Bu hafta köşe yazısı yerine karikatür çizdim, buraya da bir “resim altı” yazayım:

Bu hafta köşe yazısı yerine karikatür çizdim, buraya da bir “resim altı” yazayım:

WikiLeaks yayınları, doğası gereği “kirli bilgileri” sızdırıyor... Ama bu sızıntının tarzı üzerinden “bilgi kirliliği” de yaratılıyor. Bir yandan ABD’nin pis işleri deşifre edilirken, öte yandan “acaba”lar kışkırtılıyor. WikiLeaks ve Assange hakkında, diğer kurucuları hakkında her gün yeni bir “bilgi” ortaya atılıyor...

Eh, WikiLeaks hele biraz daha yürüsün, biz de boyunu ve nihai sonuçlarını görelim... Ama şimdilik sadece şunu söylemek bile yeterli: WikiLeaks web sitesi sayfasındaki ABD şekilde görüldüğü üzere oturmuş, yediği haltlar sergileniyor. Okuduklarımız sızma da, sızdırılma da olsa, WikiLeaks yayınları öz itibarıyla birer WC-Leaks’tir, WC-Sızıntılarıdır!

Yani? “İşte ABD budur!” demek ile bizzat ABD’nin “İşte ben böyleyim!” demesi/dedirtmesi arasında hâlihazırda bir fark yok... Ha süpergüce “emperyalizm” demişsin, ha emperyalist kendisine “süpergüç” demiş... Ne değişir ki?

Siber âlemdeki kripto maçları farklı sahalarda/ ülkelerde kıran kırana devam ediyor, kimisi “Şike var” diyor, kimisi “Maç doksan dakika bunu sakın unutma” diyor; ama herkes gol atacağını sanırken her an kendi kalesine gol yiyebileceğinden de korkuyor.

Ancak bizim sahada seyrettiğimiz öyle ibretlik bir maç var ki, WikiLeaks anlatımında, AKP-ABD oyunundaki şike anında anlaşılıyor ve insana illa ki şunu dedirtiyor: Kendini baştan zaten kul gibi hissetmişsen, seni kendine kul etmek isteyen için bu durum mükemmel bir imkânmış ve ABD de bunu tepe tepe kullanmış!

Birçok kimse kriptolara bakıp acaba ABD AKP’yi seviyor muymuş sevmiyor muymuş sorusuna boşuna cevap aramadı. Görüldü ki, hem ABD’nin ehveni şer de olsa AKP gibi bir aktöre ihtiyacı varmış hem de AKP dibine dek ABD’ye muhtaçmış...

(Bu arada “Neden İsrail aleyhine belge yok?” diye soruldu. Sanki ABD elçileri oturup İsrail aleyhine, yani kendileri aleyhine rapor yazacaktı!)

Şu anda WikiLeaks sözcüsü Assange’ın “küresel bir gerilla” mı yoksa “küresel bir kontrgerilla” mı olduğunu dahi bilemiyoruz. Ancak The Guardian’ın internet sitesi üzerinden yaptığı sohbette şöyle diyordu: “Kripto arşivimizi, ABD ve diğer ülkelere ilişkin diğer belgelerle birlikte, şifreli olarak 100 binden fazla kişiye gönderdik. Eğer bize bir şey olursa kritik bölümler otomatik olarak yayımlanacak. Ayrıca kripto arşivimiz birçok yayın kuruluşunda da var. Tarih kazanacak.”

Peki tarihi kim yazacak?

Ya da Assange, bir avcı mı yoksa av mı? Ya da WikiLeaks bir avcılık öyküsü mü?

Avcıların kol gezdiği ezilen kıta Afrika’nın atasözünde şöyle der:

“Aslanlar kendi tarihlerine sahip olana kadar avcılık öyküleri her zaman avcıyı yüceltecek.”