Modern dünya sisteminin yapısal krizi nedeniyle birilerinin 1968 deneyimini devrimci/dönüştürücü bir biçimde [yeniden] kullanması mümkündür. Bu gerçekleşirse dünya farklı güzergâhları izleyebilecektir. Belirleyici mücadelenin (geniş anlamda tanımlanan) bir sınıf mücadelesi olduğunu geçmişte ileri sürmüştüm. Gelecek kuşaklar bu doğrultuda gerçek bir değişim için bu mücadeleyi üstlenebilirler.

Wallerstein’ın son metinleri


BirGün Pazar

Yorum No. 479, Samir Amin: Mücadele Yoldaşı, 15 Ağustos 2018

Samir’le ilk defa 1960’lı yılların başlarında karşılaştım. İlk çalışmalarını okumuştum; yakınlık duymuştum. Dakar’dan geçiyordum; buluşmak istedim. Beni galiba tanımıyordu; yazdıklarımı okumamıştı.

Yine de beni nezaketle yemeğe davet etti. Dünyada çok hayranı vardır; pek azı onun zarafetinden söz eder. Bence, zarafet, Samir’in kimliğinin ana özelliklerinden biriydi.

Konuşmaya başladık; görüşlerimizin çok yakın olduğunu fark ettik. İkimiz de kapitalist bir dünyada yaşadığımızı; onu yok etmek için örgütlenmek gerektiğini düşünüyorduk.

İkimiz de temelde Marksist düşüncenin yer aldığına inanıyorduk. Bir dogma olmadığını, güncelleşmesi gerektiğini de düşünüyorduk.

Kısa bir süre sonra Gunder Frank’la tanıştım. Daha sonra Modern Dünya Sistemi adını taşıyacak olan kitabımın ilk cildinin taslağını okumuştu.

Heyecanlanmıştı ve kitabın kapak yazısını kaleme almayı önerdi.

Sonra Giovanni Arrighi ile tanıştım. Onun da görüşlerimizi paylaştığını fark ettim.

Böylece Giovanni, Gunder, Samir ve ben (nam-ı diğer) Dörtlü Çete olduk.

Özel bir düzenleme içeren iki kitap yayımladık… Görüşlerimizin yüzde 80 oranında çakıştığını düşünüyorum. En çok anlaşan Samir ve ben olduk.
Sonraki yıllarda Samir’le hep yakın kaldık. O, dünyayı bir uçakta dolaşmakta idi. Ben o kadar enerjik değildim. Ama hep onun mücadele yoldaşı olarak kaldım.

Tek bir mücadele var. Dünyayı dönüştürmeliyiz.

Yorum No. 500, 1 Temmuz 2019, Bir Son ve Bir Başlangıç

İlk yorumum 1 Ekim 1998 tarihini taşıyor. Binghamton Üniversitesi’nin Fernand Braudel Merkezi tarafından yayımlanmıştı. Daha sonra istisnasız her ayın ilk ve on beşinci günlerinde yorumlarımı sürdürdüm.

Bu yorumları düzenli olarak kaleme almayı kararlaştırmıştım. Fakat herkes ölümlüdür ve bunları daha fazla sürdürmem mümkün değil.

500’ncü yoruma ulaşınca son vermeyi bir süre önce kararlaştırmıştım. 500’e bugün ulaştım ve son veriyorum…

… Bu yorum bir sondur. Gelecek ise, daha önemlidir; daha ilginçtir ve doğası gereği öngörülemez.

Modern dünya sisteminin yapısal krizi nedeniyle birilerinin veya bir grubun, 1968 deneyimini devrimci / dönüştürücü bir biçimde [yeniden] kullanması mümkündür. Mümkündür, ama kesin değildir. Herhalde çok zaman alacaktır. Yeni eylem biçimini öngörmek de güçtür.

Bu gerçekleşirse dünya farklı güzergâhları izleyebilecektir. Belirleyici mücadelenin (geniş anlamda tanımlanan) bir sınıf mücadelesi olduğunu geçmişte ileri sürmüştüm. Gelecek kuşaklar bu doğrultuda gerçek bir değişim için bu mücadeleyi üstlenebilirler. Üstlenirlerse, hâlâ devrimci / dönüştürücü bir değişimin yarı-yarıya mümkün olduğunu düşünüyorum; sadece yarı-yarıya…