Yaz ve sonbaharın kurak geçmesi, Kızılırmak olmak üzere ülkenin dört bir tarafındaki su kaynaklarını tehdit ediyor. Dr. Kesici: “Kış yağışlı geçse de yine kuraklıkla baş başayız. Yağışları bekleyerek suyu yönetemeyiz.”

Yağış bekleyerek suyu yönetemeyiz
Ülkenin en uzun nehri Kızılırmak’ta kuraklık tehlikeli boyutta. (Fotoğraf: İHA)

Buse İlkin YERLİ

Sivas’tan doğan ve Karadeniz’e dökülen bin 355 kilometre uzunluğu ile ülkenin en uzun nehri Kızılırmak son zamanların en kurak günlerini yaşıyor. Su seviyesinin oldukça düşmesiyle ırmak adeta otlağa dönüşürken, ortaya çıkan manzara herkesi korkuttu.

Geçen yıl kış aylarındaki bol kar yağışıyla Kızılırmak’ın debisi ilkbaharda pik noktaya ulaşmıştı. Kızılırmak üzerinde bulunan ve ırmak ile özdeşleşen Selçuklu yapımı tarihi Eğri Köprü'nün 18 gözünden de sular coşkulu bir şekilde akarken, şimdilerde köprünün ayakları otlarla kaplandı.

TEHLİKE HER YERDE

Tehlikenin sadece Kızılırmak için değil yeraltı ve yerüstü tüm su kaynakları için olduğunu söyleyen Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) Başkanı ve Göl Uzmanı Dr. Erol Kesici, “Ülkemizde bu yaz mevsimindeki sıcaklıkların geçtiğimiz yıllara oranla daha yüksek olacağı konusunda uzmanlar uyarmıştı. Bu yaz sıcaklıklar beklendiği gibi geçen yıllara göre 5-6 derece daha yüksek oldu. Bu duyuru suyun kullanımı ve yönetimi için çok önemli bir uyarıydı. Bu kış döneminin yağışlar bakımından geçen yıllara göre daha verimli geçmesi sevindirici bir durumda. Fakat alınmayan önlemler ve yağışları beklemekle kuraklığın önlenemediğini bir yaz yaşadık” ifadelerini kullandı.

ŞİDDETLİ KURAKLIK

Su ve tarım politikalarındaki sürdürülmesi mümkün olmayan politikaların devam ettiğini belirten Dr. Kesici, kuraklıkla mücadele için geçmiş alışkanlıklardan vazgeçilmesi gerektiğini hatırlattı. Dr. Kesici “Kuraklık, geçen kış yağışların bolluğuna güvenerek alınmayan bilimsel önlemler bu yıl var olan iklim kriziyle birlikte daha da artı. Kuraklığın olmaması için sonbaharda düzenli yağışların olması gerekirdi ama ne yazık ki şuan şiddetli kuraklık yaşanmakta” diye konuştu.

Bunun sonucu olarak yerüstü kaynaklarının azaldığını belirten Dr. Kesici, yeraltı su kaynaklarına da dikkat çekti: “Giderek artan ‘kaçak kuyu’ ve sondaj suyu açma çalışmaları yeraltı sularımızın da azalmasına neden olmaktadır. Yeraltı suları yedek akçemiz, en son müracaat edilecek ambarımız bu azalma çok tehlikelidir.”

PLANLAMA ŞART

“Yağışları bekleyerek suyu iyi yönetemeyiz” diyen Kesici, “Yağmuru, karı bekleyerek değil, suyu iyi yöneterek; günlük değil, uzun yıllara yönelik su yönetimi ve kanunlarıyla sorunu aza indirebiliriz. Çünkü iklim krizine rağmen yağışlar kış döneminde uygun koşullara dönse de, suyu yönetmek önemli. Bu kış iyi geçti, yağışlar fazlaydı ama suyu kullanmadaki eski yanlışlıklar ve popülist davranışlar devam etti. Göletlerin kapaklarını açtık bu bahar döneminde bazı yerlerde. Sonuç, yazın su krizi. Susuz kalmamızın temel nedenlerini ortadan kaldırarak, ülkemizin yarı kurak iklime sahip olduğunu bilerek, tarımı, sanayiyi, kentleri ve suyun dağıtımını yönetimini bunu göz ardı etmeden planlamalıyız” ifadelerini kullandı.