Yılın ilk ayında başlayıp 15 Mayıs’a kadar ertelenen Whatsapp Kullanıcı Sözleşmesi değişikliği vesilesiyle veri bilinci ve farkındalığı konusunda aniden hızlıca yol almış ya da aldığımızı sanmıştık. Konu sıklıkla yanlış bilgiler ve komplo teorileri üzerinden tartışılsa da bu farkındalık önemliydi. Üzücü olan, bu farkındalığın sivil toplum örgütleri ve medyanın çabalarıyla değil, bir şirketin halkla ilişkiler hatası sonucu oluşmuş olması. Daha da üzücü olan Whatsapp’ın bu değişikliği, regülasyonlar nedeniyle kısıtlandığı AB ülkelerinde değil, Türkiye gibi yasal boşluk olan ülkelerde zorluyor olması. Sanki koruyucu maskelerimizde “Böyle Dayatmalara Alışığım, Arada Kaynatırsın” diye yazan reklam filmi çekmişiz gibi bir durum. 15 Mayıs tarihi gelince sözleşmeyi kabul etmeyenlerin Whatsapp’ının aniden silinmesi beklense de öyle olmadı. Whatsapp “Hayır, kişisel mesajlarınızı göremiyoruz. Hayır, hesabınızı silmeyeceğiz. Evet, istediğiniz zaman kabul edebilirsiniz” açıklaması yaptı. Şirketin, hesapları silmese de ilerleyen süreçte, daha önce açıkladığı gibi işlevleri kısıtlayarak sözleşmeyi kabule ikna süreci başlatması bekleniyor.

Bu haftaki Köşe Vuruşu’nda bu konuda yanlış bilinenlerle birlikte farkında olmamız gereken diğer konulara odaklanmak istiyorum.

ZOKAYI 2016’DA YUTTUK

Daha önce hem yazılarda hem de yayınlarda vurguladığım üzere, aslında Whatsapp’ın son sözleşme değişikliğinde kopan yaygaranın 2016 yılındaki değişikliğinde kopması gerekiyordu. Çünkü asıl o güncellemede Whatsapp’ın Facebook ile veri paylaşmasının önü açılmıştı. O dönem bunun farkına varamadık, pek düşünmeden onaylayıp geçtik. Whatsapp’ı kurup Facebook’a satmasına rağmen bünyesinde çalışmaya devam eden iki ortaktan biri olan Brian Acton da bu sürecin ardından tepkili bir şekilde şirketten ayrıldı. Ondan iki yıl sonra da diğer kurucu ortak Jan Koum istifa etti. Bu arada, Facebook ile paylaşılan verilerin mesajların içeriği olmadığının altını çizmek gerek. Orada uçtan uca şifreleme geçerli. Paylaşılanlar; Whatsapp’ı kullanma sıklığımız, saat bilgisi, telefon; markası-modeli, pil durumu, diğer kullanıcılarla etkileşim biçimimiz, IP adresleri, tarayıcı bilgisi gibi veriler. Dayatılan son sözleşmeyse daha çok Whatsapp Business ile ilgili. Yakın gelecekte şirketlerin Whatsapp hesapları yaygınlaşınca, onlarla kurduğumuz iletişimi ve yaptığımız alışverişin verisini Facebook’a aktarmak istiyor. Aslında 2016’da kabul ettiğimizin yanında çok daha önemli olmayan bir güncelleme yüzünden isyan çıkmış durumda ve bu bence hayırlı da oldu.

IOS 15.2 WHATSAPP KADAR KONUŞULMADI

Facebook ile Apple arasında büyük kavgalara neden olan iOS 14.5 güncellemesiyse Türkiye’de çok fazla gündem olmadı. Bu güncelleme, uygulamaların reklam amaçla takibini kullanıcıların tek tek iznine tabi kılıyor. Aslında iPhone kullanıcıları için Whatsapp’ın Facebook ile veri paylaşması kadar önemli bir gelişme. Bu yüzden özellikle Facebook, Apple’a savaş açmış ve Facebook reklamıyla işini döndüren küçük işletmeleri batırmaya çalışmakla suçlamıştı. Bu değişiklik bütün uygulamaları ilgilendirmesine rağmen en çok Facebook’un isyan etmesi de bize bir şeyler anlatıyor. Bu arada Apple’ın da kendi cihazları için tekel konumunda olan AppStore yoluyla uygulamalardan aldığı komisyonlar da önemli bir tartışma konusu. Bu değişikliğin Facebook kadar, ücretsiz hizmet veren diğer bağımsız uygulamaları da kötü etkileyeceği ve Apple’ın ücretli uygulamalardan aldığı komisyon gelirlerini artıracağı düşünülüyor. Yani Apple da bu güzelliği “kara kaşımız, kara gözümüz” için yapmıyor olabilir.

13 YAŞINDAN KÜÇÜKLER DE TEHLİKE ALTINDA

Diğer yandan şu an Amerika’da eyaletler, çocuk versiyonunu çıkarmaya hazırlanan Facebook iştiraki Instagram’a karşı büyük bir savaş veriyor. 13 yaşından küçük çocuklara özel bir sosyal medya uygulamasının muhtemel zararları herkesi düşündürüyor. Ancak Instagram bu konuda ısrarcı. 13 yaşından küçük çocukların zaten sosyal medya kullandığını ileri sürerek ‘onları illegal kullanımdan koruyacağız’ bahanesini öne sürüyorlar. Çocukları daha küçük yaştan sosyal medya bağımlısı yapmayı ve verilerini biriktirmeyi amaçladığı düşünülen bu girişimin akıbeti ne olacak henüz bilmiyoruz. Keşke bu tartışma sadece ABD’de değil, Instagram’ın faaliyet gösterdiği bütün ülkelerde yapılabilse.

Görüldüğü üzere bu konuları sadece Whatsapp üzerinden değil, çok geniş bir perspektifle ele almak gerekiyor. Bu işin salt devletlerin insafına bırakılmadan bir veri bilinci hareketine dönüşmesi için herkesin üzerine düşenler var. Yoksa pek bir şey değişecek gibi görünmüyor.