Veli-der’in organize ettiği Uluslararası Laik ve Kamusal Eğitim Sempozyumu başladı. Veli-der Başkanı Bahadır, “Bu etkinlikle eğitim kalitesinin artmasına katkı sağlamayı amaçlıyoruz” dedi

Veli-Der'den uluslararası sempozyum: Laik eğitimi kazanacağız

YAŞAR GÖKDEMİR

Öğrenci Veli Derneği (Veli-der) tarafından organize edilen ve iki gün sürecek olan “Uluslararası Laik ve Kamusal Eğitim” sempozyumunun ilk günü İstanbul Şişli Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Evi’nde dün tamamlandı. Sempozyumun açılış konuşmasını Veli-der Başkanı İlknur Kaya Bahadır yaptı. Bahadır, “Eğitimin dinselleşmesi, ticarileşmesi, okul güvenliği, sınavlar, yerleştirme, okul dönüştürme temel mücadele alanlarımızı oluşturuyor. Bu sempozyumu neden yaptık; dünyada neler oluyor anlamaya çalışıyoruz. Nasıl bir eğitim talep ediyoruz? Bu soruları yanıtlamak için bu sempozyumu yapıyoruz” dedi.

Ardından “Eğitim: Ne, Nasıl, Kim için, Nerede?” başlıklı ilk oturum yapıldı. Oturumun moderatörlüğünü KESK Eş Genel Başkanı Aysun Gezen yaptı.

İlk sunumu Prof. Dr. Paolo Vittoria yaptı. Dinselleşmeye ve şiddete değinen Vittoria, “Din ve dinselleşme ayrı şeyler. Dinselleşme öğrenciyi kapatır, eşitliği ortadan kaldırır. Dünyanın en güçlü adamı bir pedagog gibi konuşuyor ve ‘Bende çözüm var’ diyor. Çözüm nedir? Öğretmenleri silahlandırmak. O zaman bu sempozyumlara ne gerek var, halbuki gerçek böyle değil” ifadelerini kullandı.

Laik eğitime talep arttı
Vittoria’nın sunumundan sonra Turku Üniversitesi Toplumsal Araştırmalar Bölümü’nden Camilla Kantola “Finlandiya Eğitim Sistemi” başlıklı bir sunum yaptı. Finlandiya tarihi boyunca eğitim sistemiyle gurur duyduğunu ifade eden Kantola, “Eğitim çoğunlukla bütün süreçlerde eşitlikçi bir uygulamayı getirdi ve bu da özgürlüğü getirdi. 80’lere kadar bu çok iyiydi ama son zamanlarda bu biraz değişti. Ekonomik krizle birlikte eğitim alanında bir bütçe kesintisi oldu. Finlandiya’da Ortodoks ve Katolik resmi iki din var. İsteyen için laik eğitim verildi. Son yıllarda laik eğitime olan talep arttı” dedi.

En önemli özelliği parasız olması
Kantola’dan sonra José Martí Küba Dostluk Derneği temsilcisi Gülzerin Kızıler, “Küba Eğitim Sistemi” konulu bir sunum yaptı. Küba eğitim sisteminin her öğrencinin ilgilerine ve yeteneklerine göre eğitim sağladığını söyleyen Kızıler, şunları söyledi: “Eğitim sisteminin en önemli özelliği parasız olmasıdır. 45 günlükten 6 yaşa kadar eğitim tüm çocukları kapsar. Küba’da eğitim toplumsal dönüşümün bir parçası olarak ele alınıyor ve diğer sistemlerle bütünlüklü bir formasyon hedefleniyor.”

Birinci günün ilk oturumunun son sunumunu ise Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Bilimleri’nden Prof. Dr. Rıfat Okçabol “Türkiye’de Eğitimin Dünü Bugünü (Türkiye’de Eğitimin Kırılma Anları) konulu sunumu oldu. Türkiye’de eğitimin kırılma noktalarına dikkat çeken Okçabol, “Gençler hükümetin ‘kindar ve dindar nesil’ yaratma projesine uymuyor. Çocuklarımızı korumalıyız.”

‘Eğitim birey ile toplumu buluşturur’
Birinci günün ikinci oturumu Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri’nden Prof. Dr. Fuat Ercan’ın “Dünyada Eğitimin Ticarileştirilmesi Süreci ve Kamusal Eğitim” konulu sunumla başladı. Ercan, “Neoliberalizm sermaye ve devlet ile hangi toplumda nasıl biçimleniyor ona bakmamız gerekiyor. Eğitim bireyle toplum arasında köprü işlevi görür. Bir toplumdaki eğitim durumuyla geleceğe yönelik çıkarımlar yapabiliriz” dedi.

‘Ayrımcı bir sistem’
Ardından Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri’nden Yrd. Doç. Dr. Ayhan Ural’ın “Türkiye’de Özelleştirmeler ve Piyasalaşma Sürecinin Eğitime Etkisi” konulu sunumuyla devam edildi. Ticari okulun bir ideolojisi olduğunu söyleyen Ural, “Bizi sürekli rekabete süren, ayrımcı, kariyerist bir sistem var” ifadelerini kullandı.

Sempozyum, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri’nden Prof. Dr. Hasan Hüseyin Aksoy’un “Sermayenin İhtiyacı Olarak Meslek Liselerinin Yeniden Yapılandırılması ve Staj yoluyla Çocuk İşçilik” sunumuyla devam etti. Aksoy, “Meslek okullarının istihdamla bağı kesilmiştir. Kendi kendine olumsuzlayan bir yapısı var” şeklinde konuştu.

İlk günün son oturumunun moderatörlüğünü gazetemiz yazarı Turan Eser yaptı. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri’nden Doç. Dr. Ahmet Yıldız’ın “Eğitimin Dinselleştirilmesi Süreci ve Laik Eğitim” konusuyla üçüncü oturum başladı. Birinci günün son oturumu Agnieszka Dziemiamowicz’in “Polonya’da Eğitimin Dinselleştirilmesi ve Mücadelesi” konulu sunumu oldu.

Ardından CHP’li Lale Karabıyık, Prof. Dr. Selçuk Candansayar ve Doç. Dr. Melike Acar dinselleşemeye değinen sunumlar yaptı.