Salgın günlerinde Hans’ın George’un memleketlerinde hükümetler halkın kirasını, maaşını öderken…

Türkiye’de cep telefonları günde iki kez ‘IBAN’, ‘10 TL gönder’ mesajlarıyla öterken…

65 yaş üstü kolonya ve maskeyi ‘Godot’ misali beklerken...

Cumhurbaşkanlığı’na dünyada hiçbir liderin aklına gelmeyecek fikir geldi:

‘Magazin programlarında Miami’deki evlerini, lüks otomobillerini, malikanelerindeki havuzları sergileyen şarkıcılara destek için seyircisiz konserler düzenleyelim.’

Türkiye’nin ‘Marie Antoinette’i Coşkun Sabah boşuna dememiş:

“15 milyon liralık gayrimenkulüm, bankada 450 bin liram var. Pandemiye 3 ay dayanabilirim. Beni parası olan anlar...”

Her fırsatta şarkıcıları Saray’a götüren, ‘Cumhurbaşkanlığı Şakşakçılık Orkestrası’nın menajeri Polat Yağcı ekmek yiyemeyenlere pasta kıvamında sunulacak konserler için sahneye çıktı. Halkın vergileri emrine amadeydi.

★★★

Kuruçeşme’de İstanbul Boğazı’na sıfır otoparka 1.5 milyon TL’ye Eurovision’u kıskandıracak dev sahne kurulurken Sivas’ta 93 yaşındaki Süleyman Dede, ‘Biz Bize Yeteriz’ kampanyasına bağışını maskeli görevliye teslim ediyordu. Arkasında kerpiçleri dökülmüş, pencereleri naylon kaplı virane evi görünüyordu.

BAĞIŞÇI Süleyman Dede, İHTİYAÇ SAHİBİ Ajda Pekkan’ın konserini izlemedi. Zaten neredeyse kimse izlemedi. Cumhurbaşkanlığı’nın Youtube kanalındaki canlı konserin son şarkısında 7 izleyici vardı…

Adıyaman’da da 9 yaşındaki Cemre, kumbarasını BAĞIŞlamıştı, kızına doğum gününde pembe minibüs hediye eden Demet Akalın, 200 bin TL’lik DESTEK için sahneye çıktı. ‘MihrİBAN’ türküsünde detone olmasına ‘Allah’ın sopası yok’ denir de konserde “Hiçbir dünya liderinin akıl edemediği bu konser için Sayın Cumhurbaşkanımıza teşekkür ederim” performansına ne denir?

Gerçi Sibel Can’ın nezaket kraliçesi, iyilik meleği ses tonuyla yaptığı ‘övgü’ de unutulmaz:

“Sayın Cumhurbaşkanımız her zamanki gibi en güzel şeyleri düşündü...”

Bu konuşmadan sonra ‘Padişah’ şarkısının ‘Bu devirde kimse sultan değil, hükümdar değil…’ sözleri uygun kaçmamıştı ama Ahmet Kaya’nın ‘Kendine İyi Bak’ ve ‘Kum Gibi’ şarkılarının o sahnede söylenmesi kadar yaman çelişki olamazdı. Üstelik ‘Kendine İyi Bak’ın sakıncalı görülen yarısı sansürlendi. Ahmet Kaya yaşasa ağız dolusu neler neler derdi…

★★★

İddiaya göre; Serdar Ortaç, Alişan, Uğur Işılak, Hande Yener, Yavuz Bingöl, Muazzez Ersoy’un da arasında olduğu 60’tan fazla şarkıcıya 80 bin ile 350 bin TL arasında ödemeler yapıldı. Canlı konserler internette de ‘seyircisiz’ kaldı.

Ayrıca Yeditepe İstanbul Konserleri’nin ilki olan Ajda Pekkan konseri, Cumhurbaşkanlığı’nın Youtube kanalında yayımlanmasına dakikalar kala ertelenmişti. Gerekçe Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın aynı saatte TRT’de yayına çıkacak olmasıydı. Gerçi 7 kişi TRT ve Erdoğan için büyük kayıp olmazmış. Ama sırf bu nedenle konser takvimi ve hazırlanan tüm afişler değiştirildi.

★★★

Tepkiler artınca Cumhurbaşkanlığı bir açıklamayla konsere ‘30 milyon TL’ harcandığı iddialarını yalanladı. Ama halka ne kadar parasının dağıtıldığını söylemeye gerek görülmemişti. Müzik sektörünün emekçilerinin arkasına gizlendi şarkıcıların bol sıfırlı kaşeleri. “5 bin müzik sektörü emekçisine destek olundu” denildi. ‘Bir ünlü kaşesi kaç emekçinin alınteri eder?’ kısmına hiç girilmedi.

Saray’ın inleyen nağmelerini dinledik ama biter mi?

Başladı aynı siyasi nakarat ve karşı harekat.

Saray’ın açıklamasında dava tehditleri savurulurken trol orduları süngülerinde #MüzikSusmayacak etiketiyle hücum ettirildi. Eleştirenler hain ilan edildi.

Medyanın batık amiral gemisinin kaptan köşkündeki köşe yazarı “Niye Saray’a gitmeyenler yok” diyerek eleştirirmiş gibi yapmıştı.

5’inci günün şafağında assolistler emekçi dostu postunda göründü. Aldıkları paraları açıklamazken “Bu sektörden kaç kişi ekmek yiyor biliyor musun...” diyorlardı. Muhtemelen orkestradaki müzisyenlerin 200-300 TL yevmiye aldıklarından bile habersizdiler. Saray talimatıyla aynı anda Cumhurbaşkanlığı’na ve İletişim Başkanlığı’na teşekkür mesajları paylaştılar. Hatta trollerin #MüzikSusmayacak etiketini kullandılar.

★★★

İşte bazen böyle olur.

Bir konser serisi bile ülkenin siyasi, sosyal, ekonomik ve ahlaki halini anlatmaya yeter.

Peki iktidar yoksuldan alıp zengine verecek kadar aklını nasıl yitirdi?

Annelerin çocuklarını “Arkadaşlarının önünde tostunu yeme, özenirler” diyerek yetiştirdiği ülkede nasıl oldu da halkın gözünün içine baka baka vergilerini yiyen assolistler türedi? Ve bunu nasıl savunabildiler?

Ama ne yapsalar nafile...

Süleyman Dede’nin, 9 yaşındaki Cemre’nin hükümete bağış yaptığı günlerde halkın vergilerini ceplerine indirdikleri hep hatırlanacak.

O sahneye çıkmayanlar haklı olarak gurur duyacak. Kimi zaten Saray’dan üstü çizilen, duruşları her daim net sanatçılar kimi ise bu sahneye gönlü razı gelmeyen isimler.

Müzik dünyasındaki söylentilere göre; Emel Sayın teklifi kabul etmeyenler arasında. Tarkan’ı söylemeye zaten gerek yok. Daveti farklı mazeretler göstererek reddedenler arasında Bülent Ersoy, Hadise, Gülşen, Hakan Altun, Soner Olgun, Metin Arolat gibi çok isim sayılıyor.

Keşke açık açık konuşsalar.

Keşke Ahmet Kaya hayatta olsa...

‘Kendine iyi bak’ şarkısındaki gibi söylese:

“Bu hep böyle böyle gider mi...”