Hükümetin açıkladığı gelir vergisi dilim tutarlarına bir tepki de KESK’ten geldi. Konfederasyondan yapılan açıklamada, “Vergide adalet istiyoruz! Adaletsiz gelir vergisi dilimleri ile maaşlarımızın eritilmesine son verilmelidir!” dendi. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın yıl sonunda yayımladığı Gelir Vergisi Genel Tebliği’nde en düşük gelir vergisi dilimi 18 bin lira olarak saptanmıştı. Buna göre, emekçiler yıl içinde gelirlerinin 18 […]

Vergide adalet istiyoruz!

Hükümetin açıkladığı gelir vergisi dilim tutarlarına bir tepki de KESK’ten geldi. Konfederasyondan yapılan açıklamada, “Vergide adalet istiyoruz! Adaletsiz gelir vergisi dilimleri ile maaşlarımızın eritilmesine son verilmelidir!” dendi.

Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın yıl sonunda yayımladığı Gelir Vergisi Genel Tebliği’nde en düşük gelir vergisi dilimi 18 bin lira olarak saptanmıştı. Buna göre, emekçiler yıl içinde gelirlerinin 18 bin TL’yi aşması durumunda yüzde 20 kesintinin olduğu bir üst vergi dilimine çıkacak ve böylece daha fazla vergi ödemek zorunda kalacak.

KESK’ten yapılan açıklamada, bu açıklanan tutarlar nedeniyle milyonlarca işçi ile kamu emekçisinin bu yıl bir üst vergi dilimine daha erken gireceği, dolayısıyla ceplerinden çıkan gelir vergisi tutarının artacağı belirtildi.

Vergi adaletsizliği sürüyor

Açıklamada şu ifadeler kullanıldı: “Vergide adalet dendiğinde ilk akla gelen az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınmasıdır. Ancak dünyanın en adaletsiz vergi sistemlerinden birine sahip olan Türkiye’de yıllardır bütün vergi yükü ücret geliri ile yaşam mücadelesi veren işçilerin, kamu emekçilerinin omuzlarına yıkılıyor. Adil bir vergi sisteminin az ya da çok geçerli olduğu ülkelerde toplam vergilerin yüzde 70’i kazançtan-gelirden alınan vergilerden (kurumlar vergisi, servet vergisi, gelir vergisi gibi doğrudan vergiler) yüzde 30’u ise tüketimden alınan vergilerden ( KDV, ÖTV gibi dolaylı vergiler) oluşuyor. Ancak söz konusu oranlar Türkiye’de tam tersinedir. Toplam vergi gelirlerinin dörtte üçü, ücret geliri ile yaşam mücadelesi veren kamu emekçilerine, işçilere, asgari ücretlilere ve tüketicilere yıkılmıştır.”

Kazançtan-gelirden alınan vergilerde yaşanan adaletsizliğin de her geçen yıl derinleştiğine vurgu yapılan açıklamada, “Bu yıl olduğu gibi hemen her yıl gelir vergisi dilim sınırları düşük tutulmakta böylece milyonlarca kamu emekçi, işçi her yıl biraz daha erken bir üst vergi dilimine girmektedir. Dolayısıyla ceplerinden çıkan gelir vergisi tutarı da her yıl daha fazla artmaktadır” dendi.

Nasıl düşük tutuluyor?

Açıklamaya göre, gelir vergisi dilimi tutarları belirlenirken ekonomik büyüme ve milli gelir artışı dikkate alınmadığı gibi tüketici enflasyonu (TÜFE) da dikkate alınmıyor. Bunun yerine bir yıllık dönemde ÜFE’deki ortalama artışı gösteren Yeniden Değerleme Oranı (YDO) dikkate alınıyor.

Eğer gelir vergisi ikinci dilim sınırında 2009 yılından itibaren TÜFE oranı dikkate alınsaydı, bugün 18 bin olarak belirlenen tutar 21 bin 198 lira olacaktı.

Üstelik gelir vergisi dilim tutarları, her yıl olduğu gibi bu yıl da YDO oranının altında belirlendi. 2018 yılında 14 bin 800 lira olan birinci dilim tutarı, bu yıl yüzde 21,6 artışla 18 bin liraya çıkarıldı. Oysa TÜİK verilerine göre 2018 yılı YDO oranı yüzde 23,73.