39 yıl önce, bugün kapılara çarpı atılarak başlamıştı. Maraş Katliamı, bu toprakların dinmeyen acısı ve vicdanlarda kırmızı çarpıları andıran izlerin yarasıdır. Maraş’ın yarası artık sadece Maraş’ta değil, sürgündedir, her yerdedir. Acısı ve mağdurları sınırlar ötesinde sürgündedir. İnsanlık suçu bu katliam sonucu, on binlerce insan, topraklarından, iç ve dış zorunlu göçe mecbur bırakılmıştır. Yaraları sarmak, yüzleşmek ve hesap vermesi gereken kamu gücü umursamazlığa devam etmekte ve ecdatlarının zihniyetlerini yaşatmaktadırlar. Katilleri kollamış, sorumluları gizlenmiş Maraş Katliamı hakkında, hesap vermekten kaçanlar, daha da ileri giderek Maraş’ta öldürülen yüzlerce canın anısına düzenlen etkinlikleri yasaklama insafsızlığını da göstermişlerdir.

İnsanlık suçlarıyla ve tarihin karanlık kuyularında unutulmaya bırakılmış katliamlarla yüzleşmekten kaçan bu ülkede, katliam mağdurları, vicdanların, travmaların ve acıların sokaktaki sesi olarak, Maraş Katliamı’yla yüzleşme çağrısı yapıyor. Ellerinde karanfillerle yitirdiklerini anarken, yasaklara ve baskılara rağmen adalet arıyorlar. Yıllardır binlerce polisin, onlarca TOMA ve zırhlı araçların arasında, yasaklanmış yaslar ve yüzleşilmemiş katliamlar için adalet peşinde olanlar, usanmıyorlar, yorulmuyorlar, unutmuyorlar ve unutturmuyorlar. Katliamlara tanık olmamış yeni genç kuşaklara devredilen mirasta, bu katliamların acıları ve yüzleşmek için “unutma” nasihati var. Devlet aklı, hangi yolu ve yöntemleri denerse denesin, toplumun hafızasına derin izler bırakmış insanlık suçu katliamları ve vicdanlardaki adalet arayışını silemiyor. Devletin katliamlarla yüzleşmekten kaçan zihniyetine karşı, toplumsal hafıza, bu ülkenin karanlıkta kalmaması, unutulmaması ve yüzleşmek zorunda olduğumuz katliamları kuşaktan kuşağa taşıyor.

“Unutma, unutursan tekrar hatırlatırlar” diyorlar. Bir daha insanlık suçlarına geçit vermemek ve demokratik toplum olmak için, tarihsel yüzleşmenin ve hukuksal hesaplaşmanın zorunluluğuna işaret ediyorlar. Her yıl olduğu gibi, bu yılda, 23 Aralık’ta, Maraş Katliamı lanetlenecek. Ağıtları umuda dönüştürmek için, katliamla yüzleşme talebi dile gelecek ve inadına adalet aranacak. Devlet aklı katliamların üstünü örtmeye, mağdurlar ise açmaya kararlı. Devlet barikat kuracak, mağdur ise barikatları adalet arayışı ve vicdanıyla ile aşacak. Bu yıl Alevi Bektaşi Federasyonu, Alevi Kültür Dernekleri, Pir Sultan Abdal Derneği, Hacı Bektaşi Veli Anadolu Kültür Vakfı, Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu, yöre dernekleri, siyasi ve demokratik örgütleri başta katliamın izlerinin silinmediği Maraş Selim Yörük Mahallesi olmak üzere, Türkiye’nin ve dünyanın bir çok ülkesinde toplanacaklar. Maraş Katliamı için adalet arayışını gündeme taşıyacaklar ve yaşamı yitiren canların anıları önünde saygıya duracaklar.

Aleviler, Maraş ve benzeri tüm bu insanlık suçu katliamlarla yüzleşme çağrısı yaparken, “Maraş katliamının tüm yönleriyle yeniden ele alınmasını ve katliamla ilgili tüm gerçeklerin açıklığa kavuşturulmasını” dile getiriyorlar. Maraş, Çorum, Sivas ve Gazi katliamlarının yeniden ele alınması zorunludur. Yargıya müdahale edilmeden bu davaların yeninden görüşülmesi için hukuksal adımların atılmasına ihtiyaç vardır. Zira bu davaların hiç biri, kamuoyu ve mağdurların vicdanlarını ikna edememiştir. Geçmiş çok temiz değil. İnsanlık suçlarıyla dolu karanlık bir tarih aydınlanmalı. O yüzden geçmişin bizden talebi var; karanlık tarihe hukuksal ve siyasal ışık tutmamızı istiyor. Hukukun evrensel değer ve ilkelerine göre ışık tutacağımız o kadar çok karanlık adres var ki, orada halen yoksullar, işçiler, emekçiler, Aleviler, Ermeniler, Kürtler, Ezidiler, Süryaniler, Rumlar ve daha birçok katliamla eksiltilen ama tüketilemeyen insanlar oturuyor. Ve bu insanlar halen bir adalet içeren cevap bekliyor. O günlerde Maraş’ta kapılara kırmızı çarpıları koyanları, bu çarpıları attıranları, katilleri, vur emrini verenlerin, katliamın arkasındaki ulusal ve uluslararası bağlantıların ortaya çıkarılması gerekiyor.

Dün Maraş’ta kapılara kırmızı çarpı atanlar yargı önüne çıkarılmadığı için, bugün Malatya, İstanbul, Didim, Bursa, Adıyaman, Ankara ve Hatay’da yaşayan Alevilerin kapılarına dikiliyorlar. Farklı kimlikleri, inançlarından ve düşünsel yaklaşımlarından dolayı katletmek bir insanlık suçudur. Irk, dil, din, düşünce ve cinsiyet bölücülüğüne dayalı toplumsal kutuplaştırma üzerinden siyaset kurgulayanlar, insanlığa ihanet eden suçların en büyüğünü işlemektedir. Etnik ve dinsel ırkçılık ve ayrımcılık suçtur ve bu suçu işleyenler, insanlığa ihanet suçuyla yargılanmalıdır.

Maraş’ta da insanlığa ihanet suçu işlenmiştir. Bu ihanet suçu görülmeden, göstermelik davalar yenilenmeden, aydınlık, barışçıl ve huzur dolu bir gelecek inşası mümkün olmayacaktır.