Veli-der’in organize ettiği ‘Uluslararası Laik ve Kamusal Eğitim Sempozyumu’ dün sona erdi. Sempozyum boyunca laik ve kamusal eğitimin önemine değinildi

Veli-Der'in uluslararası sempozyumu tamamlandı: Laik ve kamusal eğitimi hayata geçirmeliyiz

YAŞAR GÖKDEMİR

Öğrenci Veli Derneği (Veli-der) tarafında organize edilen “Uluslararası Laik ve Kamusal Eğitim” sempozyumunun ikinci ve son günü Şişli Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Evi’nde tamamlandı. İki gün süren sempozyumda eğitimin bütün bileşenlerine yer verildi. Geniş katılımla geçen sempozyuma velilerden sendikalara, akademisyenlerden çeşitli eğitim kurumu temsilcilerine kadar eğitimle ilgili bütün bileşenler sempozyumda yerini aldı.

Sempozyumun ikinci gününde ilk oturumun moderatörlüğünü Umay Aktaş yaparken Prof. Dr. Adnan Gümüş, Nurcan Korkmaz, Yrd. Doç. Dr. Beril Taşkın ve oyuncu Müfit Can Saçıntı konuşmacı olarak yer aldı.

İkinci oturumda ise Nejla Doğan moderatörlük yaptı. Bu oturumda öğrenci velileri deneyimlerini anlattı.

Son oturumda Kazım Yılancı moderatörlük yaptı. Ünal Özmen, Mürsel Ünder, Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan, Mustafa Demir, Ayşegül Beşer ve Meltem Figen konuşmacı olarak yer aldı.

“Bugünkü sınav sisteminin mantığı yok”
İkinci günün ilk oturumu “Eğitimde Rekabet ve Sınavlar” konusuyla başladı. Oturumun moderatörlüğünü gazeteci Umay Aktaş yaptı.

Umay Aktaş’ın konuşmasından sonra Çukurova Üniversitesi’nden Prof. Dr. Adnan Gümüş “Eğitimde Ölçme Değerlendirme ve Sınavlar” konulu sunum yaptı. Bugünkü sınav sisteminin bir mantığının olmadığını ifade eden Gümüş, “Geçerliliği yetersiz sınavlardır bunlar. Böyle bir ölçme ve değerlendirme dünyada yoktur” dedi.

“TEOG ve PISA’nın sonuçlarında fark yok”
Gümüş’ün konuşmalarından sonra sempozyum Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri’nden Akademisyen Nurcan Korkmaz “Türkiye’nin Ulusal ve Uluslararası Sınavlardaki Başarı Ortalamalarının Değerlendirilmesi” başlıklı sunumuyla devam etti. “Bizim sınavlarımızla uluslararası sınavlar arasında herhangi bir fark yok” diyen Korkmaz, “Bu sınavları pedagojik açıdan incelememeliyiz. Bu politik, siyasal bir sorundur. TEOG sınavından alınan sonuçlarla PISA sınavından alınan sonuçlar arasında bir fark yok. Bu sınavlar neoliberal düzene uygun. Toplumsal sınıfların yeniden üretimini sağlıyor” diye konuştu.

Korkmaz’dan sonra Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Yrd. Doç. Dr. Beril Taşkın “Sınavlar ve Öğrenciler Üzerindeki Psikolojik Etkileri” konulu sunum yaptı. Taşkın, “Yapılan sınavın niteliğini, etkinliğini ve verimliliğini göz önünde bulunduran bir sistem çocukların ruh sağlığına daha uygun olacak. Bu sistem, çocuklara verilecek güzel, zevkli, eğlenceli bir eğitimi engelliyor” şeklinde konuştu.

Taşkın’ın açıklamalarından sonra oyuncu-senarist-yönetmen Müfit Can Saçıntı “Türkiye’nin Kültür ve Sanat Politikaları Doğrultusunda Sanat Okullarının Ölçme Değerlendirme Sistemi İçindeki Yeri” başlıklı bir sunum yaptı. Saçıntı, “Sunum başlığını hazırlayan arkadaş yöneticilere iltifat etmiş. Bugün kültür sanat politikası yoktur. Bizim kültürle ilgili bakanlığımızın adı Kültür ve Turizm Bakanlığı’dır. Aynı bakanlık Antalya’da bir köydeki işletmenin brokolisinden de bir resim sergisindeki Bedri Baykam’dan da sorumlu” ifadelerini kullandı.

İkinci günün ikinci oturumu moderatörlüğünü Nejla Doğan’ın yaptığı “Atölye Sorunları” konusuyla devam edecekti. Programda yapılan değişiklikle, mücadele veren velilere söz verildi. Emine Korkmaz, Nurdan Boz, Günay Emir, Elif Yüce, İpek Gürbüz ve Orkide Kuleli açıklamalarda bulundu.

“Çocuğumu okul cumaya göndermiş”
Emine Korkmaz, “Ben çocuğumu okula gönderdim. Okul çocuğumu cumaya göndermiş Çocuklara ‘sizin dininiz imanınız yok mu?’ diyorlar. Ben çocuğumun din eğitimi almasını istesem imam-hatibe gönderirdim” diye konuştu.

“Yas tutmak gibi bir şey yapmadım”
Oğlunu okulun fiziki ortamındaki yetersizlikten ötürü kaybeden Nurdan Boz ise, “8 yıldır mücadele etmekten vazgeçmemiş bir anne olarak çocuklarımızın okullardaki güvenliklerinin sağlanmasını tekrar talep ediyorum. Yas tutmak gibi bir şey yapmadım. Hep mücadele ediyorum. Devlete ‘nasıl 6 yaşındaki bir çocuk tuvalette hayatını kaybeder?’ diye anlatmaya çalıştık” ifadelerini kullandı.

İsmail Tarman Ortaokulu’nun velisi Günay Emir, “Bir sabah kalktığımızda okulumuz imam hatibe dönüştürüldü. Çeşitli yerlere başvurularda bulunduk. 6 ay okulun önünde eylemlerimiz oldu. Velilerimiz mücadeleyi hiç bırakmadı.” şeklinde konuştu.

Bostancı İlkokulu velilerinden Elif Yüce, “Başka yere taşınacak okulumuzun yeterli dersliğin olmadığını yarıyıl tatilinden sadece bir hafta önce haberimiz oldu. Yaşadığımız olaylar bir kişi olsa da mücadele etmemiz gerektiğini gösterdi” dedi.
Kavacık Borsa İlkokulu’ndan İpek Gürbüz, “Okul bahçemize kurulacak başka bir kurumdan haberimiz oldu. Özellikle ilkokul bahçemize lise yapacaklardı. Ama biz Veli-der ile karşılaştık. Onların yol göstermesiyle bir direniş yaptık” diye konuştu.

Proje okullarıyla ilgili mücadele eden Orkide Kuleli, “Kendimizden başka umudumuz kalmadı. Sistematik saldırıya karşı örgütlü bir şekilde karşı çıkmalıyız” dedi.

İkinci günün son oturumu “Laik ve Kamusal Bir Eğitim İçin Ne Yapmalı?” konusuyla devam etti. Son oturumun moderatörlüğünü Eğitim-Sen İstanbul 2 no.lu Şube Başkanı Kazım Yılancı yaptı.

“Eğitim alanını kaybedersek başka alanları da kaybederiz”
Son oturumun ilk sunumunu gazetecimizin yazarı Ünal Özmen’in “Türkiye’de Laik ve Kamusal Eğitim Mücadelesi” başlıklı sunumuyla devam etti. Özmen, “Eğitim alanı kamusallıktan çıkarsa diğer alanları da kaybederiz” diye konuştu.
Özmen’in konuşmasından sonra Veli-der’in kurucusu Mürsel Ünder’in “Laik ve Kamusal Eğitim Mücadelesinde Veli-der Pratiği” başlıklı bir sunumuyla sempozyum devam etti. Ünder, “Veli-der olarak laik ve kamusal eğitim içi mücadele ediyoruz ve bunu hayata geçirmeye çalışıyoruz” şeklinde konuştu.

Eğitim-Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan’ın “Laik ve Kamusal Eğitim (Eğitim Mücadelesinde Eğitmen Pratiği)” konulu sunum yaptı.

Sempozyum; Eğit-Der Genel Başkanı Mustafa Demir, Bilimsel ve Laik Eğitim Hareketi’nden Ayşegül Beşer ve Hepimiz İçin Laik Eğitim Hareketi’nden Meltem Figen’in sunumlarıyla son buldu.