Uğur Mumcu, katledilmesinin 29’uncu yılında anılıyor. Karanlığa karşı mücadele eden Uğur Mumcu’nun adı hâlâ yaşıyor. Um:ag Genel Yayın Yönetmeni Durna, “Uğur Mumcu’yu öldürdüler ama fikirleri yaşıyor” diye konuştu.

‘Vurulduk ey halkım’

Dilan Esen

Ankara’daki evinin önünde 24 Ocak 1993’te bombalı suikast sonucu katledilen araştırmacı-gazeteci Uğur Mumcu’nun bugün 29’uncu ölüm yıldönümü. Araştırmacı gazeteciliğin öncülerinden olan Uğur Mumcu, mafya ilişkilerine, yolsuzlukları ve karanlık alışverişleri ortaya çıkarmak için yıllarca mücadele verdi. Uğur Mumcu, Cumhuriyet gazetesinde 1975 yılında yazdığı bir yazıda geçen “Vurulduk ey halkım, unutma bizi” sözleriyle 29 yıldır anılıyor.


Fikirleri yaşıyor

Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı (Um:ag) Genel Yayın Yönetmeni Tezcan Durna, Uğur Mumcu ile onun yarattığı gazetecilik ekolünü, vakfın çalışmalarını anlattı. “O öldürüldüğünde doğanlar şimdi gencecik insanlar” diyerek sözlerine başlayan Durna, “Uğur Mumcu’yu öldürdüler ama fikirleri yaşıyor. Gazetecilik anlayışı Türkiye tarihine damgasını vurmuş durumda. Uğur Mumcu gazeteciliği diye bir kavram yerleşti gazetecilik tarihine” dedi.
Baskı ve soruşturmalar nedeniyle gazetecilik yapmanın zorlaştığına dikkat çeken Durna, “Ama bütün bu zorluklar içinde dahi hala bazı gazeteciler ısrarla gazetecilik yapmaya devam ediyorsa, bunda Uğur Mumcu’nun iyi gazetecilik adına, araştırmacı gazetecilik adına açtığı yolun önemli bir etkisi vardır. Tarafgir, yandaş ya da birilerinin çıkarına diye ya da birilerinin çıkarını zedeler diye gazetecilik yapmadı Uğur Mumcu, olgulara ve gerçeklere dayalı gazetecilik yaptı” diye konuştu.

Durna, Uğur Mumcu’nun gazeteci tanımlamasını hatırlattı: “Gazeteci, haber ve bilgi kaynağına en çabuk ulaşan ve bu kaynaklardan edindiği bilgi ve haberleri okurlara sunan insan demektir. Gazetecinin bu görevini yapabilmesi için habere, olaya, olguya, belgeye ve bilgiye dayalı yazılar yazması gerekir. Bunun için de gazetecinin güvenilir kişi olması zorunludur. Sır saklayan, haber ve bilgi kaynağını gizlemesini bilen, gerektiğinde hükûmetlere ve güç odaklarına karşı savaşmayı göze alan insan, gazetecidir.” Mumcu’yu yaşatmak için kurulan Um:ag’a ilişkin de bilgi veren Durna, şunları dile getirdi: “Temelde dört faaliyet alanı var. İlk kuruluş amacı olan alan araştırmacı gazetecilik kursu. Bu kursta pek çok gazeteci mezun ettik. İkinci faaliyet alanı yetişkinler için seminer ve atölyeler düzenlemek. Bu kapsamda seminerler açıyoruz. Vakfın kuruluşunun hemen ardından um:ag Yayın adlı bir yayınevi kuruldu.”

***

Dava 29 yıldır çözülemiyor

Uğur Mumcu suikastı davası cinayetten 7 yıl sonra açıldı. Suikastı, İBDA-C ve Hizbullah gibi örgütler üstlendi ancak sis partisi hâlâ aralanmadı. Mumcu suikastı ile Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı, Prof. Dr. Muammer Aksoy ve Doç. Dr. Bahriye Üçok cinayetlerini de kapsayan dava ‘Umut’ adı altında birleştirildi. Sanıklardan Mehmet Ali Tekin, Hasan Kılıç ve Ekrem Baytap, ‘yasa dışı Tevhid-Selam ve Kudüs Ordusu örgütünü kurmak ve yönetmek’ suçundan 12 yıl 6’şar ay hapisle cezalandırıldı. Sanıklar Abdulhamit Çelik, Fatih Aydın, Yusuf Karakuş, Mehmet Şahin ve Recep Aydın’a ise ‘silahlı suç örgütü üyesi olmak’tan 6 yıl 3’er ay hapis cezası verildi. Tevhid-Selam Kudüs Ordusu üyesi olmak suçundan yargılanan ve kırmızı bültenle aranan 3 sanığın ise 2020’de beraat ettiği ortaya çıktı. Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi, sanıklar Selahattin Eş, Ali Akbulut, Aydın Koral ve Ahmet Cansız’ın hakkındaki yakalama kararını ‘savunmalarını’ yapmaları amacıyla kaldırdı. 8 Aralık 2020’de çıkan karara göre Selahattin Eş, Ali Akbulut ve Aydın Koral’ın beratına karar verildi. Davada yargılanan bir diğer firari sanık Oğuz Demir’in hakkındaki dava ise sürüyor. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati imzasıyla firari Oğuz Demir’in malvarlığı ‘terör örgütlerine finansman sağladığı’ gerekçesiyle donduruldu.