Hayır, CHP kurultayı üzerine yazmayacağım

Hayır, CHP kurultayı üzerine yazmayacağım. Bu saatten sonra parlamenter muhalefetin etkisizliği ayan beyan ortada... CHP Meclis'te frenleyici bir muhalefet olabilmenin çok gerisinde adeta kendi etkisizliğiyle yarışıyor.

Ama kurultayda “bizim” sözlerimiz geçtikçe coşkuya kapılan “bizimkiler” de var. Öyleyse mesela CHP ilçe örgütlerindekilerin vereceği kararlar, sokakta yapacağı tercihler kurultay sonuçlarından daha önem kazanacak.

Çünkü bu gidişata ancak sokaktaki muhalefet fren olacak.

Zalim iktidar kendi paraleline çizik çekip Cemaati hallettikten sonra asıl ve tek hedefi sokaktaki toplumsal muhalefete daha şiddetli saldıracak. Müneccimlik değil bu tespit. Bir zamanların ülkücü faşistlerinin yerini ak faşistlerin alacağı neredeyse kesin.

İki hafta kadar önce resmi ve sivil faşistlerin sokakta estireceği teröre karşı kurgulayacağımız bir B planını vurgulamıştım: “Kara senaryoların hayata geçirilebileceği bir gidişatta, B planlarımızı her an devreye sokma ihtiyacı duyulabilir. Ama maalesef B planlarından söz edebilmek için önce bir A planı olması, bunun hayata geçiriliyor olması lazım. Yani mesela birleşik bir muhalefet hareketi… Tepemizde gri ya da karabulutlar ve havada asılı, esmeyen bir rüzgâr… Ya karabulutları dağıtacak ya kallavi bir fırtına başlatacak…”

Demek ki B planının devreye girebilmesi için A planını derhal hayata geçirmekten başka çaremiz yok. “İyi ama CHP var onunla olalım”, “İyi ama HDP/HDK var onunla olalım” tartışmaları artık geride kaldı.

Evet, onlarla da olmuyor, onlarsız da olmuyor! Öyleyse ilk adımda onlarsız bir seçeneği ayağa kaldırabilelim ki onlarla “da” olabilelim. Çünkü gidişat hızla B planının A planının yanına geçeceği bir noktaya yaklaşıyor.

ZŞ için bazı söylediklerimiz mecaz olmaktan çıkıyor, memleketi düpedüz babalarının (padişahların) çiftliği gibi yönetiyor. Atatürk Orman Çiftliği'ne taşınacakmış! Derdi 2. Atatürk olmak değil elbette, çünkü derdi 2. Cumhuriyet değil, bir nevi 3. Meşrutiyet ve böylece 3. Abdülhamit olabilmek!

Ali Baba’nın bir çiftliği vardı, Atatürk’ün bir çiftliği vardı, şimdi onun da bir çiftliği var ve çiftliğindeki kulları “Başkan baba çok yaşa” diye bağırıyor, çiftliğinde Zalim babalarının.

Ve bizler de önce sokaklardan bağırıyoruz, bağıracağız, sonra sokaklarda sesimizi duyanlarla ve sesimize ses katanlarla çoğalacağız. Zalimlerin zulmünü ancak böyle boşa çıkaracağız. Bu zulme bizden önce kendileri faşizm dedirtiyor!

Ve öyleyse artık adına yekten faşizm dediğimiz bu zulüm düzeninde: Faşizme karşı mücadele edeceğiz ve antifaşist mücadelenin nasıl bir şey olduğunu bir kez daha ispatlayacağız.

Ve öyleyse artık adına yekten faşizm dediğimiz bu zulüm düzeninde: Cümlemiz bir araya geleceğiz. Özne lazım, sıfat lazım, fiil lazımsa, bu cümleyi mutlaka kuracağız. Özne: Biziz, biz olacağız! Sıfat: birleşik, muhalefette birleşeceğiz. Fiil: var olmak, var olacağız. Artık yan yana da değil, iç içe olacağız.

“Biz birleşerek var olacağız.”

Ya hep beraber yok olacağız.

Ya hep beraber var olacağız.