Attila Aşut

yazievi@yahoo.com

“İkinci Yeni”nin son temsilcisi Ülkü Tamer de ayrıldı aramızdan. O, başkalarına hiç benzemeyen çok özgün, çok naif, çok renkli bir ozandı. Hüznü de, neşesi de, ironisi de tam kıvamındaydı! Nisan’ın ilk günü yaşama gözlerini yummasını biraz da onun şakacı kişiliğine yorduk. Sanki dostlarına “Nisan Bir” şakası yaparak bu dünyadan göçmüş gibiydi…

Ülkü Tamer yazardı, gazeteciydi, yayıncıydı, çevirmendi, oyuncuydu, sinema tutkunuydu… Ama her şeyden önce has bir ozandı. Üstelik kendi döneminin öncülerinden…

•••

Ülkü Tamer’in bir özelliği de yazım imlerine ve kimi harflere düşkünlüğüydü. Nokta, virgül, yumuşak g, onun şiirinin vazgeçilmezlerindendi…

Yazım imleri arasında kendine en yakın bulduğu ise “virgül”dü. Ne kadar mı yakın? Bir kitabının adını “Virgülün Başından Geçenler” koyacak kadar…

“Virgül Şiir Yazıyor” şiirinde şöyle demişti:

“Çiftçinin oğlu büyüyünce çiftçi olur,
Virgül sanırım şair olur,”

Ardından yazıp konuşanlar da onu hep “virgül”le özdeşleştiren tanımlamalar yaptılar.
PEN Türkiye’nin açıklamasında da “virgül” vurgusu ağırlıklıydı:

“Şiire virgülü eklemişti, şimdi bir virgül eksildi. Şiirin de, virgülün de boynu bükük kaldı. Ülkü Tamer, virgülün şairi. Böyle bir alçakgönüllülük ancak virgülde bulunur. Şiirde, başka uğraşlarında, hayatta kendini şiirin bir parçası kıldı, virgül oldu.
Virgül şakacıdır, şendir, kendini sıradanlaştırmayı bilendir, noktaya, ünleme, noktalı virgüle yol açar, yer verir, bazen ünlem, bazen üç nokta, bazen nokta, ama en çok da soru işareti yerine geçer Ülkü Tamer’in şiirinde. Boşluk şiire nasıl dahilse, virgül de şiirin bahçesindeki çocuktur.”

Güray Öz, “Boynunu öne doğru eğmiş bir virgül”e benzetti onu.

“Yüzü, yeryüzü, şiirin yüzü, hepsi bir virgüle sığacak kadar iyiydi, güzeldi, sevinçliydi onun dizelerinde” dedi Haydar Ergülen.

“İkinci Yeni’nin Virgül’üdür Ülkü Tamer, duraklama, nefes alma işareti” diye söz etti ondan Hüseyin Ferhad…

•••

Bu köşede yazım imleri üstüne az yazı yazmadım. Bunlardan biri de Ülkü Tamer’in kitabının adından ödünç aldığım “Virgülün Başından Geçenler” başlıklı yazımdı (BirGün, 27 Ağustos 2012). Ne mutlu bana ki Ülkü Tamer yaşarken yazmışım şu satırları:

“Virgül deyip geçmeyin; boyuna bosuna bakıp küçümsemeyin! Boyu küçük, beli bükük olsa da, noktalama imleri arasında virgülün yeri ve işlevi çok önemlidir. Kullanıldığı yerler de hayli çeşitlidir. Eşgörevli sözcük ya da sözcük öbekleri arasında hiç sektirmeden yerini alır. Sıralı tümceleri ayırmada, uzun tümceleri anlaşılır kılmada çok işimize yarar. Ünlem ve seslenme sözcüklerinden sonra bize soluk aldırır, vurgulamak istediğimiz sözleri öne çıkarır, ama en çok da tümce içindeki değişik öğelerin birbirine karışmasını önlemek için vardır.

Gereksiz kullanılan virgül, yazının akışını bozar, üstelik görsel kirlilik yaratır. Ama onun eksikliği de yazıda duraksamalara, anlam kaymalarına yol açar. Özetle söylemek gerekirse, virgülün azı karar, çoğu zarardır!

Yazıyla, yazma uğraşıyla içli dışlı olanlar; bu işin sancısını çekenler çok iyi bilirler virgülün değerini. Bilge yazarlar, ozanlar; hor görmek şöyle dursun, hep sevecen duygularla gözetip korumuşlardır onu!

Türk yazınında virgülün hakkını veren, onu yücelten kalemlerin başında Ülkü Tamer gelir. Yazılarında ve şiirlerinde sıklıkla anar virgülün adını. Anmakla da kalmaz, kimi zaman övgüye boğar bu gözağrısını! Sözgelimi, ‘Virgül, noktalama işaretlerinin en alçakgönüllüsüdür. Böbürlenmelerden, caka satmalardan hoşlanmayanların simgesi…’ der onun için.”
Ülkü Tamer’in virgül sevgisi öylesine güçlüdür ki; bu gösterişsiz, kendi halinde noktalama imi için şiirler bile yazmıştır. Dahası, Tamer’in 1965 yılında yayımlanmış dördüncü şiir kitabının adı, Virgülün Başından Geçenler’dir. İşte bu kitaptaki “Virgülün Kılıcı” şiirinden birkaç dize:

Nedir bu telaşınız, korkmayın çocuklarım,
Sonunda cezasını bulur o öcü sansar,
Kafam karışır sonra böyle bağırırsanız,
Virgül elbet yetişir, burda Ülkü Tamer var,

Dünyada virgül için “aferin” çekmiş ve de şiirini virgülle bitirmiş bir başka ozan var mıdır acaba? Şimdi de Ülkü Tamer’in bu ilginç şiirine kulak verelim:

AFERİN VİRGÜL SANA
Aferin virgül sana sansara dikkat!
Bekçi gibi düdüğünü uzaktan çalıyor
Uzaktan çiftliğe bir ölüm çiziyor
Virgül sana aferin bence çok önemlisin
Belki nokta değilsin ama virgülsün;
Ödevimin sonuna nokta koyarım;
Sansarın boynuna ben silgi astım
Silsin diye burnuyla pençelerini
Sen çok cesursun virgül saklanmıyorsun
Çünkü silgilerden hiç korkmuyorsun.

Sana aferin virgül silgi sansarı sildi
Bütün düşmanlar öldü silgi de öldü;
Piliçler geri dönsün çiftçinin yatağından
Tirenle geri dönsün ördek şeftiren olsun
Tavuklar bando çalsın horoz da teftiş etsin
Kazlar madalya versin sana virgül aferin
Çünkü sansara bile meydan okudun.

Mor bir kalem gelecek siz hepiniz uyurken
Düşmanlar öldü diye mışıl mışıl uyurken
Bir denizi kümesin duvarına çizecek
Ben boğulunca defterler üzülecek
Öğretmenime kızdım kıskansın seni nokta
Sana nişan takmadım ama gücenme virgül
Çünkü bu şiirim virgülle bitecek,

•••
Virgülün babası öldü!
Şiirin ve yazım imlerinin iki gözü iki çeşme şimdi…
“Ben sana teşekkür ederim, beni sen öptün” demişti ünlü bir şiirinde.
Gerçekte Ülkü Tamer’e hepimizin teşekkür borcu var. Ama en çok da virgülün…