Fotoğraf sanatçısı Murat Germen, Fikret Otyam Sanat Merkezi’ndeki “Feyezan” sergisinin ismini Covid-19 salgınında ruh sağlığını koruyabilmek için içinde bulunduğu üretim temposundan aldığını ifade ediyor.

Vizörden feyezan

İbrahim Karaoğlu

Günümüzde pek çok aygıt, belirsiz bir kadrajın içinde itina ile gözetliyor bizi. O kadrajın belirlediği bir fotoğraf karesinin ve film çerçevesinin içi kadar özgürlüğümüz. Düşlerimizden ayıklanmış bir çerçeveye sığamamanın sancısıyla duruyoruz orada. Durmadan kurgulanıyor yaşantımız. Ve o kurgunun içine görmek istedikleri gibi dâhil ediyorlar bizi. Bazen çerçevelerimiz çakışıyor birbiriyle, görüntü kayıyor, sekiyor; dekadraj. Kaygılarımızı, korkularımızı çoğaltıyor müphem kör alanlar… Bu monologlarla dolandım durdum Murat Germen’in “Feyezan” sergisini. Sonra, bir kahve molasında, sergi için hazırladığı sunuyu okudum. “‘Fiziksel mesafe’ diyemediler de ‘sosyal mesafe’ buyurdular dünyayı yönetenler, çünkü istedikleri bu! Birleşmeyelim, hep ayrılalım, ayrışalım; fikir ve dava birliği içinde olmayalım! Ne kadar çok alt grup bölünmesi olursa o kadar iyi, onları birbirine çatarsın; onlar birbirini yerken keyfine bakarsın! İnsanları bedenen birbirinden ayırarak birçok şeyi çevrimiçi ortama yığıyorlar ki insanların kişisel ve mahrem verilerini daha kolay toplayabilsinler; eğilim araştırması adı altında da eğilim belirlesinler ve bize istedikleri yaşam formlarını dikte edebilsinler. Onların dayattıklarını tükettikçe tükenelim, biz tükendikçe onlar bizi ticari tıp marifetiyle tekrar tüketmek üzere diriltsinler: Zamane pilleri gibi; tüket, şarj et, tüket, şarj et, tüket, şarj et, tüket!” Ve yeniden gezmeye başladım sergiyi.


Fotoğrafın görsel varlığını kendine özgü bir görme biçimiyle anlamlandıran, varsıl imgeleriyle sezgilerimizi çoğaltan yetkin bir sanatçının bu görkemli sergisi unutulmaz bir sanat şöleni oldu benim için. Uzun süren görüntü akışının içinde yer yer aynalarla karşılaştım. İçgüdüsel bir irkilmeyi yaşatıyor ilk karşılaşma. Bende öyle oldu. Sonra, görsel bir imgeye dönüştüm aynaların içinde. Ve yıllar öncesinden, Maurice Merleau-Ponty’den kalan “Ayna ise şeyleri gösterilere, gösterileri şeylere, beni başkasına ve başkasını bana dönüştüren bir evrensel büyünün aletidir.” aforizmasını anımsadım. Her bir fotoğrafın öznesi; yalnızlık. İnsanların kendi ıssızlıklarını biriktirdiği yalnızlıklar temsil ediyor özneyi. Herkesi yalnızlığı ayırıyor birbirinden.

COŞKUNLUĞA GÖNDERME

Ve sordum Murat Germen’e, ‘Niye feyezan?’ “Feyezan Arapça bereket, coşkunluk, taşkınlık anlamına gelen bir kelime. Salgın sırasında olan bitene tepki olarak ve ruh sağlığımı koruyabilmek için hayli yoğun bir eser üretim temposuna girdim. Serginin başlığı bu coşkunluğa, taşkınlığa gönderme yapıyor.”
Devamında, ‘Bir kavram üzerinden görüngüyü çerçevelemek yaratma özgürlüğünü nasıl etkiliyor?’ soruma yanıtı ise şöyle oldu Germen’in: “Yaratma özgürlüğüne ket vurmuyor, yönlendiriyor. Soyut bazı kavramların somut bazı ürünlere dönüşmesi sürecinde gerekli zemini yaratıyor. Ortaya çıkan eser bütünü ile kaleme alınan kavram metni arasında tutarlılık oluşmasına yol açıyor. Daha önce yaptıklarınız ve daha sonra yapacaklarınızdan oluşan külliyatınız içerisinde bir tutarlılık oluşmasını sağlıyor.”

vizorden-fezeyan-908057-1.
Murat Germen



YÜZLERCE SURET

Germen’in vizöründe çerçevelenmiş her görüntü kendi bağımsızlığını yitirmeden eklemleniyor birbirine. Yaşamın bitimsiz, ele avuca sığmaz telaşı içindeki optik görüntülerin kendine özgü sıradanlığı, devinimi, heyecanı, şiddeti, anlamı, anlamsızlığı, keyfi, burukluğu, imgesi, sırrı, şüpheleri… Bizi içine çekiyor. Görüntünün akışına katıyor. Düzenek öyle tamamlıyor kendini. Bir aynanın içinden gizlice katılıyoruz sürece. Aramadan bulduğumuz yüzlerce suret bize bakıyor. Onlar da bizim suretimizi okuyor. Yüzleşiyoruz birbirimizle. Bir fotoğrafta yüz varsa, sır da vardır. Sırlarımıza ortak oluyoruz.

Eleştirel bir gerçeklik üzerinden sanat üretmenin zorluklarını soruyorum, “Eleştirel gerçeklik hayli somut bir kapsama gönderme yaptığından lüzumundan fazla didaktik, ciddi, somut, mecazi olmayan bir anlatıma girmek gibi bir tehlike barındırıyor. Hâlbuki sanat soyutu, mecazı, rastlantısalı, belirsiz olanı, bulanık suları, saçmalamayı sever. Bu yüzden bazı işlerimde kavramdan yola çıkarak eser üretmek yerine salt üretmek ile başlayıp, gerekirse sonrasında bir kavram türetiyorum” şeklinde yanıtlıyor germen sorumu.

Şehrin kültür haritasına yeni katılan çok kıymetli bir mekân Fikret Otyam Sanat Merkezi. Bu merkeze görkemli bir değer kartmış Murat Germen’in sergisi. Necmi Sönmez’in küratörlüğü ve Kerem Piker’in tasarımıyla unutulmaz bir sergi olmuş “Feyezan”. Mutlaka izleyin. Mutlu olun. Sergi, 31 Ekim’e kadar izlenebilir.