Aslı Gön 2001’de Malina’da “EDSA’ya git, siyah giyin” mesajını aldıktan sonra binlerce kişinin aynı caddede buluşması ya da yıllar sonra 2013’te Türkiye’de Gezi Olayları sırasında telefonla çekilen videoların paylaşılması toplumsal hareketler ve yeni iletişim teknolojilerinin bir araya gelişine verilebilecek örneklerden. Peki, görüntü ve eylemin bir araya gelmesi ne anlama geliyor? Sosyal ağlarda özellikle video aktivizmi […]

Video aktivizm: Görmekten göstermeye giden çetrefilli yollar

Aslı Gön

2001’de Malina’da “EDSA’ya git, siyah giyin” mesajını aldıktan sonra binlerce kişinin aynı caddede buluşması ya da yıllar sonra 2013’te Türkiye’de Gezi Olayları sırasında telefonla çekilen videoların paylaşılması toplumsal hareketler ve yeni iletişim teknolojilerinin bir araya gelişine verilebilecek örneklerden. Peki, görüntü ve eylemin bir araya gelmesi ne anlama geliyor? Sosyal ağlarda özellikle video aktivizmi üzerine düşünmek ve bu konuyu farklı açılardan ele almak neden önemli? Farklı, kolektif, merkezsizleşmiş bir iletişim ağına neden ihtiyaç duyuyoruz? İmge rejimi ve gerçeklik arasında kurduğumuz ilişkiyi; ticari bir faaliyet alanı haline gelen, iktidar ilişkilerini meşrulaştıran ana akım medya karşısındaki alternatifleri düşünüyor muyuz? Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı tarafından yayınlanan Video Aktivizmde Kavramlar Sorunlar Uygulamalar sayısız habere ve görsele maruz kaldığımız günümüzde, bu konuda soru soran ve soru sormayı teşvik eden kolektif bir çalışma. Kitap, video aktivizmi ele alırken iki temel sorudan hareket ediyor: Video neler yapabilir? Video ile neler yapılabilir? Teori ve pratiği birlikte düşünen bu sorulara cevap aramaksa konuya farklı açılardan yaklaşmayı gerektiriyor. Okurken,ana akım medyada görülmeyenlerin haberini yapmanın elinizdeki teknolojinin bir tuşuna basmaktan çok daha fazlası olduğunu anlıyorsunuz.

Kavramların izinden giderek alanyazının ihmal edilemeyeceğini gösteren ilk bölümde Ahmet Taylan ana akım medyanın güncel durumunu ve alternatif medyanın olanaklarını yazarken, Faruk Çayır hem video aktivistlerin yaşayabileceği sorunlara dair hukuki bir çerçeve çiziyor hem de video görüntülerinin delil statüsünü değerlendiriyor. Gülsüm Depeli hemen herkesin video çektiği ya da çekebileceği bugünlerde bu pratiğin etik temellerini sorgulamanın son derece önemli bir sorumluluğu da beraberinde getirdiğini; bu nedenle de video aktivistin gerçeklik, tanıklık ve bakış ile kurduğu ilişkinin etik ile bağlantılı önemli unsurlar olduğunu dile getiriyor. Bu bölümdeki son yazıda Gülüm Şener ise alanda yapılan çalışmalar ve gözlemlerden hareketle, ağ iletişimi içinde değerlendirdiği video aktivizminin tanımını, türlerini, sosyal ağlardaki rolünü, videoların alternatif dağıtım ve gösterim yollarını ele alıyor.

İkinci bölümdeki metinleri bir arada tutan iki kavram teknik ve teyit. Videonun yapım ve yapım sonrası aşamaları, başka bir deyişle sokakta ve kurguda olmak, içerik ve teknik arasındaki ilişkiyi düşünmek, görsel-işitsel dilin ve biçimin önemsenmesi demek. Nihan Gider Işıkman’ın çekim yapmak üzere kullanılabilecek ekipmanları tanıtarak, program ve uygulama önerileri ile pratikte yararlı olacak teknik desteği sağladığını söyleyebiliriz. Witness adlı örgüte ait iki metinden görgü tanığı videoların insan hakları haberciliğinde nasıl kullanılacağını, kullanılmadan önce videoların hangi aşamalarla doğrulanabileceğini, etik belgeleme ilkelerini ve bu konuya ilişkin sorulacak temel soruları öğrenmek mümkün. Yerel ve küresel pratiklere yer veren son bölümde ise Şirin Fulya Erensoy’un Karahaber ve Seyri-i Sokak video eylemcileri ile gerçekleştirdiği röportaj, eylemcilerin kişisel ve kolektif deneyimleri paylaşmalarının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlatıyor bize. Direnişi görüntülemek, toplumsal mücadelede yer alanların haberini yapmak ve o mücadele içinde eyleme geçmek üzerine birlikte düşünmenin video aktivizmin ayrılmaz bir parçası olduğunu anlıyorsunuz. Artıkişler Kolektifi, bak.ma’dan Özge Çelikaslan ve Alper Şen ile BalıkBilir-İnadına Haber’den Onur Metin’in yazıları yaptıkları çalışmaların teorik ve pratik izini sürüyor. Görüntü kaydetmek ve biriktirmek sivil bir faaliyete dönüşürken arşiv kavramını sorgulamak bize neler söyleyecek? Toplumsal hareketler tarihi içinde biriken bu görüntüler politik itaatsizliğin kolektif hafızasını oluşturduğu kadar uygulanan her yeni taktikle devam eden otonom bir pratiğe de dönüşerek belgelemenin kendisini bir eylem olarak tanımlama olanağı yaratıyor. Tarafsızlık iddialarıyla üretilen sayısız görsel malzeme karşısında görüntüyü iktidarın otoriter bakışına teslim etmemek eylemin, göründüğü kadar kolay olmayan ama ondan ayrı kalamayacak bir parçası. Son yazı ise Meksika’nın Chiapas Eyaleti’nde bulunan yerel Maya örgütü Zapatistalar’ın otonom video yapım sürecini nasıl ve neden başlattığını, yerli halkların ve kültürlerin tanınmaması durumunda yerli medyanın işleyişini ve verdiği ürünleri 1990’ların ortalarından başlayan mücadele sürecine okurları katılımcı bir okumaya teşvik ederek anlatıyor.

Kitapta yer verilen teorik tartışmalar, örnekler ve deneyimler görmekten göstermeye geçmenin her aşamasında düşüncenin ve eylemin biraradalığını vurguluyor. Elbette video aktivizmi içinde üretilenlerin paylaşımıyla göstermekten görmeye tekrar döndüğümüzü de unutmayalım. İmgeleri üretenlerden olmayanların da paylaşıma giren her imge üzerinde aynı sorumlulukla düşünmesi gerekir. Video Aktivizmde Kavramlar Sorunlar Uygulamalar hem bir başvuru kaynağı hem de bir el kitabı ama en önemlisi merak etmeye yönelten ve yeni sorular sorabilmek için bizi cesaretlendiren bir kitap. Bu soruları üreterek de izleyerek de sorabiliriz. Sonuçta, her ikisi de aynı mücadelenin içinde değil mi?