White Hart Lane yıkılır, sen uçuşu hatırla!

Şehir efsanesi midir bilinmez ama bir yatırın üzerine inşa edildiği için uğursuz sayılırmış Ankara Cebeci Stadı. Şimdilerde, otoparklar ve AVM’lerle kafayı fena bozmuş o yorgun şehrin o unutulmuş semtinde nicedir kaderine terk edilmiş durumda dozerleri bekliyor o eski stat. Endüstriyel futbolun paragöz ellerinde birer ikişer tarih olurken siyah beyaz yılların futbol mabetleri, uzaklarda o futbol şehrinin tarihi stadına yıkım öncesi son maç vesilesiyle bir bakış…

Kuzey Londra’nın günümüzde Türk ve zenci nüfusunun çoğunluğu oluşturduğu Tottenham semtinde yer alır White Hart Lane Stadı ve 1899’dan beri Tottenham Hotspur’e ev sahipligi yapar 36.284 kapasiteli o tarih kokan futbol mabedi. Başlangıç hikâyesi ilginç, bulunduğu arazinin üzerinde önceleri kullanılmayan bir kreş bulunuyormuş, kulüp ‘Charrington’ adındaki bira üreticisinin sahip olduğu araziyi satın alarak John Over adında bir çalışanının yardımıyla futbol sahasına dönüştürmüş. Adını stada bakan caddeden alsa da, kökleri daha derin. Krallık zamanlarında kralın geyikleri için kullandığı alanmış. Tottenham o statta ilk dostluk maçını Juventus’e renklerini veren Notts County’e karşı oynamış ve 4-1 kazanmış. O maçın gişe hasılatının 115 Sterlin (yaklaşık 500 Lira) olması geçen zamanların göstergesi. O maçtan 5 gün sonra, bu kez ilk resmi maçında Queens Park Rangers’ı tek golle mağlup etmişler...

1930’lu seneler kulüp adına çok başarılı zamanlar olmasa da, maç günleri taraftarlar akın edermiş stada. Maçların ayakta izlenebildiği zamanlarda, 1938’in Federasyon Kupasında, takımlarının Sunderland’a karşı oynadığı maçı 75.038 taraftar izlemiş. 1948 Yaz Olimpiyatlarında futbol maçlarına ev sahipliği yapmış. Zaman zaman boks maçları için de kullanılmış, Eylül 1991’de Eubank ile Watson arasındaki trajik boks maçı Watson’un geçirdiği beyin kanaması sonucu ölümüyle noktalanmış. 1920’den 1972’ye kadar Ada futbolunda reklam panolarının yer almadığı birkaç stattan biri olması kayda değer. Heysel faciasından sonra yayınlanan Taylor raporundan sonra 1994’te tamamı koltuklu haline getirilmiş. Kapasitenin büyük bölümü (30 bin civarında) sezonluk bilet sahiplerine ayrılmış, 2016-2017 sezonunda en ucuz kombine bileti 765 Sterlin (3500 Lira).

Futbol tarihine adını yazdırmış niceleri hünerlerini sergilemiş yeşilinde. Efsaneleri Jimmy Greaves ilk maçında Blackpool’a karşı hat-trick yaparken, 1989-1992 arasında takımın formasını giymiş Lineker’ın 105 maçta 67 golü bulunuyor. 2010 senesinin o soğuk kasım akşamında Şampiyonlar Ligi maçında Gareth Bale’in süratiyle İnter Milan’ın Brezilyalı savunmacısı Maicon’u çaresiz bırakışını hâlâ anlatır takım taraftarları. En hazini Paul Gascoigne, alkol illetinin pençesinde hayata tutunmaya çalışıyor nicedir...

Gelecek sezon tamamen yıkılıp yerine maliyeti 800 milyon Sterlini bulacak 61 bin kapasiteli yeni stadını yapacak Tottenham. Old Trafford ve Wembley’den sonra ülkenin 3. büyüğü 2018-2019 sezonunun başında açacak kapılarını. Madem şehir efsanesi ile başladık yazıya başka bir şehir efsanesiyle devam edelim. Doğu tribünün üzerinde yer alan kulüp amblemi horozun içinin altınla dolu olduğu rivayet edilirmiş. 1950’li senelerde taraftarın biri tribünün en tepesine tırmanıp çalmaya yeltenince soluğu cezaevinde almış…

•••

O tarihi günde, White Hart Lane’nin son maçında bir sezon daha ikincilikle yetinmek durumunda kalan Tottenham, Manchester United karşısında. Bu maçta da yenilmediği takdirde 1964-1965 sezonundan günümüze ilk defa sezonu evinde yenilgisiz kapatacak ev sahibi, sezonun evinde kralı. Ligde 13 maç arka arkaya kazanmış beyazlı takım, ligin en sağlam savunmasına sahipler, kalelerinde gördükleri gol sayısı 23. Mourinho bu statta 2005’ten beri kazanamamış, Chelsea’nin başında sahaya çıktığı dört maçın ikisi beraberlikle kapanırken iki maçı puansız kapatmışlar. Yenildikleri takdirde büyük olasılıkla 80’li senelerden beri ilk defa arka arkaya üç sezon ligde ilk üç arasına kalmayı başaramayacaklar. 4-2-3-1 dizilişinde başlıyor misafir takım maça, hücum hattında Mata, Rooney, Martial, Lingard. Orta sahada Tuanzebe’ye Eriksen’i marke etme görevi verilmiş ama henüz 5. dakikada golü buluyor Tottenham. Sol bek Davies’in ortasına kafayı vuran orta sahanın dinamosu Wanyama. İlk dakikalarda Pochettino’nun takımı alıştığımız oyun felsefesini yansıtıyor sahaya; yüksek tempo, top rakibe geçtiği anda amansız pres ve iki kanat beki ile hücumda oyuna genişlik kazandırma. United ise daha değerli kadroya sahip olmasına rağmen pozisyon üretemiyor, oyun kurguları rakibi durdurma üzerine. Takımın yaratıcı oyuncusu 8 numaralı Mata ama o da rakip kaleye uzak oynuyor. İlk yarıda oyunu kontrol eden, topa sahip olan (yüzde 68) tek golle yetinmek zorunda kalan Tottenham yedi kez rakip kaleyi yokluyor.
İkinci yarının başında Tottenham farkı ikiye çıkarıyor; Eriksen’in ceza sahasına kestiği topa son dokunan Kane. Bu, 10 numaranın kariyerinde United’a karşı ilk golü. 398,6 milyon kadro değeriyle ligin en pahalı 4. takımı United ama İbrahimovic’in yokluğunda 3. bölgede etkisizler. 70’de emektar Rooney farkı bire indiriyor, o ana kadar United’ın pozisyonun olmaması futbolun cilvesi olsa gerek. Takımın en iyisinin bu maçta da De Gea olması onlar adına sezonun özeti. 84’te Alli’nin mutlak golünü Jones çizgiden çıkartıyor. 90 dakikanın sonunda Tottenham üç puanı alırken United’ın kaleyi bulan top sayısı sadece iki. Velhasıl evindeki son maçında Tottenham hakkıyla kazanıyor.

Genç yaşta elim bir kaza sonucu aramızdan ayrılan İranlı şair Füruğ Ferruhzad o enfes şiirinde, “Kuş ölür, sen uçuşu hatırla” der. O mısralardan yola çıkarak naçizane temennimiz hatıralarla dolu o futbol mabedine gitsin, White Hart Lane yıkılır, sen uçuşu hatırla.