Evet, pek iç açıcı olmayan bir yılı geride bıraktık… Yerkürenin dört bir tarafındaki savaş, çatışma ve krizlerin olduğu gibi yeni yıla devredildiği bir siyasal iklimde, ne tarafa dönülürse dönülsün karşılaşılacak manzara aynı… Acı, kan, gözyaşı… Umutsuz, yılgınlık için bin bir neden sıralanabilir! Peki ya umut? Kafdağı’nın ardında mı? Tabii ki değil. Kafdağı’nın ardında umut arayanlara, […]

Evet, pek iç açıcı olmayan bir yılı geride bıraktık… Yerkürenin dört bir tarafındaki savaş, çatışma ve krizlerin olduğu gibi yeni yıla devredildiği bir siyasal iklimde, ne tarafa dönülürse dönülsün karşılaşılacak manzara aynı… Acı, kan, gözyaşı…

Umutsuz, yılgınlık için bin bir neden sıralanabilir!

Peki ya umut?

Kafdağı’nın ardında mı?

Tabii ki değil.

Kafdağı’nın ardında umut arayanlara, umutsuzlara, yılgınlığa kapılanlara inat dövüşenler de var bu havalarda. El, ayak buz kesse de…

İşte dünyanın dört bir tarafında “baldırı çıplaklar” ayaktalar… Akın akın sokakları, meydanları dolduruyorlar. Fildişi kuleleri sarsıyorlar.

Sudan’da, Tunus’ta, Fransa’da, Hollanda, Belçika, Macaristan’da… Haiti’de, Arjantin’de, Dominik Cumhuriyeti’nde… ABD’nin muhtelif bölgelerinde. Bangladeş’te, Hindiçini’nde Mısır’da, Ortadoğu’da, Kuzey Afrika’da… Renkleri, dilleri, tenleri farklı olsa da “açlar ordusu” ayağa kalkmaya başladı.

AKIN VAR AKIN

Orta Amerika’nın yoksul yerlileri, kuzeye en kuzeye, Ortadoğu, Afrika ve Orta Asya’nın yoksulları Batı’ya akın ediyorlar… Nikaragua’dan, El Salvador’dan, Honduras’tan yola çıkan insan seli kavimler göçünü andıran manzaralar eşliğinde kuzeye daha kuzeye akın ediyorlar. Pamir Dağları’nın eteklerinden, Hindikuş’un zirvelerinden, Basra’nın çöllerinden, Ortadoğu’nun kan kokan sokaklarından yola düşenler ise Batı’ya en Batı’ya akın ediyorlar.

İş, ekmek, özgürlük, gelecek yoksa barış da yok diyorlar… Sarayları, saltanatları yıkmak için geliyorlar… Kuzeyin, Batı’nın zengin müreffeh adacıklarını yıkmak için geliyorlar. Ne beton duvarlar ne kurşunlar durdurabiliyor. Bariyerleri aşa aşa varıyorlar hedeflerine.

YAKLAŞIYOR, YAKLAŞMAKTA OLAN

Çürüyor, sarsılıyor hızla, neo liberal kapitalist-emperyalist düzen. Egemenler artık yönetemiyor, yönetilenler de eskisi gibi yönetilmek istenmiyor. Fırtına ha koptu ha kopacak. Umutsuzluk yok. Yaklaşıyor yaklaşmakta olan.

Mücadele edenler, direnenler kazanıyor. İrlanda’da kadınlar, Fransa’da işçiler, Yeni Zelanda’da yaşam savunucuları, Polonya’da toplumsal muhalefet, hep birlikte omuz omuza sokaklara çıktılar, kazandılar. Doğu Avrupa’da, Latin Amerika’da, Afrika’da, Ortadoğu’da meydanları dolduranlar “modern diktatörleri” sarsıyorlar.

UMUT YÜRÜRLÜKTEDİR HâLâ!

Dün olduğu gibi bugün de umutsuzluk ekenler olabilir. Egemenlere, kan emici sömürücülere, neo liberal köhne sistemin savunucularına karşı umut yürürlüktedir hala.

Her nerede olursa olsun umutsuzluk iklimi yaratmak isteyenlere, umutsuzluğun girdabında debelenenlerin kulakları çınlasın. Umudu diri tutan, umudu yeniden yeşertmek için derviş misali çalışanlar da var. Kaf Dağı’nın ardında dahi olsa umut, onu isteyenlerdir tarihi yazanlar.

Umut, Kaf Dağı’nın ardında da değil, nefesimizin yettiği, sesimizin ulaştığı her yerde. Ve umudu büyütmek de kavgaya dâhil. Yeni yılda yeni umutlar ekmeli, umudu daha da büyütmeli.

Yılgınlık ekenlere inat, usta şair Ahmet Telli’nin “Vuruşkan Bir Şahandır Umut” şiirindeki dizelere sığınmalı en iyisi; “Baharda bir tomurcuk gibi patlayan öfkedir umut, barajını yıkan bir ırmaktır açılır serpilir…”