VIJAY PRASHAD – Tarihçi Petrol bakanları son olarak Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de toplandı. Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) ve dışındaki ülkelerin bakanları 13’üncü kez bir araya geldi. Toplantıdan önce, tüm gözler Suudi Arabistan ve Rusya’nın üzerindeydi. Rus Enerji Bakanı Alexander Novak ve onun Suudi mevkidaşı Halid el-Falih, petrol fiyatlarına iki farklı yaklaşım benimsedi. Ekonomisi derin […]

Venezuela’nın geleceği Çin’e ve Rusya’ya bağlı

VIJAY PRASHAD – Tarihçi

Petrol bakanları son olarak Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de toplandı. Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) ve dışındaki ülkelerin bakanları 13’üncü kez bir araya geldi.

Toplantıdan önce, tüm gözler Suudi Arabistan ve Rusya’nın üzerindeydi. Rus Enerji Bakanı Alexander Novak ve onun Suudi mevkidaşı Halid el-Falih, petrol fiyatlarına iki farklı yaklaşım benimsedi. Ekonomisi derin bir krizde olan Suudi Arabistan, petrol varil fiyatlarının 95-100 dolara yükseldiğini görmek istiyor. (Şu anda referans petrol fiyatı varil başına 67 dolar.)

Daha çeşitli bir ekonomisi olan Rusya’nın düşündüğü, varil başına 40 dolar seviyesinde bir fiyattı. Aralarındaki gerginlik, toplantının ilgi odağını çaldı. Bu olurken, aynı zamanda, tüm gözler içinde bulundukları vahim durumdan Çin ve Rusya tarafından çıkarılmayı uman Venezuela’ya ve İran’a kaydı.

Petrol dünyasında yaptırımlar

Hem Venezuela hem de İran ABD yaptırımlarıyla yüz yüze. Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton tarafından yönetilen ABD hükümeti, tüm ülkeleri, İran ve Venezuela’dan petrol alımını kesmeye sevk etmeye çalışıyordu. Baskının bir etkisi vardı.

İran ve Venezuela’nın ana petrol alıcılarından biri olan Hindistan, İran’dan yaptığı ithalatta kesintiye gitti. Bakü toplantısında, Venezuela Petrol Bakanı Manuel Quevedo ülkesinin Hindistan’a petrol ihraç etmeyeceğini söyledi. Bu büyük bir açıklama. Dünyanın en büyük petrol ithalatçılarından Hindistan üzerindeki ABD baskısı, İran ve Venezuela’yı daha da sıkıştıracak. 

İran onyıllardır ABD yaptırımlarına maruz kalıyor. Nükleer anlaşmayla küçük bir fırsat oluşmuştu ancak ABD Başkanı Donald Trump anlaşmayı feshetti ve İran’a yaptırımlar sıkılaştırdı. ABD, geçen Kasım’da, içinde Hindistan ve Çin’in de olduğu sekiz ülkeye, altı ay kadar (önümüzdeki mayısa kadar) İran petrolü alması için izin verdi. İran’ın günde 1,25 milyon varil olan petrol ihracatının, 1 milyon’un altına düşmesini isteyen ABD’nin izinleri uzatma ihtimali düşük.

ABD ambargosu, Venezuela petrol ithalatını derinden etkiledi. ABD, Venezuela petrolünün en büyük alıcısıydı. Şimdi durum böyle değil. Petrole ve şimdi altın satışlarına karşı ABD yaptırımları, ülkenin mali durumuna zarar verdi.

İlgi odağı Hindistan

Hindistan, uzun zaman boyunca mümkün olduğu kadar çok kaynaktan petrol alma politikasını izledi. Hindistan’ın ulusal petrol şirketi tarafından yapılan ticari anlaşmalara politika girmezdi. Bu 15 yıl önce, dönemin ABD Başkanı George W. Bush’tan gelen baskıyla değişti. Bush, Hindistan’ın nükleer reaktörleri için nükleer yakıt karşılığında, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nda İran’a karşı oy verilmesini istedi. Ancak Hindistan, yıllar içinde, yaptırımlara aldırış etmeden, Hindistan İran ve Venezuela petrolü almaya devam etti.

Bolton, bir süredir Yeni Delhi’ye İran ve Venezuela’dan petrol alımını durdurması için ciddi baskı yapıyor. Geçen yılın Şubatı’ndan beri, Hindistan, İran’dan petrol ithalatını yüzde 60 kadar azalttı. İran Petrol Bakanı Bijan Zangeneh, Hindistan’ın petrol alımını artırmak için, geçen yıl, İran’ın Yeni Delhi’ye ücretsiz nakliye ve uzatılmış kredi imkânı verebileceklerini söyledi. Fakat bunun yararı olmadı. Devam eden kesintiler, izin süresinin sonu olan Mayıs’tan önce daha da ilerleyecek.

Şubat’ta, Hindistan Petrol Bakanı Dharmendra Pradhan, Quevedo’yla, Venezuela petrol sahalarındaki Hindistan yatırımları dahil, artan petrol alımlarını konuşmak için buluştu. Birkaç gün önce ise Yeni Delhi’de Hindistan’ın petrol için Venezuela’ya rupiyle ödeme yapmasıyla ilgili ciddi bir konuşma yaşandı. Bolton çok öfkeliydi. Hindistan’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Ajit Doval’a eğer Hindistan Venezuela Petrolü alırsa, “bu unutulmaz” şeklinde tehditte bulundu. 12 Mart’ta ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Hindistan Dışişleri Bakanı Vijay Gokhale’ye, Hindistan Venezuela’nın “ekonomik cankurtaranı” olmamalı, dedi.

Avrasya’ya dönüş

Venezuela Petrol Bakanı Quevedo, Venezuela’nın bundan sonra büyük ölçüde Çin ve Rusya’ya petrol ihraç edeceğini söyledi. Çin de Rusya da Venezuela ve İran petrolünün devamlı alıcısı. Bu ekonomilere borçları satın alarak ve altyapı projelerine yatırım yaparak destek oldular. Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro’nun, kamu petrol şirketi PDSVA’nın Avrupa’daki ofisini Lizbon’dan Moskova’ya taşıması önemli. Quevedo, yeni ofisin açılışı için Nisan’da Moskova’ya gidecek. Quevedo Bakü’de, Rus Enerji Bakanı Novak ve Rus petrol şirketi Rosneft’in başkanı Igor Sechin’le görüşeceğini söyledi. ABD’nin Rusya’ya karşı yaptırım uyguladığını ve Çin’e karşı ticaret savaşının orta yerinde olduğunu hatırlamakta fayda var. “Amerikan Güvenliğini Kremlin Saldırganlığından Koruma Yasası (2019)” ABD Senatosu’nda ilgi görürse, bu sadece Rusya ve ABD arasındaki gerilimi artırır. Ne Rusya ne de Çin ABD politikalarına uymak istemiyor.

11 Mart’ta, ABD Hazine Bakanlığı, Rusya-Venezuela  ticaret bankası olan Evrofinance Mosnarbank’a, yaptırım uyguladı. Bu tür hamlelerin duracağıyla ilgili gösterge yok. Aslında, eğer Rusya Venezuela’dan petrol alımını artırırsa, iki ülkenin ve Çin’in birbiriyle ticaretine izin verecek yeni finansal tertibatlar geliştirme ihtimali yüksek. Rusya’nın Venezuela’dan vazgeçmeyeceğinin bir göstergesi, Rosneft’in ham petrol elde etmek için gerekli maddeyi, ABD ambargosuna karşın Venezuela’ya göndermesi. Rosneft, 2014’ten beri Venezuela’ya 6,5 milyar dolar borç verdi. PDVS’nın Rosneft’e 2,3 milyar dolarlık borcu var. Bu yatırım önemli ölçüde ve sadece Rusya’nın Venezuela’daki çıkarını derinleştiriyor.

Ne Çin ne de Rusya, ABD’nin Venezuela hükümetini yerinden etmesini istemiyor. Her ikisinin de bu ülkede ticari çıkarları var. Aynı zamanda ikisi de ABD’nin polis olarak görülmediği, daha çeşitli bir küresel düzeni derinleştirmek istiyor. Çin ve Rusya’nın çeşitliliğe bağlılıkları, ABD’nin İran ve Venezuela’yı sıkıştırma gitişimlerine koydukları sınırla test edilecek.

Eğer Çin ve Rusya, ABD’nin baskısına karşı koyabilir, alternatif finansal mekanizmalar oluşturabilirse, çok kutuplu düzen gerçek olabilir. Eğer başarısız olurlarsa, dünya tek kutuplu tahakküm altında kalmaya devam edecek.

Çeviri: Ömür Şahin Keyif