mihrakların planı olabilir...

“Kural tanımaksızın her türlü zevk peşinde koşmak, mutluluk yerine ileride sürekli elem verecek. Gayrimeşru isteklerin kol gezdiği, şehvetin insanları esir ettiği ortamlarda gençlerin iffetini koruyacak şey sabırdır...”

“Hastalık, insana, ölümü, kabri ve ahireti bilip ona göre hazırlanması gerektiğini hatırlatır. Hastalık, sabun gibi günah kirlerini yıkar ve temizler. İnsanın hastalık ve sıkıntılarla günahları dökülür. Vücudumuzdaki hastalıklar Cenab-ı Hakk’ın bir hediyesidir. İnancımız gereği ölüm bir nimettir...”

“Zerre kadar bile olsa yaptıklarını bir karşılığı olduğunu bilenler ona göre hareket ederler. Onların dünyasında, yalan, zina, içki, kumar, zulme rastlanmaz...” (Alıntılar, Eğitim Sen’in basın açıklamasından)

Bir yetişkinde bile travma yaratacak bu sözlerin çocuklara zorla okutulmasının tek bir amacı var, “nesil yaratmak.” Ama biz velev ki yaşamımızı bu öğretiye göre kurmak istemiyoruz. Mesela ben ateistim. Ne olacak ?