Wilders’in istihbaratçı başbakanı
Hollanda’da sağ koalisyon, eski istihbaratçı Schoof’un başbakan olmasında anlaştı. Araştırmacı Aydoğdu, Wilders’in tercihinde aşırı sağ politikalarını “ürkütmeden” uygulama isteğinin etkili olduğunu söyledi.

Umut Can FIRTINA
Hollanda’da İslam ve göçmen karşıtı aşırı sağcı Geert Wilders'in Özgürlük Partisi (PVV) öncülüğünde koalisyon kurmakta anlaşan dört parti, başbakan olarak eski istihbarat başkanı Dick Schoof'un ismi üzerinde uzlaşıya vardı.
Koltuğunu devretmeye hazırlanan Başbakan Mark Rutte'nin merkez sağ Özgürlük ve Demokrasi için Halk Partisi (VVD), popülist Çiftçi Vatandaş Hareketi (BBB) ve merkez Yeni Sosyal Sözleşme Partisi (NSC) koalisyonun hükümetinin diğer ortakları olacak. Bugüne kadarki en sağcı hükümetin programı, Hollanda’ya hem sığınma hem de iş göçünü büyük ölçüde azaltmayı öngörüyor. Aile birleşimi ve Hollanda vatandaşlığını zorlaştırmayı planlayan yeni hükümet, güvenlik politikalarına daha fazla kaynak aktaracak. Muhalefet tarafından “zengin sağın hükümeti” olarak nitelendirilen sağ koalisyonun, asgari ücrete zam yapmama ve işsizlik maaşı süresini kısaltma gibi planları da var.
Yakın zamana kadar sosyal demokrat İşçi Partisi (PvdA) üyesi olan 67 yaşındaki Schoof, hâlihazırda Adalet Bakanlığı’nda görev yapıyor. Daha önce ülkenin istihbarat servisi AIVD ve terörle mücadele ajansı NCTV'nin yöneticiliğini üstlenmişti. Schoof'un başında olduğu dönemde, NCTV'nin sosyal medyada sahte hesaplar aracılığıyla yüzlerce siyasetçi, dini lideri ve aktivisti takip ettiğinin ortaya çıkması, tartışmalara neden olmuştu. Bir dönem Hollanda Göçmenlik ve Vatandaşlık Servisi'nin başkanlığı görevini de yürüten Schoof, 2000 yılında hazırlanan Yabancılar Yasası'nın da mimarlarındandı.
‘AŞIRI SAĞ’ TABU OLDU
Araştırmacı ve tarihçi Zafer Aydoğdu, Hollanda’da yaşanan son gelişmeleri BirGün’e değerlendirdi:
“Yeni başbakan adayı, 2021'e kadar İşçi Partisi’nin üyesiydi. Bizzat Wilders'in koruması ile ilgili memurdu. Bu vesileyle tanışıyorlar ve Wilders'i yakından takip ettiği için onun birçok sırrını da biliyor. Wilders’in İsrail ve Rusya ile irtibatlarını da araştırdığı iddiası da var. 2022'de Müslümanlara yönelik bir araştırmanın da sorumlularından. Özel bürolara sübvansiyon vererek, camilerde Müslüman kökenlilere para karşılığı istihbarat toplatan bir kişi olarak gündeme geldi.
Wilders'ın bir önce önerdiği başbakan adayı Ronald Plasterk de eski İşçi Partili bir bakandı. Onun da bazı usulsüzlükleri ortaya çıktı. İlaç şirketi kurarak zenginleşmiş birisi. Wilders soldan insanları öne sürüyor, çünkü ‘aşırı sağ’ kavramını kullanmak adeta tabu oldu. Parlemento başkanı -ki o da Wilders'in partisinden- “Nazi çağrışımı yaptığı” gerekçesiyle bu kavramın kullanılmaması gerektiğini mecliste tenkit etti.

Araştırmacı ve tarihçi
Genel olarak bir sağa kayma söz konusu ve bunu yaklaşan Avrupa Parlamentosu seçiminde daha net göreceğiz. Güvenlik konuları (mülteci akını, Ukrayna-Rusya ve Gazze) ve yaratılan suni krizler bu gelişmelerde rol oynuyor. Sağın her zaman başvurduğu bir yöntem: Canınız mı malınız mı? “Kötünün iyisi” mantığı insanları sağdan yana tercih etmeye zorluyor. 11 Eylül'den bu tarafa yaratılan bu korku etkisi halen sürüyor. Wilders bu sebeple olsa gerek, güvenlik ve istihbarattan anlayan üst düzey bir memuru başbakan adayı gösteriyor.
KISA ÖMÜRLÜ
Sağcı koalisyon aslında yeni bir şey getirmiyor. Birkaç konu hariç önceki neoliberallerin uyguladığı programın uzantısı adeta. Bunlar da çiftçi partisinin önerileri olsa gerek. Aslında Wilders de vaat ettiği birçok şeyi gerçekleştiremiyor. Diğer partiler bir şekilde Wilders'i frenlemiş oluyorlar. Biraz da amaçları bu: Onu başbakan yapmadılar, aksi takdirde kırıp dökecek. İki yıl sonra erken seçim hesapları sürüyor. Hükümet dağılırsa kime fatura edilir, kestirmek zor. Wilders diğer partilere ödettirmek isteyecektir. Başaramazsa düşer.”