Vergi cennetleri yasaklanır mı?
Paravan şirketler, fonlar, finans kuruluşları sayesinde paranın sahipleri bilinmiyor. Bu güçlüğü aşmak için uluslararası finans kayıtları gibi bir arşive sahip olmak ve hangi varlık kime ait takip etmek gerekir.
Jon Schwarz
Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu (ICIJ) tarafından yayımlanan belgeler, denizaşırı 14 farklı firmanın sağladığı ağdalı varlık hizmetlerini deşifre ediyor. ICIJ, yayınladığı arşive ‘Pandora Belgeleri’ ismini taktı. Belgelerin içeriği tüm dünyayı ilgilendiriyor çünkü 35 mevcut ya da eski dünya liderinin de finansal manevralar yaparak servetlerini gizleme veya ülkelerinden vergi kaçırma peşinde olduğunu gördük.
ZENGİNLER VERGİ KAÇIRMAYI BİLİYOR
Tabii insanlar umutsuzluğa da kapılabilir. ICIJ’in ortaya çıkardığı kötü niyet ve suistimal öyle büyük ki, mevcut demokratik düzenin sorunu çözme şansı yokmuş gibi görünüyor. ABD’li eski başkan George W. Bush, Amerikalıları 2004 yılında uyarmıştı. Söylediğine göre zenginlere uygulanacak yüksek vergilerin bir anlamı olmayacaktı çünkü “Gerçek zenginler, nasıl vergi kaçıracaklarını biliyorlardı.”
Halbuki uluslararası finans üzerindeki gizem perdesini ve yarattığı adaletsizlikleri kaldırmamamızın önünde hiçbir teknik engel yok. Engel, siyasi sistemden kaynaklanıyor. Üstesinden gelemeyeceğimizi düşünmek zorunda değiliz çünkü Pandora belgeleri ile anladık ki, yasa yapıcılar zenginleri koruyan yasaları yalnızca sponsorları için değil, kendileri için de istiyorlar.
Adeta bir kez daha gördük ki, dünyada insanlar ikiye ayrılıyor. Vergi cennetleri zenginleri vergi yükünden kurtarıyor, bu yükü dünyanın geri kalanının sırtına yüklüyor. Belgeler bize gösteriyor ki, piramidin tepesindekiler sıradan insanların uymak zorunda olduğu bir takım kurallardan muaf tutuluyor.
BLAIR GİBİ İSİMLERİ SİSTEM KORUYOR
Örneğin, Pandora belgelerine göre eski İngiltere Başbakanı Tony Blair kendi ülkesinden 400 bin dolara yakın vergi kaçırmış. Halbuki Tony Blair son 40 yılda İşçi Partisinden çıkmış en önemli liderlerdendi ve ABD’nin demokrat partisi karşısında önemli bir güçtü. Toplumun ortak yararı için herkesin katkıda bulunması gerektiğini savunan ‘liberal siyaseti’ yönetenler Blair gibiler ise, sistem nasıl işleyebilir?
Vergi cennetleri konusunda alınabilecek önlemleri anlamak için, bu sistemin kime hizmet ettiğini anlamalıyız. Vergi cennetlerinin ilk neticesi, ‘vergiden sakınma’ oluyor ve bu iş genelde büyük şirketler tarafından, yasal bir biçimde yapılıyor. Bundan farklı olarak ‘vergi kaçırma’ genellikle gerçek kişiler tarafından, yasadışı şekilde yapılıyor.
Pandora belgelerinin büyük bir bölümünü şirketlerin vergiden sakınması ile değil kişilerin veri kaçırması ile ilgili. İlki için yapılacak şey açık; şirketlerin vergiden sakınmasına engel olmak istiyorsak gelir elde ettiklerini söyledikleri ülkelerde ‘yerel’ vergi sistemi uygulamaya son vermeli, satışlar ya da maaşlar gibi ‘hile yapması zor’ ölçütler ile vergi uygulamalıyız.
VARLIK BİLDİRİMİYLE İLGİLİ YAPTIRIMLAR
Fakat Pandora belgelinin asıl konusu gerçek kişilerin davranışları. Gerçek kişiler vergi cennetleri üzerinden vergi kaçaklığı yapılmasını mümkün kılan iki başlıca olgu var. Birincisi, vergi cenneti ülkeler diğer ülkelerin vergi otoritelerine varlık bildirimi yapmıyorlar. İkincisi, varlıkların gerçek sahiplerinin kim olduğunu gizli tutmayı mümkün kılan yasalar var.
California’daki Berkeley Üniversitesi’nde görev yapan ekonomi profesörü Gabrial Zucman bu soruna yönelik bazı basit bir çözüm önerileri sunuyor. Vergi cennetleri konusunda dünya çapında bir uzman ve kısa süre önce “Ulusların Gizli Servetleri” başlıklı bir kitap yayınladı.
Öncelikle Zucman bu alanda bazı ilerlemeler kaydettiğimizi söylüyor. ABD Kongresi’nde 2010 yılında onaylanan vergi yönetmeliğine dikkat çekiyor. Bu yönetmeliğe göre Bermuda, İsviçre ya da Cayman adalarında faaliyet yürüten bankalar, ABD vatandaşlarına ait hesapları eksiksiz olarak bildirmekle yükümlüler.
Zucman’ın aktardığına göre FATCA denen yeni yönetmelik diğer ülkelerde de benzer önlemler alınmasını teşvik etti. Şimdi ise henüz harekete geçmeyen ülkelerin de çözüme ortak olması ve yabancı bankaların tuttukları varlıkları kişinin vatandaşlı olduğu ülkeye bildirmeleri gerekiyor.
Saray’ı inşa eden Rönesans, vergi cennetine 210 milyon dolar aktardı.
IMF’NİN PAYI BÜYÜK: VERİLER KORUNUYOR
Gelin görün ki paravan şirketler, fonlar ve farklı finans kuruluşları sayesinde bankalar tuttukları varlıkların sahiplerini bile bilmeyebiliyorlar. Bu güçlüğü aşmak için ‘uluslararası finans kayıtları’ gibi bir arşive sahip olmamız ve hangi varlık kime ait takip etmemiz gerekir.
Zucman bunun imkansız olmadığını söylüyor. Buna benzer arşivlerin ABD, Fransa, Belçika gibi birçok ülkede halihazırda oluşturulduğunu ifade ediyor. Bu veri tabanlarının birleştirilmesi çözümü kolaylaştırabilir. Tabii o zaman da bu verilere sahip çıkacak, uluslararası bir finans kuruluşu gerekiyor. Neyse ki böyle bir kuruluş zaten var: Uluslararası Para Fonu (IMF).
Tabii finansal şaşırtma taktiklerini aşmak her halükarda zor olacak. Bu senaryoda anonim şirketleri, fonlar ve diğer finansal varlıkların gerçek sahiplerini tespit etmek için detaylı ve maliyetli çalışmalar yürütmek gerekir ve bu her zaman mümkün olmayabilir.
Neyse ki Zucman’ın çözüm önerisi var. IMF bu kayıtlarda geçen hisse, bono, toprak, mülk gibi varlıkların tamımı için yüzde üç oranında veri uygulayabilir, kişilerin kimlik bilgilerinin paylaşılması durumunda ise vergi iadesi yapabilir.
DENETİMİ YAPABİLEN BİR MEKANİZMA ŞART
Bu durumda adı Pandora belgelerinde geçen kişilerin iki seçeneği olurdu: Varlıklarını gizli tutabilir ve senelik yüzde 3 oranında ödemek zorunda kalırlar. Bu da vergi cennetlerinin cazibesini yitirmesi sonucunu doğurur. Varlıklarını açıklamaları halinde ise zaten yine vergi öderler ve vergi cenneti bir kez daha amacını yitirmiş olur.
Bu tür denetim mekanizmalarını yürürlüğe koymak kolay olmayacaktır. Finansal şeffaflığa karşı çıkanlar, vergi cenneti ülkeleri ‘kurallara uymaya’ zorlayacak mekanizmaların olmadığından dem vuruyorlar. Fakat bu düpedüz yanlış. ABD ve AB’nin aklına estiğinde diğer ülkelere söz geçirecek gücü zaten var.
HALKIN KAYNAKLARI ZENGİNİN CEBİNDE
Biz bunları konuşaduralım, kamuoyunun ortak çıkarları için çalışan bazı örgütler de küresel tartışmalara yön vermeye çalışıyorlar. Oxfam kuruluşundan bir yetkili basına verdiği demeçte “Yapılamayan hastanelerimizin parası işte buralarda” dedi. “Öğretmenlere, memurlara, itfaiyecilere yapılamayan zamlar işte buralarda. Siyasetçiler ya da özel sektör temsilcileri iklim değişikliğine, dönüşüme, şuna, buna para yok dediklerinde, istihdam yaratacak para yok ya da Covid-19 yardımlarına para yok dediklerinde nereye bakılması gerektiğini aslında biliyorlar.”
ABD’de Kongre üyelerinin malvarlıklarını açıklama zorunlulukları yalnızca 1978’den bu yana uygulanıyor. Sıradan Amerikalıların deniz aşırı varlıklarını ülkenin vergi otoritelerine bildirmeleri ise yalnızca 2010 yılından bu yana uygulanan bir zorunluluk. Tüm bunlar finansal sırların geçmişte deşifre edilmesiyle başarıldı, daha fazlası da başarılabilir.
The Intercept’ten çeviren Fatih Kıyman