Son iki haftaya bakarak bazı şeyleri irdelemenin gerekli olduğunu düşünüyorum.

Beşiktaş ve Kayseri saldırılarından önceki hafta boyunca ‘sosyal medyada’ Ankara’da yapılacak terör saldırısı ile ilgili haberler dolaştı...

Herkes merakla birbirine sordu. Yetkililer “yok böyle bir şey” dedi!...

Sonra, dolaşan belgelerde geçen ilde değil de ülkenin farklı yerlerinde bombalar patladı!...

58 yurttaşımız can verdi. Şehitlerimizin, gencecik canlarımızın arkasından gözyaşları döktük!..

Sosyal medyada dolaşan bilginin ‘terör kısmı’ maalesef doğru çıktı!..

Tıpkı ABD’li, Alman, Hollandalı, Fransız diplomatik misyonların vatandaşlarını uyardıklarında haklı çıktıkları gibi…

Tıpkı bizim yetkililerin yabancılara bilgi verip de kendi yurttaşlarımızı uyarmadıkları için ölümlerine neden oldukları gibi…

•••

Sorgulanması gereken konu; bu terör faaliyetleriyle ilgili belgeler sahte miydi?.

Değilse neden yetkililer bunu daha ikna edici yolla halka duyurmadı?..

Doğru değilse kim bu belgeleri topluma yayıyor?..

Sosyal medyada RTE’ye yapılan en ufak hakareti bulup çıkaran yetkililer, dolaşan bu belgelerin kaynağına ulaşamıyor mu?.

Ya da biliyorsa neden hedef şaşırtmasına göz yumuyor?..

Bilemiyorsa, devletin istihbarat kurumlarının acizliğini mi yoksa, göz yumduğu kuşkusunu mu aklımıza getirmeliyiz?..

Böyle düşünenler devlete insafsızlık mı yaparlar? Ya da, uzun zamandır çoğunluğun aklında olan bir ‘komplo teorisinin’ gerçekleştiğini mi anlarlar?!..

•••

Bu durum nedir?!

Yeni bir algı yönetimi mi?!.

Yoksa terörün ulaştığı rahatlığın verdiği cesaret mi?..

Bu ve benzeri soruların cevabını iktidar ivedilikle vermeli!..

•••

Ancak, iktidar bilinen konuşmaları dışında halka terörle ilgili ciddi bir açıklama yapmıyor!..

Aksine iktidarın söylemi; terörün mazisi, parçalanarak meydana gelen ölümlerin ulviliği, şehitliğin mertebesi ve ailelerinin hikâyeleriyle olayları gerçek konumundan çıkartan, magazinleştiren, böylelikle terörü kanıksatan, bombaları olağanlaştıran bir yol izliyor!..

•••

Vahim olan nokta; ülkeyi saran bu vahşi olgunun bitirilmesi yerine, başta Başbakan olmak üzere tüm yetkililer, hamasi nutukların ötesinde “terörün bitirilmesi yolunun başkanlık” olduğunu söylüyorlar!..

•••

İşin en can alıcı konumu işte burada ortaya çıkıyor!..

Terörün hüküm sürdüğü yerlere dikkatle bakıldığında; ‘demokrasi dışı rejimin’ hüküm sürdüğü yerlerde daha da azdığı görülür.

Özgürlük, eşitlik, insan haklarının yok sayıldığı, özellikle adil paylaşımın olmadığı ülkelerde terörün artarak devam ettiği bilinir.

Bunların üzerine bir de ırk ya da mezhep ve inanç farklılıklarını koyarsanız, hele hele bu farklılıklar üzerinden kin, nefret ve düşmanlaştırma politikasını vahşice izlerseniz, terörü olunca gücünüzle desteklemiş olursunuz!..

Yandaşlarınıza verdiğiniz silahlar bir gün gelip size döner!..

Bugün Türkiye’nin yaşadığı durum budur!..

•••

Türkiye, Ortadoğu ve BOP çerçevesinde politika izleyen AKP iktidarının körüklediği terörün ateşiyle yanıyor!..

Özelikle AKP sandıktan çıkan sonuca hep “milli irade “ demişti. Ancak, 7 Haziran’da sandıktan AKP çıkmayınca bu seçimi kabul etmediler!.

O gün ‘milli iradeyi reddeden anlayış’, bilerek yarattığı terörün şiddeti altında ülkeyi kaosun içine sürükledi. Terörü o kadar azdırdılar ki şimdi terör şantajıyla Türkiye’yi başkanlık sistemine götürmek istiyorlar.

Bu oyun terörün şiddetini arttırdığı gibi kontrolünün de kaybolmasına neden oluyor!.

Bahçeli ile birlikte oynanan bu oyunun altında ülke inliyor ve canlar yok oluyor!..

Kısaca ‘başkanlık talebini gerçekleştirmek, rejimi değiştirmek adına’ AKP, MHP ile birlikte ülkemize karşı haince ‘terör şantajını’ kullanıyor!..

•••

TBMM’ye AKP’nin getirdiği anayasa değişikliği teklifi, ‘laik demokratik cumhuriyetin’ yıkım talebidir!..

Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının yani dedelerimiz ve babalarımızla kurulan ‘Türkiye Cumhuriyeti’nin’ yerine oluşturulmaya çalışılan ‘Recebistan’ hayalinin meşrulaştırılmasıdır!..

Bu bir rejim değişikliğidir!..

Demokrasi, hak, özgürlük, eşitlik ve insanlıktan uzaklaşmadır!..

Adaletin yok edilmesi, adil yargının ortadan kalkmasıdır.

Üretmeyen ve sadece sermayenin hegemon olduğu bir düzenin kurulmasıdır!..

Emeğin değersizleştirildiği, örgütlenmenin yok edildiği, sendikalar, STK’lar ve meslek odalarının kapatıldığı, toplu gösteri ve yürüyüşlerin yasaklandığı baskıcı bir yönetimin adıdır!..

•••

Laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ni kuranlar, hukukun üstünlüğüne inanan, sosyal devletin bölünmez bütünlüğü ilkesine dayanmışlar!..

Yurttaşların hak ve özgürlüklerini, eşitlik temelinde tarafsız ve bağımsız yargı üzerine oturtmuşlar!..

İnsana ve zamana önem vermişler.

Çoğulcu kültürü, birleştirici güç olarak görmüşler.

İnsanlarımızın, toplumlarımızın ve halklarımızın tüm değerlerine saygı duyan demokratik rejimi kabul etmişlerdir!..

•••

Şimdi AKP, demokratik rejimi yıkıyor!..

Ve utanmadan sıkılmadan yaptığına ‘sistem değişikliği’ diyerek yalan söylüyor!..

AKP Ankara millletvekili Cemil Çicek bile bu anlayışa isyan ediyor!..

Başkanlık için getirilen teklif bir rejim değişikliğidir!..

Kabul edilmesi mümkün değildir!.

Bu teklifte Meclis yoktur!..

Bu teklifte yargı, yasama yoktur!..

Bu teklifte 4. güç olan basın yoktur!.

Bu teklifte özgürlük, eşitlik yoktur!..

Bu teklifte insan hakları yoktur!.

Bu teklifte yurttaş yoktur. İnsana saygı hiç yoktur!..

Bu teklifte tek bir adam vardır!.

Ve O da; Firavun gibi kendini tanrılaştırarak ülkenin her şeyine sahip olmak istemektedir!..

“Başkanlık istiyoruz” diye kendini yırtanlar da 'devleti yüceltmeye değil vücudun kılı olmaya taliptir'!..